ihayet Mars'a insanli ilk uzay ucusu gerceklesir ve uzay araci gezegenin y|zeyine yumusak inis yapar.Görevli astronot disari cikar ve atmosfer yapisini kontrol eder. Aa, Mars'ta da soluk almaya elverisli bir atmosfer vardir. Uzay elbisesini ve basligini cikarir.. Ormanlarla cevrili yemyesil bir vadidir burasi... Bir muddet yurudukten sonra, cayirin ortasinda beyaz citlerle cevrilmis cok sirin bir ev gvr|r. On kapiya yonelir ve kapinin acik oldugunu farkedince iceri suzulur. Kulak kabartinca, mutfak tarafindan sesler geldigini farkeder, seslerin geldigi tarafa dogru ilerler. Su ise bak! Astranotun daha once hic gormedigi guzellikte sarisin bir kadin ocagin basinda durmus elindeki kepceyle bir kazani karistirmaktadir.Kadin kepceyle karistirdikca kazandan fokurtular ve buharlar yukselmektedir. Durumu bir muddet seyreden astronot nihayet konusmaya baslar:
"Merhaba Marsli... Ben dunyadan geliyorum.. Sen ne yapiyorsun burada boyle?"
Kadin ona dogru doner ve gulumser:
"Merhaba dunyali..Mars'a hosgeldin..Gordugun gibi ben burada bebek yapiyorum..
"Ne? bebek mi yapiyorsun ? Nasil yani?" "Bak gor.." der kadin ve kazani karistirmaya devam eder..Nihayet fokurtular iyice yukselince kadin kepceyi kazana son bir kez daldirir ve kazanin icinden bir bebek cikarir.Anlasilan Marslilar bu sekilde bebek yapmaktadirlar.
"Cok sasirtici..ama biz dunyada bebekleri boyle yapmayiz...." der astronot.Kadin
"Oyle mi? Peki dunyada bebekler nasil yapiliyor?" diye sorunca astranotun gozleri parlar:
"Gel yatak odasina gidelim ,sana dunyada nasil yapildigini gostereyim..
" Yarim saatlik muthis bir deneyimden sonra astranot arkasina yaslanip sigarasini yakinca Marsli kadin saskin bakislarla sorar:
"Eee, hani bebek nerde?
"Ohooo.. bebegin gelmesi dokuz ay alir...." der astronot...
"Eee,kasigi niye cikardin o zaman?karistirmaya devam etsene.."
[scroll][color=brown][b]G İ T T İ M[/b][/color][/scroll]
Adamın biri birgün şehir dışında yolda kalmış.Saat gecenin 2siymiş ve arabaların nadir geçtiği ıssız bir yolmuş burası.Kış mevsimi olduğundan aşırı derece soğuk,fırtınalı,kar yağışlı ve bir metre ötenin bile görünemeyeceği kadar sis hakimmiş.Adam saatlerce yürüdükten sonra yanından yavaşça bir arabanın geçtiğini farketmiş ve bu işkenceye bir son vermek için koşarak arabanın ön kapısından içeri girmiş.Kafasını sola çevirmiş,(Gözlerine inanamamış)şoför koltuğunda kimse yokmuş.Tam bunun şokunu yaşarken ileride bir uçurumun belirdiğini farketmiş ve korkudan ne yapacağını şaşırmış son duasını etmeye başlamış.Bir de bakmışki direksiyonda sadece bir el var ve direksiyonu çeviriyor.Adam bu kadarına da dayanamıyarak arabadan dışarıya atlayarak hızla hiç bilmediği bir yöne doğru koşmaya başlamış ve ağaçların arasında olduğunu farkettiği küçük bir kahveye sığınmış.Bir çay içip kendine geldikten sonra kahvedekilere başından geçenleri anlatmış.Kahvedekileride bir korku sarmış ve kimseden çıt çıkmıyormuş.Derken birden kahvenin kapısı açılmış içeriye iri yapılı,yorgunluktan perişan olmuş,üstübaşı yırtılmış,kanter içinde kalmış iki adam girmiş.herkes hiç ses çıkarmadan onlara bakarken;adamlardan biri yanındakine hitaben ( göz işaretiyle bizimkini göstererek) :"Lan Osman,şurda oturan adam biz arabayı itmeye çalışırken içine oturan şerefsiz değil mi lan." demiş.
[scroll][color=brown][b]G İ T T İ M[/b][/color][/scroll]