Hiç vermiş olduğunuz bir karardan dolayı pişmanlık duyduğunuz oldu mu? Çok sinirli bir anınızda söylediğiniz bir söz için kendinize kızdığınız, ya da çok sevmenize rağmen gururunuza yenilip arkanızı dönüp gittiğiniz...
Aşkla mantığın ikilemini yaşadınız mı? An ı yaşarkenki mutluluğunuzun; sizi gelecek kaygısıyla rahatsız ettiği oldu mu, ya da O na olan aşkınızın, beraberliğinizi mantık ekseninde tutmaya yetmediği...
Sevginin, alışkanlığa dönüşmesine izin verdiniz mi; yoksa, onu kutsal bir zırhla koruyup, gerekli özeni gösterdiniz mi? Herkes, O nun için size uygun değil derken, siz kulaklarınızı tıkayıp, büyük bir mutlulukla O na gittiniz mi? Risk aldınız mı sevdiğiniz için, sahip olduğunuz her şeyi kaybetmek pahasına? Aşkınız için neleri feda edebileceğinizi gösterdiniz mi? Sevdiğinizi söylediniz mi O na, sadece o olduğu için...
Acı çektiniz mi, yanınızda olmasa da O nun hayaline sarılan düşüncelerinizle? Umudunuzu yitirmeyip, sadece olabilme ihitimalinizi düşündünüz mü; veya beraber olmasanız da, O nun mutlu olmasını dilediniz mi?
Savaşıp, mücadele ettiniz mi aşkınız için? Zorluklara göğüs gerip, dimdik ayakta kalabildiniz mi? İçiniz acısa da, sırf O mutlu olsun diye geriye çekildiniz mi? Beklemeyi, ezeli bir düşman olarak değil; bir dost olarak gördünüz mü?
Bu soruları iyi düşünün... Dürüstçe cevaplayın; Onu düşünerek... Kendinize karşı sabırlı olun. Aşk; zaman ister, özveri ister, iki kişilik sevgi ister. Basit olduğu için karmaşıktır aşk, karmaşık olduğu için anlaşılmazdır. Anlamadığımız için tanıyamayız da... Aşk; her an, her yerde karşımıza çıkar... Öylece durup bekler, bizim onu farketmemizi... Ya onu farkedip, büyüsüne kapılırız; ya da yanından geçip -belki de bir daha hiç rastlamayacağımız- bir başkasının hayalini kurmaya devam ederiz.
Gül Bahçesi hikayesini bilirsiniz. Geri dönüşü olmayan bir hat üzerinde, bir gül seçmeniz gerekir kocaman bir gül bahçesinden. Önce bir tane güzel bir gül görüp, onu almak için eğilirsiniz, sonra ileride daha güzel bir tane görürsünüz. Tam onu alacakken, az ötede daha da güzel bir tane gül görürsünüz. Bu şekilde ilerlersiniz bir süre... Hangi gülü alacağınız ile ilgili verdiğiniz kararı, kalan son bir gülün, seçtiğinizden daha güzel olabileceğini göz önünde bulundurarak, değiştirirsiniz ve gülü bırakırsınız... İlerlersiniz... Gül bahçesinin sonuna gelmişsinizdir... Son güle ulaştığınızda gördüğünüz manzara şu olur: Kurumak üzere olan, cansız ve renksiz bir gül... Yani sizin vermiş olduğunuz karar...
Aşk da, bu hikayedeki gibi açgözlülüğü kaldırmaz. Hırstan ve ihtirastan arınmış olmalıdır. Aşkın varlığı; sevginin saflığı, duyguların yoğunluğu ve gösterilen özenle mümkündür. Yaşanan ikilemler, aşkın gel gitleridir, heyecanıdır...
Gül Bahçesi hikayesi, aşkı farketmenin inceliğini de anlatır aslında... Bizi biz yapan seçimlerimizin kurbanı olan aşkları; en iyi ye ulaşma sevdamızın, neleri kaybettirdiğini gösterir. Aşkın zamanında farkedilmesi gerektiğini öğütler.
Aşkla ilgili o kadar çok şey var ki söylenebilecek; siz iyisi mi aşkı bulun ve kaybetmemek için elinizden geleni yapın... İki kişilik sevin, risk alın, mücadele edin ya da geriye çekilmeyi bilin... Aşk, hak edilmeli...