"Hoca camide" mi?
"Hoca" sadece camide değil. Hoca fıkralarda, okullarda, üniversitelerde, her yerde. Bu kelimenin sadece imamlara hasredilmesine de karşıyım, her önüne gelenin hoca olarak anılmasına da...
Bazen "hocam" dersiniz "öğretmen"inize gayr-i ihtiyari. O da sanki bir suç işlemişsiniz gibi bakar gözünüzün içine ve işaret parmağını sağa sola sallayarak, "Hoca camide, hoca camide!" deyiverir. Bu cevap karşısında önce şok olursunuz, sonra hemen düzeltirsiniz. Öyle ya "hoca camide" ne dahice, ne zekice bir söz. Başka yerde hoca aramaya ne hacet!
Sonra merak edersiniz, İslâmî kaynaklara bakarsınız. Görürsünüz ki, camide cemaatine namaz kıldıran kimseye, mesela Peygamberimiz Hz. Muhammed "hoca" demez. O ve onun izinden giden İslâm âlimleri namaz kıldıran kimseye, "imam" derler.
Hoca kelimesinin aslında Farsça kökenli bir kelime olduğunu öğrenirsiniz. Aslı "hâce" imiş dersiniz. Farsça sözlükte bu kelimenin "efendi, zengin, vezir, tüccar" anlamlarına geldiğini anlarsınız. Sonra düşünürsünüz "Ya bu imamlar memur maaşıyla zengin olamazlar. Padişahlık diye bir yönetim sistemi olmadığı için vezir de hiç olamazlar. Tüccar deseniz o da değiller. Belki şu efendilik vasfını imamlara lâyık görmüşlerdir, ama yine düşünürsünüz, kardeşim camiden başka yerde efendi yok mu?"
Bütün bunlar gösterir ki aslında camide namaz kıldıran insana verilecek en güzel nam "imam"dır. Zaten Diyanet, camide namaz kıldıran kimseyi hoca olarak atamaz. Onu "imam" olarak atar. Gördünüz ya "hoca camide" değil aslında.
Sonra araştırmanızı biraz daha sürdürürsünüz ve görürsünüz ki, imamlara hoca denmesinin sebebi, onların cami cemaatine bazı bilgiler vermesi, bir şeyler öğretmesidir. Demek ki, hoca kelimesi, bilgi verme fiiline istinaden imamlara yakıştırılmıştır. Yani hoca kelimesi, imam kelimesinin eş anlamlısı değildir. Bu kelime daha çok muallim, öğretmen anlamlarını çağrıştırır bize.
Eğer öğrencinin biri öğretmene "imamım" diye hitap ederse, onun bunu kasıtlı yaptığından şüphelenebilirsiniz. Belki de ona "imam camide" demeniz mazur ve hatta gerekli olabilir.
Ya Nasreddin Hoca'ye ne demeli? Nasreddin Hoca denince kimin aklına cami imamı ya da cami gelir? Yani Nasreddin Hoca devamlı camide mi yaşamaktadır? Nasreddin Hoca'nın bu hoca lâkabının cami imamlığıyla hiçbir alâkası yoktur. Evet o hâcedir, yani hocadır. O bize en güzel duyguları, hayatî bilgileri öğreten en büyük öğretmenlerimizdendir. Yani hocalarımızdandır.
Yine Osmanlıca-Türkçe bir sözlüğe bakıyorum. Burada hoca kelimesinin karşılığı olarak "öğretmen, efendi, ev sahibi, profesör, muallim" kelimeleri verilmiş. Araştırmacı ruhuma bu da kâfi gelmiyor. Bir İngilizce-Türkçe sözlüğe bakmaya karar veriyorum. Hoca kelimesinin İngilizce karşılığının "teacher" olduğunu görüyorum. Belki diyorum yine ben yanılmış olabilirim. Bir diğer sözlüğe, Almanca-Türkçe sözlüğe göz atıyorum. Burada da "hoca" kelimesine karşılık olarak "Lehrer" kelimesini görüyorum.
Bu kelimeler Türkçe'de öğretmen kelimesiyle karşılanıyor. Anlıyorum ki, "hoca" sadece camide değil. Hoca fıkralarda, okullarda, üniversitelerde, her yerde. Bu kelimenin sadece imamlara hasredilmesine de karşıyım, her önüne gelenin hoca olarak anılmasına da...
Öğretmenine "Hocam" diye hitap eden öğrencinin aklında ne cami var, ne de kilise. O öğretmenine olan saygısını ve sevgisini bu sözle ifade ediyor. Fakat birileri o öğrenciye hemen sert çıkıyor bağırıyor ve "Hoca camide!" diyerek cami ve hoca kelimelerinin dinî terimler olduğunu öğrencinin şuuraltına kazıyor. Yoksa birileri bilinçli ya da bilinçsiz olarak "Hoca camide" diyerek öğrencileri camiye mi yönlendiriyor? Bunun olabileceğini de hiç sanmıyorum.
