TROYA
…En seçkinler nasıl da saklanmıştık hani
Oymalı tahtadan atın içine…
Götürmüştük biz Argos'lular ölümü, yıkımı Troya'ya
Odysseus IV 173-75
Zamanımızdan takriben 3200 yıl önce Çanakkale Boğazı yakınlarında "Troya isimli bir kent varmış. Bu kentin, barışsever; fakat cesur insanları, kralları, Priamos'un idaresi altında uzun yıllar barış içinde çok mutlu bir hayat sürmüşler.
Tanrılar, bu mutluluğu onlara çok görmiş olacaklar ki Troyalıların başına bir çorap örmeye karar verdiler.
Birgün, Kral Priamos'un karısı Hekabe çok kötü bir rüya gördü. Rüyasında, karnından ateşler çıkmakta ve ateşin dumanı, bütün Troya surlarını sarmaktaydı. Hekabe, bu rüyasını önce karısına; daha sonra da bir kahine anlattı. Kahinin yaptığı yorum, hiç de iç açıcı değildi. Ona göre, Hekabe, hamileydi ve doğacak olan çocuk, ilerde Troyalıların başına büyük dertler açacaktı. Onun için bebek doğar doğmaz öldürülmeliydi. Bu kehanete inanan Kral Priamos, çocuk doğduktan sonra bir adamını bebeği öldürmek için görevlendirdi. Savunmasız yeni doğmuş bir bebeği öldüremeyen Troya'lı onu o zamanki adı "İDA" olan "Kazdağı"na götürüp, bir ormana bıraktı. Nasıl olsa, yabani hayvanlar onu öldürür diye aklından geçirdi. Ama bebeği, yabani hayvanlardan önce bir çoban buldu. Bu çocuk ilerde gerçekten Troya'lıların başına birçok dertler açacak olan Paris'ti.
O sırada Tanrıların yaşadığı Olympos dağında, ilginç bir kargaşa cereyan etmekteydi.
Kral Peleus ile Deniz perisi Thetis'in evlenme merasimine kavga tanrıçası Eris, huzursuzluk çıkartır gerekçesiyle davet edilmemişti. Bu işe çok gücenen Eris intikam almaya karar verdi. Üzerinde "EN GÜZELE" yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda 3 büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama Kudret tanrıçası Hera, Zeka tanrıçası Pallas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta ısrar ettiler. Her üçü de tanrı Zeus'a giderek, onun hakemlik yapmasını istediler. Baba tanrı Zeus, onların hiçbirini gücendirmek istemediği için diplomatça davranıp, bu işlerden pek anlamadığını söyledi. Asıl amacı ise bu belayı Olympos'tan uzaklaştırmaktı. Onların Olympos'un tadını kaçıracaklarını anladığı için, hakemliği bir ölümlünün yapması gerektiğini söyledi. - "Gidin" diye gürledi tanrıların babası "Irmakları bol İda dağına, orada Paris adında Troya'lı bir prems yaşamaktadır. Bu işlerden en iyi anlayan odur."
Böyle söyleyip uzaklaştırdı onları Olympos'tan. Onlar da Haberci tanrı Hermes'in rehberliğinde, kaynakları bol olan İda dağının doruklarına geldiler. O sırada Paris, hiçbir şeyden habersiz aşağılarda koyunlarını otlatıyordu. Haberci tanrı Hermes, meseleyi Paris'e anlatıp "Altın Elma"yı ona verdi. Hangisini en güzel bulursa elmayı ona verecekti. Ama bu iş, pek o kadar kolay olacağa benzemiyordu. Çünkü her 3 tanrıça da birbirinden güzeldi. Ne yapacağını şaşırmıştı. Onun hayranlığını ve şaşkınlığını gören Tanrıçalar, karar vermesini kolaylaştırmak için Paris'e rüşvetler teklif ettiler.
Hera kendisine kudret vaadetti. Altın Elmayı kendisine verdiği takdirde Paris Avrupa ve Asya'nın en güçlü Kralı olacaktı.
Athena kendisini dünyanın en zeki kralı yapacağını ve Yunanistan'la yapılacak bir savaşta kendisine zafer vaadetti.
Afrodit ise dünyanın en güzel kadınını Paris'e teklif etti.
Çoban Paris'in, öyle büyük krallıklarda pek gözü yoktu. En güzel kadın benim olsun diye düşünüp, Altın Elmayı Afrodit'e verdi. İşte ne olduysa o zaman oldu. Bu işe çok bozulan Athena ile Hera, Troya'nın yıkımı için planlar kurmaya koyuldular.
Afrodit ise, verdiği sözü yerine getirmek için bir plan yaparak Paris'in, Yunanistan'daki Isparta şehrine gitmesini sağladı. Çünkü o sırada dünyanın en güzel kadını, Isparta Kralı Menelaos'un karısı "Güzel Helen"di.
Menelaos ve Helen, Paris'i çok iyi karşıladılar. Kral, kendisine kendisine dilediği kadar sarayında kalabileceğini söyledi. Ona güvenerek karısı ile Paris'i sarayda yalnız bırakıp, kendisi Girit'e gitti. Menelaos'un Girit'te olmasından yararlanan Paris, Helen'i Troya'ya kaçırdı.
Girit'ten dönen Menelaos, karısını evde bulamayınca yaptığı hatayı anladı ve karısını geri almak için Troya'ya savaş açtı.
"gerısını fılmı ızleyenler bılıyordur zaten ".... ama anlat dersenız seve seve
canakkaleden sevgılerrr.....
))