Esmaul Husna ve Açıklamasi

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
Sonsuz_Nur
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 414
Kayıt: 22-08-2005 12:03

Esmaul Husna ve Açıklamasi

Mesaj gönderen Sonsuz_Nur »

1-"Hüvallahü'l-lezi La ilahe illa hu""Allah"

O kendinden başka hiç bir ilah bulunmayan tek bir Allah'tır.

2-"er-Rahman":Esirgeyici,bütün mahlukatına rahmetiyle muamele eden(dünyada)

3-"el-Melik":Mülkün sahibi,mülk ve saltanatı devamlı olan.

4-"er-Rahim":Bağışlayıcı,sevdiklerine ve müminlere merhamet eden(ahirette)

5-"el-Kuddüs":Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan.

6-"el-Selam":Her çeşit afet ve kaderlerden emin olan.

7-"el-Mü'min":Kullarına emniyet veren.Kendinin ve peygamberlerinin dogrulugunu
ortaya koyan,kullarına yaptıgı vadinde sadık.

8-"el-Müheymin":Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden,her şeyi gözetip koruyan.

9-"el-Aziz":İzzet sahibi,maglup edilmesi imkansız olan,her şeye galip olan.

10-"el-Cabbar":Azamet ve kudret sahibi,istediğini mutlak yapan,dilediğine muktedir olan.

13-"el-Bari":Her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun yaratan.

14-"el-Muvassir":Tasvir eden ,her şeye bir şekil ve hususiyet veren.

15-"el-Gaffar":Kullarının günahını örten,magfireti çok,günahları bağışlayıcı.

16-"el-Kahhar":Her şeye,her istedigini yapacak surette,galip ve hakim.

17-"el-Vahhab":Çok fazla ihsan eden,çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayan.

18-"el-Rezzak":Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşilayan.

19-"el-Fettah":Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran,darlıktan kurtaran.

20-"el-Alim":Her şeyi en ince noktasına kadar bilen,ilmi ebedi ve ezeli olan.

21-"el-Kabıt":Dilediğine darlık veren,sıkan,daraltan.

22-"el-Basit":Dilediğine bolluk veren,açan,genişleten.

23-"el-Hafıd":Yukarıdan aşağıya indiren,alcaltan,dereceleri düşüren.

24-"el-Rafi":Yukarı kaldıran,yükselten,dereceleri yükselten.

25-"el-Muiz":İzzet veren,aziz kılan.

26-"el-Müzil":Zillete düşüren,hor ve hakir eden.

27-"el-Semi":Her şeyi işiten,kullarının niyazını kabul eden.

28-"el-Basir":Her şeyi gören.

29-"el-Hakem":Hikmet sahibi olan,yaptığı her işte hikmeti gözeten,hükmeden.

30-"el-Adl":Son derece adaletli olan.

31-"el-Latif":En ince işlerin bütün inceliklerini bilen,lütuf ve ihsan sahibi olan.

32-"el-Habir":Her şeyi iç yüzünden,gizli tarafından haberdar olan.

33-"el-Halim":Yumuşak devranan,hilmi çok olan.

34-"el-Azim":Pek azametli olan,yüce.

35-"el-Gafur":Çok bagışlayan,magfireti çok.

36-"el-Şekur":Kendini rızası için yapılan amelleri daha ziyadesi ile karşilayan.

37-"el-Aliyy":Çok yüce.

38-"el-Kebir":Pek büyük.

39-"el-Hafız":Yapılan işleri bütün tavsilatıyla hıfzeden,her şeyi afad ve beladan koruyan.

40-"el-Mukit":Bilen,tayin eden.Her yaradılmışın rızkını veren.

41-"el-Hasib":Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen.

Mahlukatına kafi olan.

42-"el-Celil":Azamet sahibi olan,ululuk sahibi olan.

43-"el-Kerim":Çok ikram ediçi,kerimi olan.

44-"el-Rakib".Bütün varlıklar ve bütün işler murakabesi altında bulunan.

45-"el-Mucid".Kendine yalvaranların isteklerini veren,duaları kabul eden.

46-"el-Vasi":Lütfu bol olan.

47-"el-Hakim":Emirleri,kelamı ve bütün işleri hikmetli,hikmet sahibi olan.

48-"el-Vehud":İyi kullarını seven,rızasına indiren ve sevilmeye layık olan.

49-"el-Mecid".Şanı,şerefi çok üstün olan.

50-"el-Bais".Ölüleri dirilten ,kabirlerden çıkaran.

51-"el-Şehid".Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olan.

52-"el-Hakk":Vacib'ul vücut olan,varlıgı hiç degişmeden duran.