"Hoca" kelimesi mağlup edilemez
Bildiğimiz gibi dil canlı bir varlıktır ve de değişime karşı kendince bir direnç gösterir. Bu "hoca camide"ciler maalesef "hoca" kelimesini mağlup edememişlerdir. Çünkü artık toplumumuzun her katmanında insanlar, birbirlerine "hocam" diye hitap eder olmuştur. Bakkala gidersiniz size "hocam" der. Belediyeye gidersiniz "hocam" diye anılırsınız. Her yerde ama, her yerde artık bu hoca kelimesi yaygınlaşmıştır.
Ben bu kelimenin böyle ayaklar altına düşmesine de karşı olduğumu ifade edeyim. Herkes hoca olamaz. Hoca olabilmek için bir alanda ihtisas yapmak gerekir. Sonra da öğrenilen bilgilerin başkalarıyla paylaşılması, hocalığın olmazsa olmazıdır. Türk Dil Kurumu bile bu kelimeyi Türkçe sözlüğünde ve de imlâ kılavuzunda kabul ederken, birilerine ne oluyor da onu yok etmeye çalışıyor?
Mesela, Kur'an'da geçen "kalem" kelimesini kullandığınızda birileri karşınıza dikilip "Kalem Kur'an'da" diyebilir. Ya da cümle içinde "halı" kelimesini kullandınız. Hemen bir arkadaşınız, "Halı camide, halı camide!" diye size çıkışıyor. Ne kötü olurdu değil mi? Ya da mukaddes kitabımız Kur'an, genelde toplumumuzda "Kitap" diye anılır. "Kitaba el basarım" örneğinde kitaptan muradın "Kur'an" olduğu açıktır. Bu nedenle "kitap" kelimesinin de bir temizlikle karşı karşıya kalması muhtemeldir. Bu temizlik harekatı bir başladı mı bunun önü alınmaz.
Dildeki kelimeler vücudun organları gibidir
Ben bu tarz kelime kıyımlarının geçmişte kaldığını sanıyordum. Ancak birileri bu düşmanlığı yeniden hortlatmaya çalışıyor galiba. Ben şuna inanıyorum. İnsanımız yeri gelince "hoca" kelimesini, yeri gelince de "öğretmen" kelimesini kullanmalı. Bu dilimizin zenginliğini gösterir. Her bir kelimenin yüzlerce, binlerce yıllık bir alt yapısı vardır. Bir kelimeyi kaldırmak demek, pek çok özelliğimizi ve de güzelliğimizi de imha etmemiz demektir. Dil ancak kendi doğal seyri içinde olgunlaşır.
Elbette Anglo-Sakson kökenli ve de sadece aşağılık duygusunun bir neticesi olarak dilimize geçmiş kelimeler, dil sistemimizi adeta kanserli bir hale getirmişlerdir. Yeniden kişiliğimizi ve de kendimize güvenimizi sağlamak amacıyla bu kanserli kelimelerin yerlerine daha güzel kelimeler bulunması koşuluyla, onlar dilimizden atılabilirler. Yoksa bütün dil sistemini yerler, bitirirler. Onlar sohbetimizden dışarıdırlar.
Dildeki bütün kelimeler gerekli unsurlardır. Nasıl ki vücudumuzdaki organların hepsi yaşamamız için gereklidir. Ancak hayatî bir durum söz konusu olduğunda bu organlardan biri ya da ikisi alınabilir. Peki bu dil vücudumuzun en köklü organlarından birisi olan "hoca" kelimesi, okullarda hangi zarara sebep olmuştur ki, onu koparıp atmaya çalışıyoruz? Birisi çıksa "Ne olur canım şu ay'ı yerinden oynatalım, bir şey olmaz" dese ve de bir şekilde ay'ı yerinden oynatmaya muktedir olsa, belki de bütün kâinattaki sistemler bundan menfi bir şekilde etkilenecektir.
İşte dildeki sistemler de birbirlerine bu derece sıkı sıkıya bağlıdırlar. O sistemlerden bir unsuru ortadan kaldırdığınızda, dil de adeta yok oluşun eşiğine gelir. Genlerin kodlarıyla oynamak gibi bir şeydir bu. Bir kodu değiştirerek acayip bir canavar oluşturabilirsiniz. Leyleği beğenmeyip onun sağını, solunu keserseniz bir şey ortaya çıkmadığı gibi geriye leylek de kalmaz.
Yusuf Sadi Eroğlu