Baksa bir hüzüne ağlarken sende buldum kendimi bir baktım yaralı kalbim tekrar atmaya basladı ama bu aşkta biliyorum bana acı verecek neden mi cevabı sende işte özleyişim gene boşuna haksız mıyım güzel yüreklim sen söyle
Bekleyişlerimin içime hapsettiğim özlemlerim vardı. Nicedir kimseyle paylaşamadığım hüzünlerim, soramadığım sorularım... Hatırladığımda yüreğimde yaratacağı korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım bir daha hiç dokunmadığım anılarım vardı. Şimdi özgür bıraktım özlemi... Şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende... Sorular cevabını buluyor, anılar canlanıyor; çünkü sen geldin...
Susmak ne çok akıllandırmış beni... Ne çok biriktirmişim kelimelerimi... Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni... "Seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum", yüreğimi bir yelken gibi açtım, seninle dolduruyorum. Seninle olmanın, seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin...
Bir büyüysen bozulma!.. Bir hayali yaşıyorsak kaybolma!.. Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın... Ruhuna talibim ben, asıl gerçek bu... Kaçışlardan bıkmış, hep yarım kalmış ruhumda bir tek seninle doyuma ulaşacak, kendini bulacak... Dedim ya, sen geldin...
Birde mavi var öyle ya; nereye saklamıştım maviyi, kimlerden saklamıştım da yok sansınlar istemiştim?.. Bak, güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun?.. Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gri katmanları... Maviyle anılıyor görebildiğim her şey... En çok maviye tutkunum ben, bu yüzden mavi sen oluyorsun, çocuk gibi seviniyorum... Sen maviyle geldin...
Sahi, çocuk olmayı ne kadar çok özlemişim ben... Senin içindeki çocukla oynayacak bendeki çocuk... Yalansız ve saf olacak, kumdan kaleler yapacak, seni içine koyacak... Kaleyi yıkacak, seni kurtaracak, kahraman olacak... Çığlıklar atacak, yorulmayacak, sensiz hiçbir oyunda ebe olmayacak... Korkma, içindeki o çocuk hep yaşayacak, kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim. Çünkü sen o çocukla varsın, o çocukla geldin. Yoktum ben, senden önce yoktum sanki... Sen geldin; varlığını bildim. Sen geldin; bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm... Sen geldin; ben oldum, aşk oldum.
seni seviyorum diyene sakın inanma beni en son bırakıp giden beni herseyden cok severdi boşver
sın Bağlanmayacakbir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi... Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat....
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
nöbetleri sırasında uyuyanların idam edildiği bir ülke istiyorum!!!!