Sevdiğim,
Bazen insanlar düşünürler. Hayatın anlamı nedir diye.. Bunu zaman zaman ben
de düşünüyorum. Hayatın anlamı nedir diye.. En azından seni tanıyıncaya
kadar düşünüyordum..
Gerçeklerin acı olduğunu ve bu yüzden biberin gerçek olduğunu anlatan bir
espriyi hatırladım. Halbuki biliyor musun, bütün biberler tatlıdır. Zira
hayat sanıldığı kadar acımasız ve acı değil.
Sadece hayattaki tadı alabilmeli, kendi istediğin gibi yaşayabilmelisin.
Çevrenin ne diyeceğini umursamadan.. Zira sen yaşayamadıklarınla ölüp
gittiğinde çevrenin sana bir yardımı olmayacak. Kendini özgür bırak, ne
hissediyorsan onu yap. Çoğu insan, mesela benim gibi ne yapman gerekiyorsa
onu yapma, bırak duygularını perdelemeyi, bırak nehirler gibi coşsun onlar.
Bir sevdiğinin elini tutarken yaşadıklarının yanlış olduğunu düşünüp
hayıflanma, bırak o sevgi tüm benliğini sarsın. Eğer onun gerçekten aradığın
olduğuna inanıyorsan, ona sımsıkı sarıl, onu yaşa, onu bırakma.
Günün birinde belki anlarsın ne kadar sevdiğini, ne kadar sevebileceğini, ne
kadar sevildiğini, ne kadar sevilebileceğini ama iş işten geçmiş, sevgilin,
seni seven gitmiş, yitmiş olabilir.
İşte o zaman üzülme vaktidir. Yerli yersiz ağlama vaktidir. İşte o zaman
çevrene dönüp, şimdi ne yapacağım diye sorma vaktidir.
Alacağın cevabı sana söyleyeyim güzelim. Bilmiyorum diyecekler, senin
dediğin gibi. Ben biliyorum oysa, sen de biliyordun. Hep bildin zaten, ama
öyle olmadın. Ama artık sen de biliyorsun, biliyorsun ki, en azından bir kez
gerçekten sevildin.Ve yine biliyorsun ki bu sevgi bitmeyecek. En azından ben
bitene kadar.
Yaşa... Doğru bildiğin insanı bul ve onunla yaşa, ama bu dostunu sakın
unutma... Bil ki unutulmayı hiç sevmem. Ve bil ki kurallarım vardır, herkes
buna uymak zorundadır.
Dostlarım benden önce ölemezler. Dostlarım benden çok üzülemezler. Dostlarım
benden çok sevemezler. Ve dostlarımı benden çok kimse sevemez.
Artık Wiestmich'in dostusun.
Yaşa bu hayatı sevdiğim, limon gibi sömürerek, tüm ekşiliğine rağmen tadın
...