ölüm

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
kurtadam5353
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 188
Kayıt: 09-02-2005 18:46
İletişim:

ölüm

Mesaj gönderen kurtadam5353 »

siz ce ne kadar hazırız hiç ölümü düşündük mü?
Kullanıcı avatarı
Sonsuz_Nur
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 414
Kayıt: 22-08-2005 12:03

Mesaj gönderen Sonsuz_Nur »

Es-Selamun Aleykum....

Düşündüm sevgili kardeşim...

Cevabım;Hazır değilim.

Selametle....
ACIDA OLSA DOGRUYU SÖYLEYİNİZ HZ.MUHAMMED (SAV)
لا إله إلا الله محمد رسول الله
Kullanıcı avatarı
Kemalin_Askeri
New Friend
New Friend
Mesajlar: 1
Kayıt: 30-10-2005 16:35

Mesaj gönderen Kemalin_Askeri »

ben ölüme oldukça hazırım
Kullanıcı avatarı
gangster
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 231
Kayıt: 25-10-2005 09:26

Mesaj gönderen gangster »

selam olsun hidayet ehline
[url=http://imageshack.us][img]http://img490.imageshack.us/img490/7094/av128jc0hjxm9.gif[/img][/url]
Kullanıcı avatarı
ComiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6250
Kayıt: 18-01-2004 13:00

Mesaj gönderen ComiC »

ben hazırım sanırım ölmek isterim açıkçası ölceksemde kendi kendimi öldürerek kısaca intihar ederek ölmek isterim
enjoy the silence..
Kullanıcı avatarı
Enchanting
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 7916
Kayıt: 09-06-2005 14:13
Konum: Ankara

Mesaj gönderen Enchanting »

Her nefesini son nefesinmiş gibi yaşarsan eğer, ölüme her an hazırsındır ..
bir gün ve gerçekten, her şey çok güzel ölecek!
Kullanıcı avatarı
melekseda
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 139
Kayıt: 04-06-2005 23:39
İletişim:

Mesaj gönderen melekseda »

Ölüm var ölüm,ölünde görün...


Ölüme hazır değilim,hazır olmak için çoook çalışmak lazım çook...
www.dilkonus.en101.com
Kullanıcı avatarı
selims
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 39
Kayıt: 05-11-2005 02:05
Konum: Seher Vakti yollardan

Mesaj gönderen selims »

Ölüm gafletle yatıp kalkana o kadar basitki sadece kelimesel bir duygu.Ama gençliğinin hevesatına boyun eğmemişler için ölüm bir kurtuluş ama korkulması gereken bir uyanıştır.Kimse ne olcağını bilmiyor açıkcası böyle olduğu halde tarihte bir çok ibretlik kavim olayları var oldu halde neden insanlar bu ölüm'ü ve kabir hayatını basite alıyorlar anlaşılması güç.Onları böyle dünyada basitçe yaşama iten nedir acaba.Bazı insanlar gönlünü herşeyini dine verirken bizler neden onlar gibi olamadık bu soruya cevab da galiba biraz da bu işler Allah'ın verceği güç ile oluyor yoksa ömründe hiç cuma namazına gitmeyenler bile şimdi 5 vakit namazını kılıyor olabiliyor.Allah'ın yardımından sonra insanın iradeside çok önemli ameller niyete göredir insanın niyeti ne oluyorsa dünyada onu yaşıyor o hal üzerine ölüyor.İnsanlar nefislerinin anlamsız hevesatına karşı koyacak gücü bulamıyorlar bunun nedeni çocukken dini terbiye verilmemiş olmasıdır.Gençlik demek bütün şehvetin çoştuğu şeytanın bütün gücüyle saldırdığı bir dönemdir.Bu döneme ancak nefsini terbiye edenler karşı koyabilirler.Samimi bir şekilde ahir zamanın felaketlerine karşı koymak isteyenler ancak doğru yolu bulabilir.Günümüzde nefsi azdıracak tüketim alışkanlığı haddi aşmıştır.İnsanlar bitmek tükenmeyen hırslarının esiri olmuşlardır.Mal hevesi bütün topluma girmiş bu uğur üzerine ailelerde bile mutsuzluk başlamıştır.Bunun sebebi ölümü hatırlamamak ve ilim eksikliğidir.Ölüm bu dünyada samimi müslüman olanlar için bayram günahkarlar için hapis günleridir.Bazı insanları anlamak çok güç Allah'ın verdiği akılla Allah'ın dinini sorguluyor onun kurallarına isyan ediyor ve benzeri birçok şavaş içerisinde bulunuyor.Düşünmek gerekirse tebliğ bizden hidayet Allah'tan.Ama çok şükretmemiz lazım müslüman olduğumuza.Kabirde kötü zanla karşılaşmamak için herşeye alay gözüyle bakmak yerine hayatımızı sorgulamalıyız
[img]http://img98.imageshack.us/img98/9568/buyukresim9wc.jpg[/img]
hosted.filefront.com/kargili19
Kullanıcı avatarı
OSMANLI
New Friend
New Friend
Mesajlar: 3
Kayıt: 06-11-2005 14:05

Mesaj gönderen OSMANLI »

Can Çekişmenin Şiddeti ve Ölüm Anı

Miskin kulun önünde sadece ölüm dehşetinden başka ne azap ne korku ne üzüntü bulunmasa dahi bu hayatını zehir etmeye kafidir. Sevincini bulandırmaya unutkanlık ve gafletini kendisinden uzaklaştırmaya bu yeter.

Bunun hakkında uzun düşünmesi ve büyük bir hazırlık görmesi gerekir. Nitekim hukemadan birisi şöyle demiştir: "Başkasının elinde bulunan bir üzüntüdür ki ne zaman seni kapsayacağını bilmezsin."

