YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR
Hizmete niyetli, şevk ehli mü’minlerin karşılaştıkları birçok engel vardır. İşte bu engellerden birisi de hizmet için özel bir vakit bulamamak, yada yalnızca hizmetle alakalı bir iş tutamamaktır.
Hizmet etmek isteyen her insanın; dergi çıkartması, tanıtım ve satışında bulunması, dini sohbetler düzenlemesi, İslami programlar hazırlaması yada hanımlar açısından bakıldığında ev-ev gezerek dini tebliğ hizmeti yapması mümkün olmamaktadır. Şartların ve imkanların herkes için müsait olmasını da düşünemeyiz.
Bütün bunlara rağmen, İslam hizmeti yapmak, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak, anlaşılır ifadesi ile ehlimizi ve çevremizde bulunan insanları cehennem ehli olmaktan kurtarmak, her Müslüman’a farzdır. Hatta yaşadığımız ahir zaman şartlarında bu iş, farzlar üstü farz denilebilecek nitelikte bir önem arz etmektedir.
Günah içinde boğulan insanımıza, İslam’ın kurtuluş reçeteleri ne kadar gerekli ise imanının farkında olan her Müslüman’a da Allah’ın rızasını kazanmak için bu hizmeti yapması o kadar gereklidir.
Allah’ın emirlerine sımsıkı sarılarak, ahiret saadetinin elde edilmesi ancak, çalışmak ve gayret göstermekle mümkün olmaktadır. Bir Allah Dostunun ifadesi ile; “İnsan Allah’ın rızasını aramalı, bulmak için gayret göstermelidir. Yoksa asla bulamaz.”
Bazı kardeşlerimiz, iş yoğunluğunun, sosyal uğraşlarının tebliği vazifesini yapmalarına engel olduğunu, sırf bu ve benzeri sebeplerden dolayı İslam hizmeti yapamadıklarını söylüyorlar.
İnsan bir işi yapmak istemesine rağmen yapamazsa, bundan da rahatsız olabiliyor. Hatta bu tür yapamamazlık yada istenilen bir şeyin elde edilememesi hali, insanda işe yaramamazlık duygusundan kaynaklanan bir buhrana dönüşebilmekte ve bu da kardeşlerimizi rahatsız etmekte, daha da ileri bir durum haline dönüşmekle; maneviyatlarını olumsuz etkilemektedir. Oysa gözden kaçırdığımız önemli bir gerçek var. Bu hal, insanın içinde kökleşen imanın; itme, harekete geçirme etkisidir aslında.
İnsan; imanının gereğini yaşamak zorundadır, yoksa asla rahat edemez. Öyleyse bütün engellere rağmen, bu tür hizmetleri yapmak zorunluluğunun farkında olan, kardeşlerimiz için -acizane- bir iki tavsiyemiz olacak.
Diyelim ki, yoğun iş sahibi olmamız sebebi ile özel olarak bütün zamanlarımızı tebliğ hizmeti ile geçiremiyoruz. Ama illa ki, sosyal-günlük hayat içerisinde görüştüğümüz insanlar olacaktır. Öyleyse yine bir Allah Dostunun bize tavsiyesinde buyurduğu gibi, şu şekilde:
“Fırsatını ve uygun şartları bulduğumda, ben muhakkak karşılaştığım insanlara, ahiret saadetleri için, nasihat edeceğim. En azından, bir yolunu bulduğumda, kardeşlerime İslam’ın ve Allah’a kul olmanın güzelliklerini hatırlatacağım” diye niyet edersek, Allah-u Zülcelal de bize niyetimizdeki samimiyetimiz ölçüsünde İslam hizmetini nasip edecektir. (Sabah çıkarken böyle niyet edenin, akşama kadar hiçbir hizmet fırsatı bulamasa bile, gün boyunca sevap hanesine amel yazılacağını müjdeliyor alimlerimiz.)
Şartlarımızın daha kötü olduğunu varsayalım, çok çalışmamız gereken, yorucu ve insanlarla da, pek görüşemediğimiz bir iş çalışanıyız. Görüştüğümüz insanlarla, sadece selamlaşabiliyoruz. “Hal-keyf nasıl?”dan öte muhabbet etme imkanımız da yok…
Bu durumda kardeşlerimiz ‘broşür’ hizmeti yapabilirler. Yani; İslami kitaplardan yapılmış alıntıların yer aldığı ve insanı, okuduğunda manevi değişime sevk eden yazıların bulunduğu küçük mektuplar, yazılar devşirin. Bunu nerden bulacağız demeyin. İlla ki okuduğumuz kitaplar olsun, dergiler olsun veya Gülistan’ımızda yayınlanmış, sizi etkilemiş bir yazı vardır.
Yapmanız gereken bilgisayardan bir çıktı almak ve onu fotokopi ile çoğaltmak. İmkanlarınıza göre on-yirmi tane kopyalayarak, tanıdığınız insanlara; “Şunu lütfen okur musun kardeşim, güzel bilgiler veriyor” demeniz. Eğer bilgisayarınız varsa, benzer bir hizmeti internet yoluyla da yapabilirsiniz.
Bu tür hizmetleri her hafta başında yada onbeş günde bir, hiç değilse ayda bir yapın. Emin olun, kardeşlerimizin pek çoğu sizden gelecek o maneviyat kokulu, İslami bilgiler bulunduran minicik, ama ihlas bezeli broşürünüzü, o tarihlerde dört gözle bekleyecek… Sizlere dualar edecekler. Ve siz de bir işe yaramış olmanın sevabını alacak, insanlara faydalı olmanın hazzını yaşayacaksınız.
Alemin Seyyidi’nin (sav) buyurduğu gibi; “Din nasihattir”. Öyle ise mü’min kardeşlerimize nasihat edelim, incitmeden, usulünce, onları Allah için severek ve onlardan gelecek eziyete Allah için katlanarak…
Son bir hatırlatma; sakın Ümmet-i Muhammed’i incitmeyelim, yoksa Peygamberimiz incinir!..
AHMED YALÇIN KOCABAŞ