Ocağın üstünde çay, oda sessiz
Camlar buğulu, saat sabırsız
Suçu saate atmak kolay
Amaç belli etmemek beklendiğini
Ve beklenilen hep sen olduğunda
Zavallı saat çeker benim çilemi
Uzar, o kadar uzar ki
Bir yandan saate söverim, bir yandan sana
Unuturum hep
Verdiğim sözü kendime
Tekrar başa dönerim
Özür dilerim saatten ve
Halâ gelmeyen senden
Dakikalar büyür gözümde
Seneler olur, hatta yüzyıllar
Sinirlerim yine çıkar tepeme
Sözlerin bir plak gibi çalmaya başlar
Saat 10’da, saat 10’da, saat 10’da
Ama saat 11
Ya benim saat sabırsız
Ya da seninki biraz kaçık
Hani olur ya belki bizi kıskanmıştır
Ayırmaya çalışıyordur, telaşsız
Çayın suyu kaynamaktan bitti
Ben sensiz kalmaktan bittim
İlk önce saatimi öldüreceğim
Sonra kendimi
Bir de not bırakacağım
Bunlardan senin saatin suçlu diye
Saat bir uçurum
Ve sen uçurumun dibindesin
Neden tüm sinirimi saatimden çıkarıyorum ki!
O hiçbir zaman beni bırakmadı
Bana hep doğruyu gösterdi
Senin gibi yalan da söylemedi
İşte bu sensin; yine aynı gülüş, yine aynı bakış
Yanıma gelip sıkıca sarılıyorsun
“Üzgünüm, biraz geciktim” diyorsun
Ve ben her zamanki gibi
Saatime yaptığım haksız suçlamaları unutuyorum
Kokluyorum seni, senelerce buluşmamış gibi
Ah, en çok da
Bu zavallı saat çeker benim çilemi