Bakıp da güldüğün o anların,
Tutamaz yerini hiç kimse, yerini hiç kimse bilmez.
Usulca geçtiğin o yolların,
Bilemez yerini hiç kimse, yerini bilen de dönmez.
Yokluğunda çok kitap okudum, aradım..
Neredesin nerede?
Ara sıra resmine dokunup, ağladım..
Neredesin nerede?
yılların bitmeyen bir boşluğunda
elleri cebinde hali perişan
benliği koybolmuş şuuru noksan
birini görürsen beni hatırla
ümidi hayatta kararıp sönen
neşesi acı ile eleme dönen
nihayet inleyip ölmeden ölen
birini görürsen beni hatırla
varlığını müziğe bağlayan
ömründe gülmeyip her dem ağlayan
en sonunda dikenlenip otlanan
bir mezar görürsen beni hatırla
selvi yurdakul
tarih 1.6.1983
saat 14:40
biliyorum ayıp ama ne yapim annemin hatıra defterinden çaldım
siyahlara bürünmüş dertli kız
diz çökmüş ağlıyor mezar başında
acı hayali ile başbaşa yalnız
kalbini dağlayan mezar başında
hıçkırıp ağlıyor sevgilim diye,
toprağına buketler etti hediye
yandı kalbi döndü deliye,
kaderi çağlıyor mezar başında
tutuyor resmini kaderle titreyen elleri
göstermiyor ama akıyor gözünün seli
yolmuş saclarından bir tutam teli
maziyi arıyor mezar başında.
selvi yurdakul
annemden çaldım yine çok kötüyüm
Karanlığın yüzü yırtılıyor.
Gözyaşı damlıyor kâğıdın üzerine. Harfler kayıp bir kenti özletiyor: kent,
çaresiz; kent, hüzünlü; kent, kaybetmiş; kent, tükenmiş; kent…
İşte bu kente biz, hayat diyorduk ve anlamını buluyordu her şey.
Gece.
Kalabalıklardan arta kalan mutantan bir hüzün.
Bu kimin umurunda?