53-"el-Vekil":Tevekkül sahiplerinin işini düzeltip onlardan daha iyi temin eden.

54-"el-Kaviyy":Pek kuvvetli.

55-"el-Metin":Pek güclü.

56-"el-Veliyy":Seckin kullarının dostu.

57-"el-Hamid":Ancak kendine hamd edilen,bütün varlığın diliyle övülen.

58-"el-Muhsin":Namütanahi de olsa,bir bir herşeyin sayısını bilen.

59-"el-Mubdi":Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak baştan yaratan.

60-"el-Muid":Yaradılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan.

61-"el-Muhyi":İhya eden,dirilten,can bağışlayan,saglık veren.

62-"el-Mümit":Canlı,bir mahlukatın ölümünü yaratan,öldüren.

63-"el-Hayy":Diri,tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi.

64-"el-Kayyum":Yarattıklarının işini çeviren her işleneni bilen,evveli olmayan.

65-"el-Vacid".istediğini,istediği vakit bulan.

66-"el-Macid".Kadri ve şanı büyük,kerem ve müsemahası bol.

67-"el-Vahid":Tek.Zatında,sıfatlarında,isimlerinde,efailinde ortağı ve benzeri olmayan.

68-"el-Samed":Her şey O na muhtac,fakat O hiç birşeye muhtac degil.

69-"el-Kadir":istediğini,istediği gibi yaratmaya muktedir olan.

70-"el-Mukdedir":kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden.

71-"el-Mukaddim":İstediğini öne getiren,öne alan.

72-"el-Muahhir".İstediğini geri koyan,arkaya bırakan.

73-"el-Evvel":Her şeyden önce var olan.

74-"el-Ahir":Her şey helek olduktan sonra geri kalan.

75-"el-Zahir":Varlığı sayısız delillerle açık olan.

76-"el-Batın":Akılların idrak edemeyecegi yüce azabı gizli olan.

77-"el-Vali":Bu muazzam kainatı ve bütün hadisatı tek başina idare eden.

78-"el-Müteali":Aklın mümkün gördüğü her şeyden,her halden pek yüce olan.

79-"el-Berr":Kullarına iyilik ve ihsanı,nimetleri bol olan.

80-"el-Tevvab":Tevbeleri kabul edip günahları bağışlayan.

81-"el-Muntekım".Günahkarlara,adaletiyle,müstahak oldukları cezayı veren.

82-"el-Afüvv".Affeden,magfiret eden.

83-"el-Rauf":Merhamet edici.pek şefkatli.

84-"Malik'ül-Mülk":Mülkün ebedi ezeli sahibi.

85-"Zülcelali ve'l-İkram":Hem azamet sahibi,hem fazlu kerem sahibi.

86-"el-Muksit":Hükmünde ve ef alinde adaletli olan.

87-"el-Cami":İstediğini istedigi zaman istediği yerde toplayan.

88-"el-Ganiyy":Çok zengin,hiç birşeye muhtac olmayan.

89-"el-Mugni":Diledigine zenginlik veren müstagni kılan.

90-"el-Mani":Bazı şeylerin meydana gelmesine müsade etmeyen,engelleyen.

91-"el-Darr":Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan,hüsrana ugratan.

92-"el-Nafi":Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan,faydalandıran.

93-"el-Nur":Alemleri nurlandıran,diledigine nur eden,nur olan.

94-"el-Hadi":Hidayete kavuşturan,kulunu hayırla muvaffak kılan.

95-"el-Bedi":Örneksiz,misalsiz,acaip ve hayret verici alemler yaratan.

96-"el-Baki":Varlıgının sonu bulunmayan,ebedi olan.

97-"el-Varis":Varlığı devam eden,servetlerin hakiki sahibi.

98-"el-Raşit":Bütün alemleri dosdogru bir nizam ve hikmetle akıbetine ulaştıran.

99-"es-Sabur":Çok sabırlı olan,isyankarlardan acele intikam almayan.

11-"el-Mütekebbir":Ululuk sahibi,her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren.

12-"el-Halik":Her şeyin varlığını ve gecireceği halleri takdir eden,yaratan,yoktan vareden

büyüklükte eşi olmayan.
ACIDA OLSA DOGRUYU SÖYLEYİNİZ HZ.MUHAMMED (SAV)
لا إله إلا الله محمد رسول الله
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

SAMED

Hacetlerin bitirilmesi, ızdırapların giderilmesi için tek merci
Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). (İhlas Suresi, 2)
Tüm evrende gerçek güç sahibi olan yalnızca Allah'tır. İnsanın karşılaştığı her türlü sıkıntıyı, zorluğu, ihtiyacı giderebilecek olan da ancak O'dur.İnsanlar kimi zaman kendilerini yaratanı unutup O'ndan başka veliler edinir; gücü, onuru ve yardımı onların yanında bulmaya çalışırlar. Oysa bu insanlar bir aldanış içindedirler; çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Allah'tan başka güç sahibi yoktur. O dilemedikçe hiçkimsenin bir başkasına faydası veya zararı dokunamaz. Kuran'da bu gerçeğe şöyle dikkat çekilmiştir:
"Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır." (Nisa Suresi, 139)
İnsan için her türlü sıkıntıdan kurtulmanın tek yolu 'bütün kuvvet ve onur'un sahibi olan Yaratıcısı'na sığınmaktır. Çünkü O, sıkıntı ve ihtiyaç içinde olup kendisine yönelen samimi kullarına icabet eder ve onların üzerindeki zorlukları, sıkıntıları kaldırır. Neml Suresi'nde Allah'ın salih kullarına icabeti şöyle haber verilmiştir:
"Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, kendisine dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz." (Neml Suresi, 62)
Yukarıdaki ayette insanların Allah'ın icabetine karşılık nankörlük yapabildikleri, Allah'ın kendileri üzerindeki şefkati ve merhametini farkedemedikleri veya unuttukları da bildirilmiştir. Oysa Allah "De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır..." (Enam Suresi, 64) ayetinin haber verdiği gibi, her türlü sıkıntıdan insanı kurtaran tek mercidir. Bunun karşılığında insanın yapması gereken ise, bu icabeti görmek, gördüğünün önemini düşünebilmek ve bu düşünceler sonunda Allah'a teslim olarak şükredici bir kul haline gelmektir.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

TEVVAB

Tevbeleri kabul edip günahları bağışlayan

Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. (Bakara Suresi, 160)
Allah'ın ayetlerinde de bildirdiği gibi insan 'cahil ve nankör' olarak yaratılmıştır. Her an hata yapmaya, günah işlemeye, zaafa düşmeye açık bir nefse sahiptir. Ayrıca kendisini sürekli olarak Rabbine isyana sürüklemeye, vesvese vermeye çalışan Şeytan gibi bir de düşmanı vardır. Ancak insana sayılan bu olumsuzluklar sebebiyle düşebileceği hataları telafi etmek için bir yol gösterilmiştir: Tevbe etmek...Yukarıda da belirttiğimiz gibi insan her an hataya düşebilir, günah işleyebilir veya bir vesveseye kapılabilir. Ancak ne kadar büyük bir hata yaparsa yapsın kendisi için bir dönüş yolu vardır. Allah samimi olarak tevbe eden kullarının tevbelerini kabul eder ve onları bağışlar. Bu yüzden bir insan geçmişinde ne kadar gafil olursa olsun, umutsuzluğa kapılması doğru olmaz. Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:
(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53)
Ancak tüm bunların yanında unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek vardır: Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 17-18 )
Yukarıdaki ayetlerde de bildirildiği gibi Allah ancak samimi kullarının tevbelerini kabul eder. Çünkü tevbe gerçek bir pişmanlık ve bir daha tekrar etmeme kararı ile bir anlam kazanır. Aksi takdirde tüm yaşamını Allah'a isyanla, şeytanın yoluna uyarak geçirmiş birinin ölümle karşılaştığı anda gerçeği farkettiğinden dolayı tavrını değiştirmesinin anlamı olmayacaktır. Nitekim bu konuda Kuran'da Firavun'un samimiyetsiz teslimiyetinden şöyle bahsedilmiştir:
Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. (Yunus Suresi, 90-91)
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 118)
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? (Nur Suresi, 10)
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

