Son sayfayı çevirme ne olur! Bilirim ki; sonlar acıdır, tatlı bir hüzünle… Kurutulmuş, solmuş ümitler var gönül defterimde. Ve şimdi sana yazdığım son mektup duruyor mecalsiz ellerimde.
Gideceksin ya…Gözlerim dolmuyor eskisi gibi, ‘gidiyorum’ demen bile korkutmuyor beni dostum. Bir acı tren sesi, sallanan bir mendil ve seni…seni yolculamak da üzmüyor bugün beni. Sanki hazırladığın o valiz ‘ ayrılmak’ gibi bir şey değil. İçimdeki şair buna sanki ‘kavuşmak’ gibi bir şey diyor. Kilometrelerin uzaklığı yakınlaştırıyor beni sana. Santimlerin yakınlığı korkutuyor, anlasana.
Bazen, ‘gitme’ler ‘gelme’lerden daha hayırlı olurmuş. Ben bu gitmeyi göğüsledim güzel dost. Çünkü yarın çok büyük bir gelme olacak, biliyorum…
Yıllar evvel bir masal dinlemiştim anne annemden. Masalın sonunda bütün martılar uzak diyarlara uçmuşlardı. Ben gözümü heyecanla açıp “bir daha gelmeyecekler mi?” diye sorunca benim hikayemin de son yaprağını okumuştu. Anne annem,; “ Martılar gider ama bir başka baharda geri dönerler avladım.” demişti. Ben de diyorum ki; kaderde ikinci baharı beklemek de varmış.
Ne anlatıyordu o şarkı hatırladın mı? “Sensiz cennet bile sürgün sayılır” diyordu eski şarkıcı. Hayır…ben bunu söylemeyeceğim. Emellerim elemlerimi sürüklemişken ve seni O’ndan ötürü sevmeyi öğrenmişken, bu kalbi içime yerleştiren ve içine senin sevgini serenden ‘ Senli Cennet’i ‘ isteyeceğim.Hep söylerdin ya; “ Gönlü Allah sevgisiyle dopdolu olanlar birgün mutlaka bir yerde buluşurlar.”
Bu son mektup, demiştim ya sana. Ah! İşte yine geldik en sona. Son sayfaya…Bilmem daha önce bu sözü duymuş muydun ahretlik? : “ En değerli sevgiler bazen gösterilmeden yaşanır.” İşte bu yüzden, bırak gitsin diyorum gönlüme bütün güzel çiçekler… Gitsin ki, bahara tomurcuklar devşirsin.
Söz veriyorum. Görüşünceye dek hep senin istediğin gibi kalacağım. Bir başka baharda , martı sesleriyle görüşmek üzere elveda dostum, elveda… Ve sakın, yıldızların altında, bekleyen dostu unutma.