Ey sonbahar
Ey hüzünlü gözleri aşkın ve mevsimlerin
Ne zaman geldin
Güneşin üstüne düşen gölge
Ey sonbahar
Yalnız kadın
Saltanatı dulluğun
Aklından gelip geçen bütün yazlar
Ayışığı kadar sadeydi
Ayışığı kadar temiz
Hatırladığın kış geceleri
Şimdi ağzında renklerin bütün tadı
Kızılın güneş tadı
Mavinin su tadı
Beyaz zambakların utanmaz tadı
Hiçbir kuş barınamaz seninle
Yüreğin en eski aşk kırgını
Boş limonluklar, kurutulmuş elmalar
Kayıp gider, ürperdikçe zeytin ağaçları
Eylül böylece ayrılığın ve ölümün mührüdür
Kaybolan zamanların
Yaşayamadıklarımızın
Bu çılgın oyun, hayatlar içinde
Devinip duran
Ortak bir düş salgını
İşte aşkım
İşte ruhum
İşte ben
Ey sonbahar
Savrulup duruyoruz
Rüzgarlarınla
Yapraklarınla
Başkaları gitmiş olur, gidince;
Bir sen yakınsın, uzakta kalınca..
Sonbaharın en eylül'ü içimde,
Her bastığım kuru yaprak
sen olup o eski şarkıyı hatırlatıyor bana;
Kolumda senden çaldığım tebessüm uyutup büyütüyorum onu,
Bir namussuz rüzgar peşimde,
Saçlarımı ensemden okşayıp yanağımdan öpüyor gülümsetiyor beni
sen yoksun ve sensin her şarkıda ağlayıp üzüldüğüm
Böyle mi bitecekti bu şiir birtanem böyle mi bitecekti bu şiir
son hecesi hüzün...