ben bir şairim ve de tutkulu bir şiirseverim.gerçi yazdıklarım çok güzel sayılmaz,ama önemli olan şair ruhlu olmak bence.mümkün olduğu kadar çok şiir okudum.pek çok şairin en iyi kitaplarını ve antolojileri derinlemesine,elimden geldiğince inceledim...ve bir tuhaflık keşfettim şiir dünyasında : geçmişten günümüze,ismini tanınmış hale getirebilen ve iyi yazan şairlerin hemen hemen hepsi erkek.gerçi kadın şairler de var,ama bunların sayısı,erkek şairlerin sayısının yanında çok çok küçük kalıyor...hani hep denir ya, " kızlar ve kadınlar erkeklerden daha duygusaldır,ince kalplidir "diye.iyi de,o halde şiir dünyasına neden erkekler hakim durumda o zaman ?...kitapçılardaki şiir raflarına bakıyorum,kadın ismi yok denecek kadar az.ne dersiniz bu konuda ?...böyle olmasının sebebi sizce nedir ?...
bu sorunun yanıtı insanlığın tarihi başlangıcına dayanır ; önce Hz Adem yaratıldı belirli bir süre sonrada Hz Havva... Hz Adem kendisine eş olacak , Hz Havva yaratılana kadar tek başına ve yalnızdı koca evrende... işte bu dönemde erkeğin kalbi ve ruhu bir gelişim süreci yaşadı ve yalnızlığın verdiği duygusallık ağır bastı...
Belirli bir süre sonra Hz Havva , Hz Adem'e eşlik etmeye başlayınca Hz Adem artık mutluydu, fakat Hz Havva hiç yanlız kalmadı ve Hz Adem kadar kalbi ve ruhu yanlızlık hissetmedi... ancak Hz Havva'nında şevkati gelişti...
gürz,ilginç bir açıklama.daha önce bu problemi pek çok kişiye sordum,ama seninkisi gibi bir açıklamaya hiç denk gelmemiştim.ilginç ve etkileyici gerçekten.iyi güzel de,şunu merak ettim,sen bu açıklamayı hangi kaynaktan öğrendin ?...eğer bir kitaptan öğrendiysen bunu,ismini ve de yazarını yazarsan sevinirim,çünki okuyasım geldi.bir hadis kitabından mı mesela bu açıklama ?...
Yüksek Lisansım sırasında aynı soruyla karşı karşıya kalmıştım öyle sizin keşfettiğiniz birşey olmadığına da eminim yılların sorusudur ama aklın yolu da bir İşin kötüsü cevabının en azından istatistiksel olarak mümkün olmasına rağmen bunu benim unutmuş olmam.
Üşenmedim notlara baktım kısaca kaosla açıklayabiliriz "Durağan olmak tutarlılığı bozar" diye bir not düşmüşüm
duygu ifadesinde kadınlar erkeklerden sanılanın aksine daha zorlanıyor.
ya da erkekler duygularını tarifte zorlandıkları için çareyi dizelere dökmekte buluyorlar. malum bir erkeği karşına oturtup, gerçek hislerini dinlemek yürek, sabır, güçlü bir sinir sistemi ve büyük bir aşk ister. genel anlamda daha çok duyguları saklama, karşıdakini sınama çerçevesinde yürütürler ilişkilerini. kafalarında dolanan tilkilerden ben hiç bahsetmeyeceğim..ki bahsetsem sabahı buluruz..
bilgim yok bu konuda, sadece tahminim bu yönde.
[b]Kuşlar uçar diyar diyar el edemem beni almazlar diye..gurbet çürür güneşin kapanışında..beklediklerim kalır uçar uçurumlarda...[/b]
Cümlede mevcut bazı harfleri büyüklü küçüklü yazmak hangi akla hizmettir..? Görüntü kirliliğinden başka neye yol verir..? Dikkat mi çekiyor "ha bu büyük küçük yazmış,dur bakalım.." mı diyor okur..? Ki burası söz sanatlarının,düzgün dilin bölümü..
Mesaj konusu düzeltilmiştir,bu tarz konularda dikkatli olalım..
Ne dava haramisi, ne entelektüel sanat çığırtkanı, ne ütopya devşirmeni. Kuş olup uçtuk semaya..
Barbarian666hun , bu cümleleri gönül kitabımdan aldım... keşke bir eserde yazılı olsada bende sana söylesem ... öylesine içimden geçenlerdi, beğendiğin için teşekkürler
tugal...ellerine sağlık,gönlüne sağlık.valla çok güzel bir yanıt yazmışsın.araya da birşeyler sokuşturmuşsun,sağolasın,eyvallah : ...neymiş efendim, " erkeklerin akıllarında dolanan tilkiler " falan filanmış.yani sıradan erkekler bir yana,şair erkekler hakkında bile hakaretamiz konuşmaya bayılıyorsunuz.erkekler ne yapınca beğeninizi kazanabilecekler acaba ?...şairlik yetmiyor,sanatçılık yetmiyor,neyin yettiği ya da yeteceği belli değil.hadi kabul edeyim bari,evet benim aklım tilki kaynıyor,iyi de kızların ve kadınların akıllarındaki tilkiler açığa çıksa,bu konudaki bir açıklamanın da " sabaha kadar " sürmeyeceğini kim ispatlayabilir ?...yani derdimi şöyle özetleyeyim : erkeklerin yoğun duygulanımlarına karşı olan bu " hakaretli " , " iğneleyici " , " küçümseyici " sözlerle böyle her sitede karşılaşmaya devam edersem,sonunda herhalde müzisyenliğe,müzikseverliğe,şairliğe,ve de şiirseverliğe tövbe edeceğim,bir daha da bu konulara bulaşmayacağım.siz de böylece " tilki kafalı " bir şair erkekten de kurtulmuş olursunuz.sanat tarihi,özellikle şiir tarihi,böyle dargınlarla kaynıyor zaten.yani sıradan şairler bir yana,meşhur olmuş ve şiir tarihine altın harflerle ismini yazdırmış şairler bile bu yukarıda vurguladığım kötüleyici tavır yüzünden 30.yaş civarındayken bir daha şiir yazmamaya yemin etmişler.
ve ayrıca bir noktadan daha bahsetmek zorundayım :
forum başlığını yazarken harfleri küçüklü büyüklü kullanan ben değilim,yazdıklarım kayıt edilirken site programlarında bir sorun yaşanmış olsa gerek.
Benim anlamadığım konu ne biliyor musunuz ? Erkelerle kadınları birbirini anlamaya çalışması, en büyük yanlış bu. Kadınlarla erkekler eskiden daha mutluydu neden ? Birbirlerini anlamaya değil birbirlerinle uyum sağlamaya çalışıyorlardı şuan kadın erkek kavramı farklı ırklar gibi çatışmaya sokulmak isteniyor nedine özgürlükçülük akımına bağlıyorum. Bu akımlar 3 evreydi sırasıyla kölelik, işçilik ve şimdi özgürlük bence hiç anlamaya çalışmayın beyinin sağ tarafı ağır basan bir bünyeyle sol tarafı ağır basan bir bünye, dikkat edin cinsiyet belirtmedim, birbirini anlaması mümkün değildir ...
anlamak kolay...gayet kolay...ilişkilerden anladığımı şöyle özetleyebilirim :
" parayı veren,düdüğü çalar. "
hepsi bu işte...
ilişkilerde gizem yok,muğlaklık yok,bu konu bazılarının iddia ettiği gibi derin bir problem değil.çağımızda psikoloji ve psikiyatri bilimi o kadar fazla gelişti ki,duygusalmış gibi gözüken pek çok yaşantının o bol makyajlı maskesi düştü.
yukarıda yazdıklarımın kesinlikle doğru olduğunu,yazdıklarıma şu soruyu ekleyerek ispatlayabilirim :
bir ferrari ' ye,bir harley davidson ' a,elmas bir yüzüğe,triplex bir villaya,limitsiz bir kredi kartına,binlerce dolarlık bir banka hesabına,kaç tane kız ve kaç tane kadın hayır diyebilir sizce şu koca dünyada ?...
bu sorunun cevabını veririken şu cümleyi de aklınızdan çıkarmayın :
" istisnalar kaideyi bozmaz. "
parayla saadet olmaz deniyor, " kısmen " haklılar diyebilirim.şöyle açıklayayım :
parayla gerçekleştirilememiş o saadet,başka bir kişinin servetine yönelerek gerçekleştirilmeye çalışılıyor.elbette ki parasız saadet olmaz.ama saadet olacaksa,olmuşsa,oluyorsa,ya bol parayla olur,ya da hiç olmaz.
kırmızı bir lüks otomobil,bir demet kırmızı gülden kesinlikle ve kesinlikle daha "romantiktir " .bol para,ilişkilerdeki pek çok kusuru ( örneğin çapkınlığı ) katlanılır ve bağışlanır hale getirir.
bilim geliştikçe,insan ruhuna ilişkin gizemler de birer birer açığa çıkıyor.
şu sonuca vardım :
erkekler sex düşkünüdür,bu yüzden onlara güvenilmemelidir,
bununla beraber
kadınlar da,sınırsız alışveriş,yani para düşkünüdür,yani onlar da güvenilmezdir,
yani iki cinsin de gerçek sevgiyle hiçbir alakaları yok aslında.
hem artık " aşk " dendiğinde,gelişmiş akıllara " obsesyon " ,yani " saplantı nevrozu " kavramı geliyor.
aşka ve sevgiye şüpheyle yaklaşılması en akıllıca tutumdur,ve bununla beraber,aşk ve sevgi çığırtkanı olmayan " gerçekçi " , " soğukkanlı " ve " akıllı " kişilerin de samimiyetinden ve dürüstlüğünden şüphe edilmelidir.
ben bir erkek olarak aşk ve sevgi konusunda özeleştiri yaptım.ama ne yazık ki aşk ve sevgi konusundaki kendi tercihleri üzerine odaklanarak özeleştiri yapan bir kıza veya bir kadına hiç denk gelmedim.
" ilişikilerde uyum " ütopik bir deli zırvası olsa gerek.
ne mi yapılıyor genelde ?...ilişkilerin bu çirkin ve korkunç gerçeğini maskelemek için,şiirsel ve felsefi kamuflaj cümleleri uyduruluyor.
ha...şunu da eklemek zorundayım :
her konuda olduğu gibi,bu konuda da, " doğru söyleyen,dokuz köyden kovuluyor ".