bir tane kutu cola açma halkası wardı elimde neredeyse 1-2 saattir onunla oynuyordum ağzıma atıp...
dudağım sol kenarını kesiwerdi birden
aynaya koştum baktım biraz ince süzülen kana baktım sonra gözlerime epey baktım ama gözlerimde kıpkırmızı olmuş aynaya iyice yaklaştım
oyalandıkça yabancılaştım kendime
gülümsedim...
kaşlarımı çattım...
ıslık çaldım sonra
uzun uzun...
ayrılığa, özleme, haklı oluşuna, çaresizliğe, hasretine, düzene, düzensizliğe, saçlarına, şaşkınlığıma, salaklığıma, bir türlü toparlanamayışıma...
ıslık çaldım uzun uzun...
doğru yaptığını farkedince gözlerinin içinin parlayışına...
genel de hep doğru yapışına
yanlışlarıma
dürüst dawranmayışıma, buralara ait olmayışına, üşümene, sarhoşuğuna, geceye
ıslık çaldım uzun uzun...
sana
bana
sen duymadın...
ben duymadım...
hiç kimse duymadı...
hissizliğe çaldım...
çaldım yine de öylesine uzun uzun...
sonra ağzıma attım tekrar kutu colanın açma halkasını...
aynanın önünden ayrıldım
sen görmedin...
ben görmedim...
hiç kimse görmedi...
şimdi ıslık çalma zamanıdır
acılar tazeliğini kaybedip, uzaklaştıkça elden bbirşey geşmiyor
bir sonraki güne kaldığım yerden dewam etmekten usandım...
kaldığım yer sendin
ne kadar da bendin
hep aynı sensizlik hep aynı yokluk bir gün bir gün daha ekledikçe uzuyor uzadıkça yetişemiyorum
her gün yeni bir gün olmalı sıfırdan başlıyormuşçasına hayata sanki sen hiç olmamışsın gibi düne ait ne warsa düşmeli benden galiba oluyor bu kez alışıyorum
sonbaharda geldi işte
şimdi ıslık çalma zamanıdır
ben çaldım...