Yaşama olumlu bakabilmek

Paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen konular, olaylar..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Vanya
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 65
Kayıt: 10-03-2007 23:09

Yaşama olumlu bakabilmek

Mesaj gönderen Vanya »

Zaman hızla akıp geçiyor. İstesek de istemesek de yaşlanıyoruz ve yaşlanmaya devam edeceğiz. Kimi insanlar, kaçınılmaz olan bu doğal süreci, rahatça kabulleniyor. Kimileri ise kolay kolay kabullenmek istemiyor.İlginç olan şu ki, yaşlanmayı kabullenip yaşamla barışık yaşayabilenler, diğerlerine göre daha mutlular ve daha geç yaşlanıyorlar sanki.

Siz de farketmişsinizdir; eskisi kadar hızlı yürüyemezsiniz, yeterince uyuduğunuz halde sabahları yorgun kalkarsınız, unutkanlıklar başlamıştır, telefon numaraları, eski dostların, arkadaşların adları bir türlü hatırlanamaz hani. Bir korku başlar, bir iki doktora başvurulur, tetkikler, incelemeler yapılır.Sonuçta çoğu kez bir hastalık da saptanamaz.Aslında belirgin organik bir hastalık yoktur ama siz gene de bu değişimi, yaşlılığın doğal bir sonucu olarak kabul etmek istemezsiniz bir türlü. Bir hastalığa bağlı olması sizi rahatlatacakmış gibi sanki.

Gene dikkat etmişsinizdir, hani bazı insanlar gerçek yaşlarından çok daha genç görünürler, yaşlarını hiç göstermezler. Minyon tipli olmak, gam keder görmemiş olmak, kalıtımsal özelllikler vb. daha bir çok şeyi bu şanslı ayrıcalığı açıklamada kullanabilirsiniz.Gerçekte bu kişilerin dünyalarını incelerseniz yaşama hep olumlu yönden yaklaştıklarını farkedersiniz. İsterseniz bu özelliği iyimserlik olarak tanımlayalım.

Karamsar veya iyimser olmak insanın elinde mi peki? Yoksa bu durumlar tamamen bir yaradılış meselesi mi? Yani bizler iyimserliğimizi ya da karamsarlığımızı tıpkı göz ve cilt rengimiz gibi, doğarken birlikte mi getiriyoruz? Bu sorunun cevabını, konunun gerçek uzmanlarına bırakmak gerekir. Ancak bu özelliklerin genetik olarak geçtiğine dair bilimsel bir kanıt, benim bildiğim kadarıyla yok. Hem zaten bu özelliklerimizi doğuştan getiriyor olsaydık ‘’karamsar bebek’’, ‘’iyimser bebek’’ gibi tabirleri duymuş olmamız gerekmez miydi? :)

Bebekler ve çocuklar büyüyüp bilinçlenirlerken, etraflarında ne varsa, adeta bir kamera gibi, gördükleri, duydukları herşeyi, gelişmekte olan o küçücük beyinlerinin hafıza hücrelerine bir bir kaydederler.Yaşamda bizim için olağan olan her şey, onlar için olağanüstü bir şeydir.Beş duyularını tekrar tekrar sınarlar.Çocukların, hafızalarına sürekli kaydettikleri bu manzaralarla, yaşamı algılama, yorumlama ve davranış biçimleri de yavaş yavaş şekillenir.İşte bu şekillenme sırasında, çevresel etkilerin niteliği kendini belli eder.Örnek vermek gerekirse; sürekli bağıran, çağıran bir baba ve ağlayan bir anneyle, çocukluk yıllarını gençliğe taşımış olan bir bireyin, gözyaşlarını diğer insanlardan daha iyi tanıması ve ona daha yakın olması beklenir. Sımsıcak, huzurlu, sevgi dolu bir aile ortamında ruhsal gelişimlerini tamamlamış olan çocuklar ise yaşamın pembe rengine daha yakın dururlar.

