Ya$amak $akaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle ya$ayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, ya$amanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün i$in gücün ya$amak olacak.
Ya$amayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamı$ken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki ya$amayı,
yetmi$inde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
ya$amak yanı ağır bastığından.
[size=109][color=purple][b]Oyle bir demki ruhum, hic oLaim derken meger hEp oLmu$um.. Kelam edip dertLe$ip nagmeLerle sanada sebep oLmu$um ..[/size][/color][/b]
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki, hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgârıyla
yani, duvarın arkasındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerde olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
bu şiiri bana çok sevdiğim bir arkadaşım okumuştu o kadar hoşuma gitmişti ki.. burda görünce şiiiri hem o arkadaşım aklıma geldi hem de mutu oldum ..teşekkürler furkan
[i]*Her yeni başlayan macera
Heyecan dolu çilek kokar.. ;) [/i]
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
Şubat 1948
HAYATTA HİÇBİR ŞEYİM
AZ OLMADI SENİN KADAR
VE HİÇBİR ŞEYİ ÖZLEMEDİM
SENİ ÖZLEDİĞİM KADAR
SENDE BAŞINI ALIP GİTME NE OLUR
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
SINIRLARA VARMAYA KORKTUĞUMDA HEP ÖZGÜR SANMIŞIM KENDİMİ; KAPILARI AÇMAYA KORKTUĞUMDAN EVE HAPSETMİŞİM...