Aşk diye birşey yok...
ıssız kalpten amansız bir bakış,
gözlerden süzülen iki damla yaş,
ve belki ipek saçları bir savuruş,
ardından alınan derin bir nefes
gözlerimi kaçırdım ama kalbim ona bakıyordu.
İstemiyorum! İstemiyorum aşık olmayı Allah'ım dedim
içimden.
Fakat sanırım aşkta sınır tanımıyordu Yaradan...
Manâ'nın sırrını istiyorsan manâsızda piş de gel
diyordu.
Oldum olası sorgulamışımdır aşkı.
Ve tespitim şu ki aşk bir arayıştır.
Buldum dediğin an büyüsünü kaybeden bir olgu...
Bak işte delicesine yaşıyorum aşkı diyenler de,
yaşadıkları şehveti aşk sanan zavallılar değil mi..?
Aslında eskiler çözmüş aşkın bu yok oluş ve şehvete
dönüş hikâyesini...
Aşkı ayaklar altına alıp şehvete ezdirmeden
yaşamışlar...
Saygılı ve hep bugulu gözlerle, ilk ânın heyecânıyla
bakmışar sevdiklerine...
Dokunmaya kıyamamışlar birbirlerine büyüsü kaybolur
diye sevdâlarının...
Beyinlerinde yaşamışlar aşkı lafta değil.
Yüreklerinde büyütmüşler sevdâlarını...
Yataklarından önce yüreklerinde ispatlamışlar
kendilerini...
Bu noktada da hep düşünmüşümdür.
Bu günkü serbesti ve rahatlık olsaydı, gene de bu
denli derin yaşayabilirler miydi o derin duyguları..?
Yoksa bu serbestlikten yola çıkarak, aradaki boşa
vakit kaybı olan aşkı yaşamadan direk sekse mi
başlarlardı...
Kim ne derse desin aşk bir arayıştan ibaret ve
buldunmu biten bir şey.
Çok uyumlu çiftler gördüm dışarıya karşı öyle görünen.
Başbaşa kaldıkları anlarında birbirini yediklerine
şahit oldum hepsinin de.
Ve saygının nasıl yok olduğunu bu başbaşa kalış
anlarında.
Sadece erkeğini memnun eden, onun dışarıya enerjisini
bırakmayacak kadar işveli ve edâlı kadınlara sahip
olanların, şehvet denizinde mutluluk nefesini
aldıklarını ve bu doyumun sonrasında ve yine yeni
yeniden şehvete yol hazırlayan aşk dolu gözlerle
birbirlerine baktıklarını bildim.
Belki de en anormali de olsa aşkı en yoğun yaşayanlar
bunlardı.
Tabii şehvete ulaşamamış, halen aşkta oyalanmak
zorunda kalanlardan sonra idi sıralamaları bu grubun.
Aşk diye birşey yok.
Aşk kavuşana kadar geçen çileden ibaret bir
lüzumsuzluk.
Mevlâna büyük aşık, ölüm ânına sevdiğine kavuşmaya
vuslat demiyor mu o da, diyor...
Aşkı bitiyor onun bile kavuştuğunda.
İnsanoğlu mazoisttir acı çekmeden yaşayamaz.
Hamurunda var acıya özlem insanoğlunun.
Aşktan daha fazla acı veren bir şey yok insana...
O nedenle bu derece yüce aşk bu dünyada...
Aşkı kaybettik diye mutluluğu yakalamış çiftler bile
ayrılmıyor mu?
Tüm heyecanlar ve de zevkler sadece arayışta gizli
aşkta olduğu gibi.
"Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğü verilerine göre, 1986 yılında boşanmak için
mahkemelere 60 bin 865 kişi başvurdu. Bu sayı 1987'de
60 bin 140, 1988'de 80 bin 158, 1989'da 75 bin 820,
1990'da 77 bin 233, 1991'de 85 bin 132, 1992'de 88 bin
788, 1993'de 88 bin 877, 1994'de 95 bin 495, 1995'de
103 bin 203, 1996'da 104 bin 851, 1997'de 110 bin 119,
1998'de 114 bin 322, 1999'da 122 bin 262, 2000'de 131
bin 814, 2001'de 150 bin 110 olarak belirlendi.
İstatistiklere göre, 1986'dan 2001'e kadar geçen süre
içerisinde boşanma davalarında yüzde 146.6'lık bir
artış oldu.
Öte yandan, 1 Ocak 2001-31 Aralık 2001 tarihleri
arasında hukuk mahkemelerine toplam 1 milyon 279 bin
62 dava açıldı. Boşanma davaları, tüm davaların yüzde
11.7'sini oluşturdu... "
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
Aşkı kaybettikçe sonumuz bu olacak işte insanın nerde eski aşklar nerde eski günler diyesi engellenemiyor ... İnsanlar o kadar maddiyata döktüler ki olayı yalan olacaz yalan! Allah'tan kork ey insanoğlu ! Sev, sevil, aşık ol ne olur güzelleştir şu dünyayı artık biraz! Bırak artık dünya paranın değil kendi ekseni etrafında dönsün ...
Kankü Aşkı bilmiyoruz uzakta olunca farkediyoruz ama o özlem özlemek aşkın bir parçası ama kendisi değil bilmiyoruz birini sevmeyi ve onun kıymetini bilmiyoruz eski insanlar birbirine değer verirmiş şimdi nerdeeeee hep bencil!!!!!!!!!!
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
cherry cim canım sana katılmıyorum bu konuda aşk war ve sende bir gün kapılıp gidersen sana bunları hatırlatıcam bilmiş ol
aşk war ve biz hayatta war olduğumuz sürece war olmaya devem edicek
aşk war son nefesime kdar da savunucam aşk war
umarım aşık olursunuz
aşkın madiyatla hiç alaksı yok aşk saf hiç bir zaman hiç birşeye bulaşmamış
aşk war...