Lokman Hekim oğluna şöyle demiştir:
"Ey oğul! Ne zaman karşılaşacağını bilmediğin ölüm ansızın sana gelmeden önce onun için hazırlan!"

Ölüm sekeratındaki elemin şiddetini hakiki olarak ancak tadan bilir. Tatmayan bir kimse ise onu idrak ettiği elemlere kıyas etmekle veya insanların sekerat anında içinde bulundukları şiddetli hallerinden istidlal etmekle ancak bilir.

Ölmek üzere olan bir kimsenin sesi nefesi üzüntü onun kalbine yüklendiği her parçasına ulaştığı bütün kuvvetini yıktığı azaları zayıf düşürdüğü için kesilmiştir. Bu bakımdan bağırma mecali kalmamıştır. Aklı örtüp şaşırtmış, dili konuşamaz duruma getirilmiş, azaları zayıf düşürmüştür. Kişi inlemek bağırmak ve imdat istemekle biraz kendisini rahata kavuşturmak ister.

Fakat buna gücü yetmez: Eğer kendisinde bir kuvvet alırsa ruhun çekildiği anda bir horlama gırtlağından, ve göğsünden bir homurtu işitilir. Bu esnada rengi bozulur, ağzına köpük yığılır. Sanki yaratılışının esası olan toprak onda belirmiştir.

Onun her damarı çekilir. Bu bakımdan, onun içine ye dışına eleme yayılır. Öyle ki gözleri yuvalarından fırlar, dudakları büzülür, dili çekilir, parmak uçları sararır. Bu bakımdan damarları çekilmiş bir bedenin halini sorma! Eğer çekilen tek damar olsaydı yine de elemi büyük olurdu. Oysa çekilen elem duyan ruhun bizzat kendisidir. O da bu damardan değil, bütün damardan çekilir. Öyleyse nasıl elem duymasın? Sonra tedrici olarak azalar ölür. Önce ayaklar soğur sonra baldırlar, sonra uyluklar!... Her aza için üzüntüden üzüntü, sonra sekerattan sonra sekerat vardır. Can gelip boğaza dayanıncaya kadar, işte o anda kişinin dünyadan ve aile efradından nazarı kesilir. Önündeki tevbe kapısı kapanır. Onu hasret ve pişmanlık kaplar.


Nitekim Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Can gelip boğaza dayanmadıkça kulun tevbesi kabul olur! Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet ölüm gelip çatınca ben şimdi tevbe ettim, diyenlere ve kafir olarak ölenlere tevbe yoktur." (Nisa, 18)


Hz. İsa (a.s.) şöyle demiştir: "Ey havariler cemaati! Allah'tan benim için ölüm şiddetini kolaylaştırmasını dileyin. Ölümden o derece korktum ki, korkum ölüm üzerinde ölmekten beni durdurdu!"

Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir:

- Hz. Peygamberin ölümünün şiddetini gördükten sonra ölümü kolay geçmiş hiçbir kimsenin haline gıpta etmem.

Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"
Ey Allah'ım! Ruhu damar, kemik ve parmaklar arasından çekip alıyorsun. Ey Allah'ım! Ölüme karşı bana yardım et ve ölümü bana kolaylaştır."
Hz. Peygamberden ölüm ve şiddeti sorulduğunda cevap olarak şöyle demiştir:


Ölümün en kolayı yün içerisinde bulunan üç köşeli demir diken gibidir. Acaba diken koparıp çıkaracağı yün olmaksızın yünden çıkar mı?"

Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret ettikten sonra şöyle dedi:

"Onun ne ile karşılaştığını biliyorum. Ölümün şiddetinden dolayı onun acımayan hiçbir damarı yoktur!"
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Kul ölümün üzüntü ve dehşetleriyle pençeleşir. Onun mafsallarının biri diğerine selam vererek şöyle der: Selam senin üzerine olsun! Kıyamet gününe kadar sen benden, ben de senden ayrılıyorum."

İşte bunlar Allah'ın dostları üzerinde görülen ölüm acılarıdır. Acaba bizim gibi günahlara dalmış kimselerin hali ne olacaktır? Ölümün dehşetleriyle beraber diğer felaketler de bize hücum ederler, ölümün felaketleri üç tanedir.

1. felaketi: Şiddetli koma halidir.

2. felaketi: Ölüm meleğinin suretini görüp onun korkusundan kalbe hakim olmasıdır. Ölüm meleğinin günahkâr kulun ruhunu aldığı zamanki şekline en cesaretli insanın bile bakmaya gücü yetmez.

3. felaketi: Asilerin ateşteki yerlerini görmeleri ve görmeden önceki korkularıdır. Çünkü asilerin ölüm esnasında güçleri tükenir. Ruhları teslim olur. İki şeyden birini ayıran ölüm meleğinin narasını dinlemedikçe ruhları çıkmaz. Ya "ey Allah'ın düşmanı! Ateşle müjdelen" veya "ey Allah'ın dostu! Cennetle müjdelen!" der! Akıl sahiplerinin korkusu bundadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Sizden bir kimse varacağı yeri bilmedikçe, cennet veya cehennemdeki yerini görmedikçe ölmez."
Kullanıcı avatarı
KuPe
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1216
Kayıt: 05-09-2005 21:15

Mesaj gönderen KuPe »

doğum kadar gerçek ve doğal bir durum..doğduğumuz an ağlıyoruz, allah ölürken ağlatmasın huzur içinde bir ölüm nasip etsin herkese :(
[b][color=#ffff24][shadow=red]I don't wanna die...But I ain't keen on living either..This role I've been given..Not sure I understand!!![/shadow][/color][/b]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir