Mezar Taşları Üşür Mü?

Şiir, roman, öykü, deneme, eleştiri, inceleme.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eKiN
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 213
Kayıt: 13-10-2005 08:44

Mezar Taşları Üşür Mü?

Mesaj gönderen eKiN »

Baykuşlar ve yarasalar geceye üşüşürken düştük yola. Nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Kalp kıpırtılarımız gecenin sessizliğine ses olurken, kimsesiz yollara yoldaş oluyorduk. Kaldırımlara düşüyordu çevre yolunun titrek ışıkları. Arabanın teybinden akan gece türkülerini kimse dinlemiyordu. Konuşmadı hiç kimse. Gidene kadar konuşmadı. Ben biri iki kere deneyeyim dedim ama cevap veren olmadı, vazgeçtim.

Biz geceyi yarıyorduk, gece bizi arıyordu.

Bir şehirden diğer bir şehre giden uzun bir yoldu belki gittiğimiz. Ya da bir âlemden diğerine giden çaresiz bir köprü?!

Sürpriz yapmıştık. Kime, neye sürprizdi ki bu? Önce ben afalladım. Tahminimin ötesindeydi.. Neden buradaydık ki? Gecenin bu saatinde, hem bugün bahardı. İnsanlar şen-şakraktı. Okulda kimisi kız arkadaşından dem vurmuştu, kimisi de biten harçlığından. Biri de hükümete veryansın ediyordu. Ama hiç kimse buradan, güzden, ayrılıktan bahsetmiyordu.

Bizi getiren arkadaşıma derin bir bakış fırlatsa mıydım? Ne ise.. Mekâna alışmak zor olmadı. Ara sıra bizim de dilimize pelesenk olmuştu tabii, bu şehrin kuytuluğu.

Biz geceyi kovalıyorduk, gece rahmeti saklıyordu.

Geldiğimiz bu yer, hayat maceramızın mutlak gerçekleşecek olan gurûbunu anlatıyordu. Bir nevî, “İşte ideallerinizin son noktası..” diyordu. İç çekişlerini homurtular takip etti. Neden sonra biri konuşmaya başladı: “Geçen sene annemi kaybettim. Eskiden öte alemle ilgili çok da sahih düşüncelerim yoktu. Ancak bu bir son olmamalı. Annem çok iyi insandı. Bütün anneler gibi.. Ancak bu dünyada rahat yüzü görmedi. Ne günler geçirdik birlikte. Ne acılara katlandık. Ama kraliçeler gibi yaşaması gerekirken hiç karşılık görmedi. Adil değil bu. Mutlaka bir hesap olmalı. Mutlaka!”

Herkes sus pus olmuştu. Ne diyeceğimizi bilemiyorduk. Haklıydı ama kimsenin bunu bile söylemeye iştiyakı yoktu. Bir başkası anlatmaya başladı: “Amcam çok zalim biriydi. Kök söktürdü ailemize. Sadece bize değil, etrafındaki bütün insanlara zulmetmekten hoşlanırdı sanki. Makamı kuvvetliydi. Para desen, gani! Çocuklarını bile dolandırabilirdi. Öyle şerefsiz bir adamdı. ‘Ölülerinizi hayırla yad edin’ diyor ama ne yapayım, dilim dursa kalbim durmuyor. Ne borçlar takarak öldü, bir bilseniz. Kalp kriziymiş. Yarım saatin içinde bitti macerası. Yedikleri yanına kâr mı kaldı! Yoo... Her iyiliğin bir karşılığı olduğu gibi her kötülüğün de mutlak bir karşılığı var. Umarım başkalarına ders olur.”

Zaman, akarsu gibi. Götürüyor her şeyi.

Düşünceler boğazıma takıldı. “Bir gün ya da biraz daha fazla yaşadılar” diyor kutsal metinler. Zaman bu kadar kısa mı sahi. Halbuki ne çok şey yaparız dünyada . Ne çok duygu atmosferine gireriz. Kızarız, ağlarız, öfkeleniriz, kin duyarız, affederiz, boşveririz, sıkılırız, seviniriz... Hepsi bir gün ya da biraz daha fazla zamanda mı olur?! İçimden koca bir EVET çıktı. Haykırdım kendime. Kimsecikler duymadı. Ne baykuşlar, ne mezar taşları, ne bekçi düdüğü, ne de arkadaşlar.. Kimse duymadı, hiç kimse!

Mezaristan, sen ne içli bir şarkısın. Hüzzam makâmı gibisin, dinleyenin de söyleyenin de içini yakıveriyorsun.
Mezaristan, sen ne büyük bir şehirsin. Yüzyıllardır ne çok insana ev sahipliği yaptın. Ne çok şehir boşaldı sana. Ne çok.. Ne çok...
Nokta konmuş. Bitmiş, en güzel hikayem.....
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir