beklenmedik bir fırtınaydı gelişin
uyandırdın sessizliğimi aysız gecelerde
miyop adımlarla izini sürüyorum
darbımesellerde, bilmecelerde
yaralı bir deniz gibi hıçkırdığını
bir fanus altında sıkışıp kaldığını
aşkla kenetlenen kalplerimizin
me'yus olduğunu, bunaldığını
biliyorum, bir hayal bekçisiyim
mehtabı arayan, karanlıklarda
yağmur yakışmıyorsa
güvercin gözlerine yakışmıyorsa yağmur
nasıl açabilirim bulutlara derdimi
nasl geçebilirim mayınlı köprülerden
sellere karışan ayaklarımla
yığılıp kalıyor en güzel umutlarım
vurgun yemiş denizciler misali
göğsümün katranlı sahillerine
zifiri saçlarıyla
infazıma ağıt yakan menziller
en salgın boşluğunu akıtıyor üstüme
ben mehtabı arayan bir hayal bekçisiyim
ben sevda sokağının yoksul çiçekçisiyim
ben kor merdivenlerle göklere tırmanırım
kızgın güneş altında yemyeşil ıslanırım
daha bir gün bile oyalanmadan
kaydıracağım bütün özlemlerimi
şanlı merkezine eşsizliğinin
daha bir gün bile oyalanmadan
ufka bakıp bakıp haykıracağım
ellerimi sana buladığımı
toprağının engin rayihasını
kokladığımdan beri rüzgarsız tepelerde
bir muştuya ayarladım kendimi;
akşamı olmayacak artık yaşayanların
ansızın gelişinle
yıktın uslanmayan, umursanmayan
hicran müsveddesi tavırlarımı
evimi doldurdun ansızın gelişinle
belli belirsiz bütün hazineleri
korkuya inandıkça kaybediyorum
şimdi çekmemiz gerek muhtevayı kınından
şimdi sıvanmalıyız ışıklarıyla
geçmişten geleceğe uzanan duyurunun
ben mehtabı arayan bir hayal bekçisiyim
ben korsan bir geminin mahzun kürekçisiyim
ben yaklaşan saati beklerim odalarda
ihtilaller yaparım, gözlerine dalar da
NURULLAH GENÇ