LATİF

Lütuf sahibi, lütfedici

Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, azizdir. (Şura Suresi, 19)
Daha önce de belirttiğimiz gibi dünya üzerinde iki tür insan yaşar: Allah'a teslim olanlar ve O'nu inkar edenler. Allah çok sayıda insan yaratmış ancak bunlardan çok az bir kısmını kendisine teslim olanlardan kılmıştır. Kuran'da pek çok ayette insanların çoğunun iman sahibi olmayacağından, doğru yola ulaşamayacağından bahsedilmiştir. Bu insanlar şeytanın yoluna tabi oldukları, Allah'ı unuttukları, 'vicdanları kabul ettiği halde' inkar ettikleri için cehennem ehli olmayı hak etmişlerdir.
Allah'a teslim olan, O'nun rızası için yaşayan insanlar ise dünyada ve ahirette hoşnutluk içinde bir yaşam sürerler. Kuşkusuz elçi ve kitaplarla uyarılan ve doğru yolu bulan bu insanlara, Rabbimizden büyük bir lütuf verilmiştir. Kuran'da Allah'ın müminlere olan lütfu şöyle bildirilmiştir:
Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran Suresi, 164)
Latif olan Allah mümin kullarına her türlü zor durumda yardım ederek de lütfunu gösterir. Kuran'da geçmiş kavimlerden bildirilen kıssalarda Allah'ın samimi kullarına destekçi olması, onlara lütufta bulunması ile ilgili çeşitli örnekler verilmiştir. Örneğin Allah Hz. Musa'nın kavmini Firavun'un zulmünden kurtarmış ve onları yeryüzüne mirasçı kılmıştır:
Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi, 4-5)
Allah iman edenlerin dünyada tek dostu ve velisi olduğu gibi ahirette de onlara yardım edecek, kötülüklerini iyiliklere çevirecek ve onlara lütufta bulunacaktır. Nitekim müminlerin cennetteki ifadeleri bu gerçeği şöyle bildirir:
Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık. Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu. Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta kendisidir." (Tur Suresi, 26-28 )
O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir. (Mülk Suresi, 14)
Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 103)
Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, herşeyden haberdardır. (Hac Suresi, 63)
"Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır." (Lokman Suresi, 16)
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]"Çok adaletli” anlamına gelen “el-Adl” ismi cemili Kur’an-ı Kerim’de “O ki seni yarattı, düzeltti ve dengeli yaptı” (İnfitar7) ayetinde insanın vücut yapısının dengeli ve estetik olduğunu ifade etmek için Adl kökünden gelen fiili kullanmış.

“Şüphesiz Allah adaleti ve iyiliği emreder” ayetinde de Rabbimiz adaletiyle toplumda dengeyi sağlamamızı ister.

Hakimin hüküm verirken adaletle hükmetmesi (Nisa 58 ), noterin yazarken adaletle yazması (Bakara 282), kardeş toplumların arasını bulurken adaletli davranılması (Hucurat 9) konuşurken bile adaletten ayrılınmaması gerektiği (En’am 152) emredilir.

Adalet, eşitlik demek değildir. Adalet: dengeli yapmaktır. Rabbimiz saçımızdan tırnağımıza kadar neyi nereye koymuşsa hiç itirazımız yok. “Benim gözüm omuzumda olsaydı, burnum dirseğimde olsaydı” diyen yok.

Tabiattaki dengeye de itirazımız yok. “Fil deki hortum, karıncada olsaydı, karıncanın ayakları Filde olsaydı” diyenimizde yok.

Adamın biri bahçede kocaman ceviz ağacının, küçücük meyvesiyle yere yayılan kabağın, kocaman meyvesini görünce “Ya Rabbi bu da adalet mi? Kocaman cevize küçücük meyve vermişsin, küçük kabağa kocaman meyve vermişsin” derken ceviz ağacından bir tane ceviz başına düşer ve hemen kendine gelir. “Ya Rabbi ben hata ettim. Ya bu kabak başıma düşseydi, halim ne olurdu?” der ve tevbe eder.

Rabbimiz, mü’min kullarına bazı belalar, musibetler, depremler, yangınlar, yıldırım çarpmaları, hastalıklar verdiğinde bunu adaletsizlik olarak görmeyeceğiz. Doktor hastasına acıtıcı iğneyi batırır. Yakıcı ilaçlar verir. Bazen hastalıklı organı kesip atar. Bütün bunlar hastanın iyiliği içindir. Hastasına tatlı yemeyi yasaklayan bir doktorla, hastaya gizlice baklava getiren birini gören ve işin iç yüzünü bilmeyen bir kişi doktoru zalim olarak görür ve tatlı getireni iyilik sever olarak görür.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

Resim el-Melik

“Gerçek hükümdar” olan Allah (c.c.)ın “Melik” ismi Kur’anı Kerim de beş defa geçmektedir. Yusuf suresinde Mısır kralı için “Melik” kelimesi kullanılmış. Bakara 246 da komutan Talut için yine “Melik” kelimesi kullanılmış.

Fatiha suresinde ve Ali İmran 26 da “Malik” ismi, Kamer suresi 55 de “Meliyk” ismi zikredilmiş. Kainatı yaratan ve koyduğu tabiat kanunlarıyla evreni idare eden ve yönetimine kimseyi ortak etmeyen “Melik”e iman eden bir mü’min tabiatı Allah’ın mülkü kabul ettiğinden, yeryüzünde Allah’ın döşediği yaygılar üzerinde yürür gibi hiçbir güzelliğe zarar vermeden yürür.

Her gün namazında “Nas” suresini okurken insanların tek hükümdarı Allah olduğunu ikrar ederek, Allah’ın kullarının kılına haksız yere dokunmaz. Krallar, Şahlar, Padişahlar, Cumhurbaşkanları yönetimlerinde “Melik” olan Allah’ın yönetim kurallarına uyarlarsa başarı sağlarlar. “Melik” olan Rabbimiz kulları arasında Mü’min, kafir ayırımı yapmadan, dil, din, ırk ayırımı yapmadan can, ten, beden veriyor
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

el- Kuddus (c.c.) Resim
Kendisi tertemiz olan ve yarattıklarının da temiz kalmasını isteyen. “KUDDÜS” ismi K. Kerim de iki defa geçmektedir. (Haşr 23, Cum’a 1)

İnsanı dünyaya getirirken günahsız ve kirsiz yaratan, büyüyünce kirlerini abdest ve gusülle yıkanarak gideren, günahlarını tevbe ve istiğfarla yıkamayı öğreten “Kuddüs,” yeryüzünü de tertemiz yaratmıştır.

Bizim kirlettiğimiz yeryüzünü yağmurlarla yıkıyor, güneşle kurutuyor. Kirlenen suları buhara dönüştürüyor. Havada temizleyip yeniden tertemiz yağmur olarak indiriyor. Rahmet damlalarıyla dünyamızı temizlediği gibi Kur’anın rahmet ayetleriyle de bizim içimizi ve dışımızı temizliyor.

İmanla bizi şirk, inkar pisliğinden temizliyor. İtaatla bizi isyan çirkefinden temizliyor. Dinle bizi kinden temizliyor.

Kendisine ibadetle bizi kullarına boyun eğme zilletinden temizliyor.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

ES-SELAM


Selâmette olan, selâmette kılan. “Selâm” kelimesi Kur’anı Kerimde 33 defa geçer ama bunlardan yalnız bir tanesi (Haşr 23) Allah’ın ismi olarak geçmektedir.


Her doğan ölüyor, her yeşeren kuruyor, her yapılan yıkılıyor. Yaratılanların en değerlisi insan doğuyor, büyüyor, ihtiyarlıyor, hastalanıyor, acıkıyor, uyuyor ve ölüyor.

“Selâm” olan Rabbimiz bütün bunlardan salimdir. İslâm dinini indirerek selâmet yurdu olan Cennete davet eden, bu dünyada gönüller arasına köprü olan selâmı öğreten, “Bir selâmla selâmlandığınız zaman, ondan daha güzel selâm verin veya aynıyla karşılık verin” (Nisa 86) diyerek selâm almayı emrederek, nezaket kurallarını öğreten Rabbimiz Mü’minleri Cehennem azabından selâmette kılandır.

Müslüman kelimesiyle selâm, İslâm kelimeleri silm kökündendir. Efendimiz: “Müslüman: dilinden ve elinden Müslümanların selâmette olduğu/ zarar görmediği kişidir” buyurmuş. (Buhari 1/9, Müslim iman bab 4, Ebu Davud Cihad Hadis 2481).
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

el- Ahir

Herşeyin yok oluşundan sonra da var olan

O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir. (Hadid Suresi, 3)

Allah kainatı yokluktan yaratmıştır ve onu en sonunda yine eski durumuna çevirecek, yok edecektir. Yok olmayacak hiçbir eşya, ölümsüz olan hiçbir canlı mevcut değildir. Dünyadaki tüm canlılar doğarlar ve ölürler, herşeyin bir ömrü, sayılı günü vardır. Oysa Allah'ın evveli, başı olmadığı gibi sonu da yoktur. Herşey yok olduktan sonra kalacak olan da O'dur.

Ömrü ve zamanı yaratan Allah maddeye ait tüm bu özelliklerden uzaktır. O, öncesi ve sonrası olmayandır. Yok olacağı kesin bir gerçek olan evren, dünya ve içinde yaşayan tüm canlılar, O'nun sonsuzluğuna ve birliğine şahittir. Sonsuzluğun sahibi, zamanın ve mekanın üstünde olan Allah'tır. Sonuçta kainat tekrar başlangıç noktasına dönecek, canlı cansız hiçbir şey kalmayacaktır. Yalnız Allah'ın varlığı baki kalacaktır. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirmiştir:

(Yer) Üzerindeki herşey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (kendisi) baki kalacaktır. (Rahman Suresi, 26-27)
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
medium_mfa
New Friend
New Friend
Mesajlar: 3
Kayıt: 15-12-2005 20:44

Mesaj gönderen medium_mfa »

çok tşkürler
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir