Sultanahmet Meydanı: Dünyanın Sıfır Noktası

Paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen konular, olaylar..
Cevapla
cihanka

Sultanahmet Meydanı: Dünyanın Sıfır Noktası

Mesaj gönderen cihanka »

Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olan İstanbul, aynı zamanda dünyanın da merkezi sayılırdı. Bunu kanıtlamak için dikilmiş olan Milion taşı, "dünyanın sıfır noktası" olarak kabul edilirdi. İmparatorluğun büyük merkezlerinin İstanbul'a uzaklığını da simgeleyen bu anıtsal mil taşı bugün Yerebatan Sarayı'nm üstündeki bazilikanın önünde yer alıyor. Taş
eskiden, Bizans'ın en önemli caddesi olan Mese'nin üzerinde yer alır ve kent buradan daha küçük caddelere ayrılır çatallar yaparak surlara varır ve surlardan da dünyanın her tarafına ulasırdı. "Y" harfine benzetilen bu çatalın altı Sultanahmet, iki ucu da Yedikule ve Edirnekapı'yı simgelerdi, Böylece imparatorluk da bu ilk çatalın etrafında toplanmıştı. Bizans sarayı siyaseti, Ayasofya kilisesi inancı ve Hipodrom da imparatorluğun eğlence yaşamının en büyük simgeleriydi.
Tarih boyu İstanbul'un en önemli olaylarının sahnelendiği Hipodrom ya da Türkçe deyişiyle Atmeydanı, 1453'de İstanbul'un fethinden, 1826da Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasına kadar uzayan zaman diliminde ise bu kez Osmanlı İmparatorluğu'nun gözde meydanı olmuştu. İlk olarak üçüncü yüzyılın başında Bizans İmparatoru Severus tarafından inşa edilen Hipodrom'un oturma sıraları ahşaptan yapılmıştı. Daha sonra Constantinus tarafından yenilenen Hipodrom, yüzbin kişi kapasiteli taş ve mermerden yapılmış oturma»sıraları ile çevrelendi. Burada araba ve at yarışları yapılır, yarışlara katılan arabalar meydanı, Roma'nın Kutsal sayısı adına 7 kez dönerlerdi. Meydandaki etkinlikler Osmanlı'da ve hatta Cumhuriyet döneminde de devam etti. Saray düğünleri, şenlikler, duyurular, sokak gösterileri, çeşitli eğlenceler, kanlı ayaklanmalar... Hepsinin ortak noktası Atmeydanı'nda sahneleniyor oluşuydu. Sultanahmet Meydanı, halkın "küçük kıyamet" adını verdiği 1509 depremi ile çeşitli deprem ve yangınlarda İstanbul halkına gecelerce ev sahipliği yapmıştı. İstanbul'un en geniş alanı olarak ayrı bir görev üstlenen meydan, önceleri 45 bin metrekarelik bir alana yayılırken, 17. yüzyıl başlarında yapımına başlanan saraylarla giderek daralmaya başladı. Çevresini saran seyirci tribünlerinin yerine saraylar, camiler, okullar, hapishane ve diğer binalar eklendikçe küçüldü; küçüldükçe işlevini yitirmeye başladı, bakımsızlaştı ve gözden düştü. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Abdülazİ2 dönemiyle birlikte park olarak yeniden düzenlendi. Fatih, İstanbul'u aldıktan sonra Hipodrom, Topkapı Sarayı'nın Merasim Kapısı olan Bab-ı Hümayun önünde törenler düzenlenir, at, cirit ve ok yarışları yapılırdı. 1491 yılına tarihlenen ve Hipodrom'un kuzeybatı ucuna yapılan Firuz Ağa Camisi'nin Osmanlı'nın ilk eseri olduğu bilinir. Dönemi belgeleyen çeşitli minyatür ve haritalar Ayasofya'nın yanısıra meydanı çevreleyen Roma-Bizans yapılarının, dillere destan Bizans Sarayı'nın kalıntılarını gösteriyor. Çeşitli kaynaklar Hipodrom'un yağmalar ve depremler sonucu büyük yıkıma uğradığını, Fatih başta olmak üzere çeşitli padişahların meydanda yükselen sütunları, kentin başka taraflarına taşıttığını ve pek çok taş ve mermer parçasının çevredeki saray ve cami yapımlarında kullanıldığını aktarıyor. Özellikle Sultanahmet Cami'nin 8 yıl süren inşaatı boyunca Hipodrom'da yer alan büst gibi çeşitli anıtların yok olduğu düşünülüyor.