Kısacası iyimserliğimiz veya karamsarlığımız, çocukluk yıllarımızdan başlıyan, çevresel etkilerle sıkı ilişki içinde gelişen, uzun bir süreçte oluşur. Peki kazanılmış olan karamsar yapıyı değiştirmenin bir yolu, çaresi var mıdır? Ne yazık ki çok zor. Bu konuda yazılmış bir çok kitap, söylenmiş sayfalarca söz var. Ancak, gerçek olan şu ki; bir kez içimize yerleşti mi, kökleri çocukluk çağlarımıza kadar uzanan, yaşam enerjimizi ve mücadele gücümüzü emen, bu kötü paraziti söküp atmak gerçekten zor ve belki de imkansız bir iştir. Oysa ki, iyimserlik, maalesef , yaşamın süregen olumsuzlukları nedeniyle kolayca yara alır ve kaybedilebilir. Çevremiz bu tür insanların örnekleriyle dolu değil mi?

Şimdi şöyle bir çocukluk, gençlik ve öğrencilik yıllarımızı anımsayalım.Sürekli negatif davranış sergileyen, herşeye karşı olumsuz yaklaşımlar gösteren karamsar arkadaşlarımızı, tanıdıklarımızı düşünelim.Aradan geçen onca yıl sonra, bir sebeble veya tesadüfen karşılaştığımızda, kaçı gerçek bir mutluluğu yakalayabilmiştir acaba?Çok fazla örnek verebileceğimizi zannetmiyorum.

Şimdi de tersini düşünelim, iyimser, yaşama sürekli olumlu bakan arkadaşlarımızı, tanıdıklarımızı yani. Aradan geçen onca yıl sonra hangi durumdalar acaba. Ben bir örnek vereyim.Lise yıllarından tanıdığım bir arkadaşım vardı. Sevgi ve neşe dolu, dost canlısı, yüzünden tebessümü hiç eksik olmayan, dünya tatlısı bir arkadaştı.Yıllar sonra benim adresimi bulup yanıma geldi. Saçları eskisi gibi gür değildi ama hala siyahtı, benden çok daha genç gösteriyordu ve yüzündeki o sıcak, sevecen, insanın içini ferahlatan tebessümü hiç değişmemişti. Küçük bir boya atölyesi işinden başlayıp, bunca krize rağmen, işini geliştirmiş, başarıyı yakalamıştı.Çok daha önemlisi mutluydu ve gözleriyle mutluyum diyebiliyordu. Sizin de buna benzer örneklerinizin çokça olduğundan hiç şüphem yok.

Gerçekten de yaşama iyimser gözle bakılabildiğinde, büyük sorunları dahi, çoğu kez kolayca çözebilmek, en azından çözebilecek gücü bulmak mümkün.

Ayrıca, kendi tecrübelerime dayanarak, iyimser insanların hastalıklarının tedavi yöntemlerine, karamsar olanlara göre çok daha çabuk ve olumlu yanıt verdiğini belirtmeliyim. Gördüğüm o ki, tıbbın henüz kesin nedenini ve çaresini bulamadığı, çeşitli kanser hastalıkları, yaşama gücünü, istek ve arzularını kaybeden karamsar insanlarda hem daha çok görülüyor hem de daha hızlı seyrediyor.

Meslek hayatımın yirminci yılını doldurmakta olduğum şu günlerde, hocamın bana merdiven başında söylediği o sözü düşünüyorum da; yaşlılılığı hayatın bir şakası olarak algılayabilecek ölçüde bir iyimserlik, insanı ölümden kurtaramasa bile, en azından daha mutlu bir yaşam sürmesini sağlayabiliyor.

Yani mutluluğun bir yolu, evet bir yolu da, yaşama olumlu bakabilmekten, bir başka deyişle bardağın dolu tarafını görebilmekten geçiyor.Bardağın hangi tarafını görebileceğimizin temelleri ise çocukluk ve belki de bebeklik çağlarımızda atılmaya başlıyor.

Yaşamın gülen yüzü, yüzünüzde olsun, sağlık ve mutluluk dileklerimle... :)

-


alıntıdır. ~
[i][size=59]Kendime sözüm geçmiyor.. [/i][/size]
Glfm

Mesaj gönderen Glfm »

sürekli bağıran, çağıran bir baba ve ağlayan bir anneyle, çocukluk yıllarını gençliğe taşımış olan bir bireyin, gözyaşlarını diğer insanlardan daha iyi tanıması ve ona daha yakın olması beklenir. Sımsıcak, huzurlu, sevgi dolu bir aile ortamında ruhsal gelişimlerini tamamlamış olan çocuklar ise yaşamın pembe rengine daha yakın dururlar.

Sanırım sözün özü.
Bence genlerin de etkisi vardır ama yetiştiriliş tarzı büyük ölçüde etkili diye düşünüyorum.

Bir de insan yedisinde neyse yetmişinde o sanırım. Emin değilim çünkü henüz o kadar büyümedim :)

Teşekkürler Vanya.
Kullanıcı avatarı
EcCeNtRiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6915
Kayıt: 21-06-2004 13:49
Konum: izmiR

Mesaj gönderen EcCeNtRiC »

şekil a ben oluyorum sanırım.Hiç olmadığım kadar karamsar oluyorum bazen.Resmen felaket tellallığını üstleniyorum.Sonra aklıma kuşlar,çiçekler,vapurlar,gökkuşağı geline kendime bir nebze olsun geliyorum :)

*Hayat güzel..(yani öyle diyelim öyle olsun) :P
[i]*Her yeni başlayan macera
Heyecan dolu çilek kokar.. ;) [/i]
Kullanıcı avatarı
Vanya
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 65
Kayıt: 10-03-2007 23:09

Mesaj gönderen Vanya »

bende karamsarım çoğu zaman :) sonra birdenbire değişiveriyorum nedense :P
[i][size=59]Kendime sözüm geçmiyor.. [/i][/size]
Kullanıcı avatarı
EcCeNtRiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6915
Kayıt: 21-06-2004 13:49
Konum: izmiR

Mesaj gönderen EcCeNtRiC »

Karamsar insanlar ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamıyorlar bu bir gerçek.Ama hayata olumlu bakan bir insan çok çalışmasa da başarılı olur..

beyne söylersen sen O sundur...
[i]*Her yeni başlayan macera
Heyecan dolu çilek kokar.. ;) [/i]
Kullanıcı avatarı
ComiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6250
Kayıt: 18-01-2004 13:00

Mesaj gönderen ComiC »

Kız arkadaşım yokken daha karamsardım. İnsan birini sevince ona bağlanınca daha bir olumlu bakabiliyor hayata. Yaşama sevinci geliyor. :) :)
enjoy the silence..
Kullanıcı avatarı
kingarthur
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1767
Kayıt: 07-02-2005 00:39
Konum: NİŞ@NT@ŞI

Mesaj gönderen kingarthur »

Panikatak rahatsızlığı da eğer kalıtımsal değilse genellikle karamsar insanlarda görünüyormuş. E tabi beyine sürekli kötü mesaj yüklersen en sonunda iflas eder veya böyle tepki verir. Eccentric in dediği gibi herşey beyinde bitiyor.
Ey Aşk! Üzülerek söylüyorum ki; Bu insanlar seni haketmiyor...

[img]http://img149.imageshack.us/img149/783/163zb.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
davidoff
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 607
Kayıt: 26-02-2007 15:54
Konum: istanbul

Mesaj gönderen davidoff »

EcCeNtRiC yazdı:Karamsar insanlar ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamıyorlar bu bir gerçek.Ama hayata olumlu bakan bir insan çok çalışmasa da başarılı olur..

beyne söylersen sen O sundur...

hayatta hiç birşey senin istediğin yöne gitmiyosa insan karamsarlıktan da kurtulamıyor beyne söz geçmiyo yani bazı durumlarda
[size=150][color=blue]rutin hayat bu en büyük girdap,
dikkat et sempatik başlar,
antipatik ama enteresan,
alakam yok bunlarlan...[/color][/size]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir