YALNIZLIK KORKUSU
"Yaşam ona dusunmeyi ogretti.
Zamanın gelip aşkını götüreceğini..
Bu dünce ölüm gibi değiştirilemez.
Yalnızca ağlar..
Yitirmekten korktuğuna sahip olduğu için..."
Shakespeare
Yitirmek...
Sevdiğimiz eşyayı, dostları yada sevgiliyi.
Sonunda yürekte kalan hep aynı duygu, hüzün...
ünkü yitirilene alşmızdır, sevmişizdir, bizimle olan beraberliği keyiflendirmiştir.
cünkü o beraberliğe değer vermişizdir.
Ya o güzelliği yaşarken; paylaımı, keyfi, sevmeyi ve sevilmeyi birlikte hissederken...
Hep korkmaz mıyız? çimizi en güzel anlarda bile hep sarmazmı
"Ya biterse? Ya yok olursa bu güzellik?" endişesi..
Tabii ki bitecek. Yaşadımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedi mi?
Hep yerine başka başka hüzünlere, mutluluklara bırakmadı mı?
Gene aynı korkular, aynı endişeler...
Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye?
Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?
Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..
O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..
ünkü bizi asıl korkutan YALNIZLIK..
çimizde hissetdiğimiz o güzel duyguları uzunca bir süre tekrar yaşayamamak..
Özlemek, özlenmek, sevmek, sevilmek, sım-sıkıca sarılmak,
o bedenin canını, kanını hissetmek, sevişmek..
Hangisi kolay vazgeçilir hazlar ki?
Biten aşklarda da, biten ömürde de yanaklarımıza dökülen gözyaşları hep kendimiz için.
cünki merkez hep biziz, doymak bilmeyen egomuz..
Ve o egoyu doyurabilmek, hoşnut kılabilmek için ne kadar çok ırpınır dururuz.
Bizim sevdiklerimiz bizi muhakkak sevmeli, özlediklerimiz özlemeli,
doğrularımız her zaman tek doğrudur.
Ya yanımızda ki insan ? Onun egosu ?
Arzuları, özlemleri veya usandıkları...
Ne kadar o sevdiğimiz insana karı fedakarız?
Vermeden neyi ne kadar alabiliriz ki?
Bizler; hep ilişkilerimizde hesap kitap içinde değilmiyiz ?
Her zaman denge..
Verdiğimiz kadar alalım, aldımız kadar verelim hesapları yapar dururuz.
Sonuç YALNIZLIK .
Peki bu kadar yalnızlıktan korkuyor, yaşanılan güzellikleri,
paylaımı bir daha yaşayamamak endişesiyle kaybedeceğimiz
değere ağlıyorsak niye bu kadar ince hesaplar.
O değer bize mutluluk yerine hüzün, kargaşa yaşatıyorsa zaten vazgeçmeliyiz.
Yok eğer yaşamın sıkıntılarından biraz da olsa bizi alıp mutluluk veriyorsa o zaman gözyaı yerine biraz daha akılcı olmak daha doğru değil mi?
Sıkıca, hiç bitmeyecekmiş gibi o güzelliği, huzuru sonuna kadar yaşamak varken neden korku??
Bilirsiniz.. Anılarımızda öylesine anlamlı, mutlu anlar vardır ki, kimi zaman onca geçen yıllara değerdir. Tabii ki bu değerler karılık bulduğunda daha da değer kazanacaktır.
Eh işte o zaman bize biraz daha iş düyor demektir. Daha çok özen...
ünkü yaşam içinde, aynı frekansı yakalamak o kadar zor ki... ;
Sevgiyi, özlemi birlikte yaşamak doyumsuz bir hazdır.
Artık o sevdiğin insan kendin olmuşsundur.
Korursun, tıpkı kendini koruduğun gibi.
Üzmekten, incitmekten korkarsın.
Artık hesap, kitap yapılamaz. ;
Daha çok vermek vermek istersin.
cünkü ego vererek te doyumu oğrenmiştir.
cünkü gönlünü ayna tutmuşsundur o sevgiliye.
cünkü yitirme korkusu aşkı ölümsüz kılar.
cünkü ayrılmanın da bir vahşi tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
cünkü ayrılık da sevdaya dahil cünku
AYRILANLAR HALA SEVGİLİ..
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
işte bu...paylaşılanlarla birlikte.o biraz sen olmuştur,sen baştan ayağa o....o sensizken yarım kalır,sen onsuzken hiçleşirsin..yaşa yaşayabilirsen..çok zaman lazım çokkkk.
tükenmek ve tüketmek kolay değil,senn bende beni çoğaltırken....
Buradabir es demek istiyorum; "yitirme korkusu aşkı ölümsüzleştirir" i pek benimseyemedim. Bunu tanrılaştırmadan yapmak daha sağlıklı olmaz mı. Aşkı olabildiği kadar yaşarsın ve lanet olsun ki buna zaman karar veriyor... Kim istemez ki ölene kadar mutlu olmayı??
3 4 gundur istanbuldaydim cevaplarinizi simdi okudum
benim halim ne olucak bilmiyorum daha dogrusu bizim halimiz
ne olucak acaba beraberken birbirimizsiz yapilmiyor
ama birlesmios da gene kafalar karisti neyse ya =)
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
nefret iyi oku bunu:bir şey ya vardır yada yok,ikisinin ortası maddenin tabiatına nasıl aykırı ise aşkın tabiatınada öyle aykırıdır işte.
sana bir örnek vericem ama lütfen bunu iyi düşün:siz bir çiftsiniz,ve eşin hamile.ama bir takım sebeplerden dolayı bu bebeğin doğması doğru değil.sebepler sizin ve sevginizin dışında sebepler.siz bunu çok ama çok arzuluyorsunuz ama doğru olmayacağını biliyorsunuz..
bunu en fazla bir ay düşünebilirsiniz,daha uzun zaman olmaz.ya herşeyi göze alır doğmasına karar verirsiniz..
yada aldırmaya karar verirsiniz ve aldırırsınız.ne o bebek ana karnında daha fazla durabilir nede siz kararınızı erteleyebilirsiniz..
kimbilir belkide siz doğmasına karar versenizde bebek kendi sorunları yüzünden yaşayamayacaktır...
bu noktadasınız işte...anladınmı?????????
tükenmek ve tüketmek kolay değil,senn bende beni çoğaltırken....