Putperestlikle itham ediliyor...
Meydanın en görkemli saraylarından birini yaptıran İbrahim Paşa, Budapeşte'den getirttiği Herküi, Apollon ve Dianayı tasvir eden 3 tunç heykeli sütunlar üzerine koydurunca, putperestlikle suçlanmıştı. İbrahim Paşa'nın ölümünden sonra kaldırılıp atılan ya da başka kaynaklara göre İbrahim Paşa'nın idamından sonra halk tarafından parçalanan bu tunç heykellerin güzelliği yalnızca tarihçilerin belgelerinde kaldı.
Düğün ve şenliklerin ihtişamı...
Atmeydanı'nda düzenlenen ilk şenlik 1524 tarihinde Kanuni'nin kızkardeşi Hatice Sultan ile İbrahim Paşa'nın 15 gün süren düğünü olarak biliniyor. Atmeydanı'nın ilk görkemli etkinliği ise Kanuni'nin oğulları için 1530 yılında düzenlenen ve üç hafta süren sünnet düğünleri olmuştu. Bu
etkinlikîer birbirini izledi ve kimisinde aslanlar kaplanların boğuşmaları, kimisinde gerçek silahlarla yapılan savaş oyunları kimisin de ise ikramların bolluğu dillere destan olurdu. 1524'deki düğünde, Mısırlı bir cambaz meydandaki iki dikilitaş arasına gerilen ipte gösteriler yapmıştı. 1582 yılında 53 gün süren ve III. Murad'ın oğlu Şehzade Mehmed için düzenlenen sünnet töreninde, her akşam bin tabak pilav, her tabak için bir ekmek ve kızartılmış öküz dağıtılmıştı. Bu eğlencelerde halk; bir yandan gösterleri izler, alana salıverilen kurt, tilki, tavşan gibi hayvanların peşinden koşar ve dağıtılan tabak çanağı yağmalayıp, kırardı...
Eğlenceden vahşete...
Atmeydanı'nın geleneksel eğlence, yarışma ve etkinlikleri 16. yüzyıldan
17. yüzyıla sıçradıysa da parlaklığını giderek yitirmeye başlamıştı. Burada gerçekleşen idamlar ve ayaklanmalar meydanın eğlenceden çok korku ile anılmasına sebep oluyordu. Meydandaki ilk ayaklanma 1602'de, III.Mehmed döneminde sipahilerin (atanmasıyla başlamış ve Yeniçeriler tarafından dağıtılmıştı. Sipahiler ile Yeniçeriler arasında başlayan kavga yüzyıllarca sürecek ve Atmeydanı artık her tür ayaklanma, kanlı kavgalar ve idamların odak noktası olarak ûn salacaktı...
Meydandaki benzersiz eserler...
Her ne kadar Hipodrom'un Atmeydanı ya da Sultanahmet Meydanı çevresi ile birlikte bugün büyük bir hazine oluşturuyor. Burası; Sultanahmet Cami, Haseki Hürrem Hamamı, İbrahim Pasa Sarayı, Alman Çeşmesi, az ötede Ayasofya, III. Ahmet Çeşmesi, Aya İrini, Arkeoloji Müzesi, Çinili Köşk ve tabii Topkapı Sarayı ile günler, hatta haftalara sığmayacak bir kültür gesizinin tam ortası!...

Kaynak : Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
Kullanıcı avatarı
Gürz
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2063
Kayıt: 01-04-2006 17:11

Mesaj gönderen Gürz »

Böyle bir özel bölge , ABD'de veya İngiltere'de veya Fransa' da veya Almanaya'da vs... olsa acaba bizde ki kadar silik ve sönük mü kalırdı ?

ABD nin NewYork kenti ve özellikleri , Fransa'da ki Eyfel kulesi , İngiltere de ki Backhingam sarayı , İtalyada ki Pizza kulasi vb... Dünyada bilmeyen insan yok

Biz ise dünyanın sıfır noktasına sahibiz ki bu diğerlerine hiç benzemez, diğerleri insan eliyle yapılmış bizdeki ise tamamen doğal. Olimpiyat oyunlarının şeçmelerinde ülkemizin tanıtımında bile bu özelliği kullanmadık , niçin ? :)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir