ümit ile dini sohbetler

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Ey İman edenler! ALLAH'tan korkun ve doğrularla beraber olu!"


Mevlâmızın kullarına lütufları sonsuzdur. Eğer görebilsek her nefeste büyük rızıklarla nimetleniyoruz. İşte Rabbimizin bu rahmeti ümitsizliğe düşmeye manidir. O (c.c.) mutlak rızık verendir. Her türlü rızkı hazırlamış ve biz kullarına sunmuştur. Bizim yapmamız gereken vesilelerin peşine düşmektir. Bundan sonrası ise tevekküldür.

Fakat bilmemiz gereken önemli bir husus var. Rabbimiz ihsanda bulunduğu nimetlere karşı bizlere bazı vazifeler vermiş ve buna göre, görevini yapan kullarını ayrıca mükâfatla müjdelemiştir. Bu vazifeleri göz ardı etmek ise küfran-ı nimet olduğundan böyle kişileri cezalandıracağını buyurmuştur.

Bu sebeple kul, Rabbine karşı havf ve recâ hali ile donanmış olmalıdır. Yani daima bir umut ve aynı zamanda korku içinde olmalıdır. Korkmalı, çünkü vazifeleri vardır ve hesabını verecektir. Umudunu yitirmemeli, çünkü Mevlâmız engin mağfiret sahibidir. Müberra kitabımız Kur'an-ı Kerim'de buyurulmuştur ki:

"Ey İman edenler! ALLAH'tan korkun ve doğrularla beraber olun." (Tevbe/119)

Gönül ehli büyüklerimiz, dünyanın ahiretin tarlası olduğu gibi kalbin tarla, imanın da oraya atılan tohum olduğunu söylemişlerdir. Bu dünyadaki ibadet ve taatler toprağı sürmek, temizlemek ve kalbe hayat suyunun akmasını sağlamaktır. Dünyaya meyleden, ona bağlanan gönüller ise serpilen tohumun bitmediği, çorak topraklara benzer. Kıyamet günü hasat mevsimi gibidir. Herkes ektiği mahsulü orada alacak. O gün iman ve salih amel tohumundan başka hiçbirşey meyve vermeyecektir.

Bu dünyada kalbimizi çorak bir toprak haline getiren şeylerden uzak durmamız lazım. Bunların başında dünya sevgisi gelir. İnsanoğlu dünyada daimi kalacakmış gibi davranır. Bu yüzden hep biriktirme peşinde koşar. Gençken biraz daha büyüyüp biryerlere gelmeyi hedefler. Eğr hedefine ulaşırsa daha da yukarısını talep eder. Ömür böyle akıp giderken ahiret için ya hiç ibadet ve taat yapmaz ya da daima ileriki bir zamana, dünya işlerini bitireceğini umduğu bir döneme erteler. Ancak, ömrün sonuna gelindiğinde çoğunlukla pişmanlıktan başka bir şey kalmaz elinde. Rabbimiz (c.c.), Kur'an-ı Kerim'de doğru yol üzere sabit kalanları şöyle müjdelemiştir:

"Gerçekten, Rabbimiz ALLAH'tır deyip de sonra sebat gösterenlere, 'Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat olunan Cennet'le sevinin' diye melekler inecektir. Biz dünya hayatında da ahirette de dostlarınızız. Çok bağışlayan ve rahmet eden ALLAH'ın bir ikramı olarak burada canınız ne isterse sizindir." (Fussilet/30-32)

Bu dünyada insanın aldanmasının, hakikati hemen unutuvermesinin sebebi kendine, nefsine aldanmasıdır. Nefsin arzuları çoktur, daima ister. Her şey benim olsun der. Nefsinin böyle isteklerine kulak vermek insanın kendi suçudur. Kişi böyle davrandıkça nefsinin açgözlülüğü hiç bitmeyecek, dünyada ebedi kalacakmış gibi hep sahip olmak, biriktirmek isteyecektir.

Kişinin maneviyatını gözardı ederek biriktirme, sahip olma isteği doyumsuzluğu, hep yükseklerde olma isteği de kibri işaret eder. Her ikiside kalbî hastalıklardır. Bu nların peşinde koşan kazanmaktan çok kaybedecektir. ne dünyada rahata kavuşacak ne de ahirette huzur bulacaktır. Mücella dinimiz İslâm bizlerden bu hastalıklardan kurtulmamızı, şifa bulmamızı ister. ALLAH Rasulü (s.a.v.) buyurmuştur ki:

"Lezzetleri yok eden ölümü çokça hatırlayın." (Tirmizi)

Yani ölümü sıkça anarak dünya zevklerine tutkunluğunuza gem vurun ALLAH Teala'ya yönelin, denilmiştir. Bir başka hadis-i şerifte de ölümü sıkça ananların şehitlerle birlikte haşrolacakları müjdelenmiştir (Beyhakî). İmam Gazalî (rh.a.) ölümü sıkça ananlara bu üstünlüğün verilmesini, hatırlayışların insanı dünyadan uzaklaştırması ve ahirete hazırlamaya başlaması olarak göstermiştir.

Hasan-ı Basrî (rh.a.)'de şunları söyler: "Ölüm dünyanın ipliğini pazara çıkardı da, akıllı olanlar için gerçekten zevk alacakları bir şey bırakmadı. "

İnsanın aldanmasına sebep olan konulardan biri de insanın dünyaya dair hayaller kurmasıdır. Bu hayallerin içinde genellikle ebedi ahiret yurduna dair bir şey bulunmaz. Oysa insan gençliğine, sağlığına aldanıp maneviyetını ihmal etmemelidir.

Abdullah b. Sâmit (rh.a.) babasından şunları duyduğunu aktarıyor: "Ey sağlıklı oluşuna aldanan kişi! hasta yatağına düşmeden ölen kimse görmedin mi? Ey kendisine süre tanınmış olan! Hiç vadesini bileni gördün mü? Ömrünü şöyle bir gözden geçirsen tattığın zevklerin hepsini unuttuğunu görürsün. Sizler sağlığa mı aldanıyorsunuz yoksa uzun süredir ağzınızın tadı yerinde olduğu için şımarıyor musunuz? Ölmeyeceksiniz diye bir güvenceniz mi var? Ölüm meleğine karşı gelebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Onu ne servetin ne de adamların engelleyebilir. Ölüm anı bela ve sıkıntı anıdır. Yapılan hatalardan pişmanlık zamanıdır."

Dünya hayatının hakikatte ne olduğuna dair etrafımızda ne çok ibret vardır. Kendi bedenimiz, dönüp duran mevsimler, kainattaki her şey geçiciliğe işaret eder. Düşünün uzun süre birlikte olduğumuz, gülüp eğlendiğimiz, nice insan vadesi yettiğinde aramızdan ayrılıverdi. Onların birçoğu ne kadar çok çabalamıştı bu dünya için. Makam-mevki sahibi olanlar vardı. Çok para biriktirenler vardı. Güç ve iktidar sahibi olanlar vardı. Fakat dünya hiçbirine kalmadı. Bize de kalmayacak.

Bir gün sıra bize geldiğinde ne biriktirdiklerimiz ne de kurduğumuz hayaller elimizden tutacak. Servetimizi, dünyadaki şan ve şöhretimizi, sayğınlığımızı yanımızda yanımızda götüremeyeceğiz. Aksine onlardan hesaba çekileceğiz. Onları nasıl kazandığımız sorulacak. Hak yemişsek, birilerine zulmetmişsek bedelini ödeme fırsatımız elden gitmiş olacak.

Geleceğini güvenceye almak isteyen kişi Rabbinden korkan, takvaya sarılan, ebedi olana karşı fani olanı elden çıkaran kişidir. Böyle kişi gözünü ebediyet ufuklarına dikmiş, buranın misafirlik yurdu olduğunu fark etmiş, nefsinin ve şeytanın oyuncaklarına aldanmamış kutlu kişidir. O sebeple dünyadan şikayette de bulunmaz. Fahr-i Kainat (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki:

"Kaygılanan, geceden yol alır. Gece yol alan da menzile varır. Dikkat edin! ALLAH'ın eşyaşı pek pahalıdır. O pahalı eşyada Cennet'tir." (Tirmizi)

Birazcık kaygı, dikkat ve çaba...Umuyoruz ki bunlarla yol alırsak biz de menzile varırız.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Peygamber Efendimizin Gençlere Nasihatleri

Ebû Derda (r.a.) anlatıyor:

“Allah Resûlü’nü (s.a.v.) şöyle derken dinledim:
‘Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır.
Melekler, yaptığı işten dolayı duydukları hoşnutluğu belirtmek üzere ilim öğrenenin üzerine kanatlarını gererler. Göktekiler ve sudaki balıklara varıncaya kadar yeryüzünde yaşayan tüm canlılar ilim öğrenen kimse için mağfiret dilerler.
Alimin, ibadetle meşgul olan (âbid) kimseye olan üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmazlar. Peygamberler miras olarak sadece ilim bırakırlar. Kim ilmi elde ederse büyük bir pay ele geçirmiş olur.

Ebû Hüreyre (r.a.)anlatıyor:
“Allah Resûlü’nü (s.a.v.) şöyle derken dinledim:
–Ne dersiniz; birinizin kapısının önünden bir nehir aksa, günde beş defa o nehirden yıkansa, onda kirden eser kalır mı?!
Sahabîler:
–Hayır, onda kirden eser kalmaz, dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v.) :
–Beş vakit namaz da işte bu nehir gibidir. Allah, beş vakit namazla günahları yıkar, yok eder, buyurdu.”
Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesaî ve İbn Mâce
Bir nehir!
Açılıp kapatılan bir musluk değil. Bir su deposu da değil dolan ve boşalan.
Bilakis gürül gürül akan, suyu berrak ve hoş bir nehir. Suyunda bir bulanıklık ya da renk yok, tad ve kokusunda da bir bozulma söz konusu değil. Sürekli veren, daima cömert.
Herhangi birimizin kapısı önünden bir nehir aksa, temizlenmek maksadıyla günde beş sefer içine girip yıkansa, o kimsenin üzerinde hiç kir kalır mı?!
Hayır...
Allah’ın Resûlü Muhammed’in (s.a.v.) , huzurunda kendisini dinleyen sahâbeye yönelttiği soruya sahâbe hiç düşünmeden cevap verdi:
–Hayır, onda kirden eser kalmaz..
Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v.) :
–Beş vakit namaz da işte bu nehir gibidir. Allah, beş vakit namazla günahları yıkar, yok eder” buyurdu.
Hz Peygamber’in bir başka hadisinde buyurduğu gibi: “Temizlik imandandır.”
Bazı yönlerden ve alakalı olduğu konular bakımından farklı olsalar da bu iki hadis birbirine çok benzemektedir.
İman, kalbe bağlı ince manevi bir duygudur. Temizlik ise maddi bir dış görünümdür. Aralarında nasıl bir bağı, benzerlik ve uyum olabilir?!
İman, -Hz. Peygamber’in haber verdiği üzere- kalbe yerleşip de amelin kendisini tasdik ettiği şeydir.
Bu açıdan temizlik; imanın bir göstergesidir. İmanı haber verir, onu işaret eder ve onu çağrıştırır.

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
“Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kur’an okuyan mü’min, turunç meyvesi gibidir: Kokusu hoş ve tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min, hurma gibidir: Kokusu yoktur ama tadı güzeldir.
Kur’an okuyan münafık, reyhan otuna benzer: Kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık, Ebûcehil karpuzu gibidir: Hem tadı acıdır hem de kokusu yoktur.
İyi arkadaş, misk taşıyan insana benzer: Misk taşıyan ya sana o kokudan hediye eder ya da ondan sana hoş kokular gelir. Kötü arkadaş ise körük çeken insana benzer. Körük çeken, ya sana kara bulaştırır ya da ondan sana pis dumanlar gelir.”
Ebû Davud
Peygamber (s.a.v.) Kur’an hakkında şöyle buyurmaktadır:
“O, Allah’ın kopmaz ipidir. O, hikmet taşıyan sözdür. O’nda sizden öncekilerin ve sonrakilerin haberi, aranızdaki anlaşmazlıkların hükmü ve çözümü vardır. Kim büyüklenerek O’nu terkederse, Allah o kimseyi helak eder. Kim de O’ndan başkasında hidayet ararsa, Allah o kimseyi saptırır. O hak ile bâtılı ayıran bir sözdür. O asla bir oyun değildir. İnsanı hayrette bırakan güzellikleri tükenmez. Çokça okunması sebebiyle asla eskimez.
Cinler Kur’an’ı dinlediler ve şöyle dediler: ‘Gerçekten biz, doğru yola ileten harikulâde güzel bir Kur’an dinledik. Biz de ona iman ettik..”[4]
Kur’an’ı ayrılmaz bir parçanız ve sürekli başvurduğunuz bir kaynak yaparak onu okumaya, anlamaya çalışmaya, vicdanınızda dosdoğru bir yol ve hayâtınızda dürüst bir yaşam tarzı edinmeye ne dersiniz?!.
Allah’ın sevgili peygamberi Muhammed (s.a.v.) sizin için en güzel örnektir. Mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye (r.a.)Allah Resûlü’nün (s.a.v.) ahlâkı sorulduğunda şöyle cevap verdi:
“O’nun ahlâkı Kur’an idi.”

Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor:
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allah, kulunun yemek yiyip de bundan dolayı kendisine hamd etmesinden ve su içip de bundan dolayı kendisine hamd etmesinden elbet hoşnut olur.”
Müslim, Tirmizî ve Nesaî
Cennette bir kapı vardır ki oradan yalnızca çokca hamd edenler girerler.”
Gerçek hamd, hamd sözcüğünün anlattığı düşünce ve anlamı yaşamaktır. Yoksa hamd, içerikten yoksun, boş, kuru bir söz değildir!..
Avf b. Malik (r.a.) anlatıyor:
“Allah Resûlü’nün (s.a.v.) yanında –dokuz ya da sekiz veya yedi kişi– idik. Allah Resûlü (s.a.v.) bize şöyle buyurdu:
–Allah’ın Resûlü’ne bey’at etmez misiniz?![3]
Bu söz üzerine biz ellerimizi kendisine uzatarak:
–Ey Allah’ın Resûlü, sana elbet daha önce bey’at etmiştik! Şimdi hangi konuda bey’at edeceğiz?! dedik. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
–Bana, Allah’a ibadet edip hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak, beş vakit namazı kılmak, itaat etmek, (Kısık bir sesle) insanlardan hiçbir şey istememek üzere bey’at ediniz.
(Avf dedi ki Ben daha sonra, o gün orada bey’at eden topluluktan bazılarını gördüm. Binekleri üzerinde iken ellerinden kamçıları yere düşerdi de onu kendilerine vermelerini insanlardan istemezler; inip kendileri alırlardı.”
Müslim
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:[1]
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kıskançlık yapmaktan sakınınız. Zira kıskançlık, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi iyilikleri yer bitirir.”
Ebû Davud
“...ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi...”

Ebû Said el-Hudri (r.a.)anlatıyor:[2]
Allah Resûlü şöyle buyurdu:
“Dikkat edin! Öfke, Ademoğlunun kalbinde yanan bir ateş parçasıdır. Onun şah damarının şişmesini ve gözlerinin kızarmasını görmüyor musunuz?! Kendisine bu hal gelen kimse hemen alnını yere koysun.”
Tirmizî
Bir başka konuşmasında ise Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Öfke, Ademoğlunun iki gözü arasında yanan cehennem ateşlerinden bir ateş parçasıdır.
Ebû Berze b. Ubeyd el-Eslemi anlatıyor:[1]
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kıyamet günü insanlar şu dört şeyden sorguya çekilmedikçe yerlerinden ayrılamazlar: ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede harcadığında, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ilmi ile ne amel işlediğinden.”
Tirmizî
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Besmelenin fazileti....

Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın “Bismillahirrahmanirrahim” diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası, buna kızar, yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O kadın ise, bu duruma sabreder ve eşinin doğru yola gelmesi için Allah’a dua ederdi.
Bir gün, adam iyice öfkelenmişti. Kendi kendine “Şuna bir oyun çevireyim de görsün; bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak...” diye söylenip duruyordu. Başkalarına açıkça söyleyemediği inkarcılığı, artık bütün çirkinliğiyle, içinde dolup taşmıştı. Hanımını çağırdı, ona bir kese altın vererek: “Bunu iyi sakla!” diye tembih etti. Kadın da besmeleyi çekerek keseyi sakladı. Bu arada kocası da onu gizlice takip ediyordu. Sonra karısının haberi olmadan keseyi, karısının sakladığı yerden aldı. İçindeki altınları boşaltarak keseyi derin bir kuyuya attı.
Aradan çok geçmeden karısını çağırdı ve “Sana verdiğim bir kese altını hemen getir.” dedi. Kadın koştu keseyi sakladığı yere, “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek elini uzattı. Tam o anda, Allahü Teala’nın emriyle, kese kadının sakladığı yerde içindeki altınlarla beraber aynen duruyordu. Islanan keseden suları damlıyordu. Kadın neden ıslak olduğunu anlayamadı ve keseyi kocasına getirdi. Adam içi altınla dolu keseyi görünce çok şaşırdı ve karısının söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladı. Sonra karısına; “Sana çok zulmettim, çok canını yaktım, beni affet.” diye yalvarmaya başladı. Allah’a tevbe ve istiğfar etti. İbadetlerine bağlı bir insan oldu. O günden sonra dua ve yakarışlarında hep şöyle derdi:
“Ya Rabbi! Bana dünyam ve ahiretim için hayırlı, saliha bir kadını eş olarak verdiğin için, sana hakkıyla şükretmekten acizdim, beni affet Allah’ım...” O saliha kadın ise, “Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki, duamı kabul edip kocamı salihlerden eyledin...” diye dua ediyordu. Bu hikayeden alınacak ibretler ve çıkarılacak hikmetler çoktur. Büyükler demişler ki: “Sabrın kendisi acıdır, lakin meyvesi tatlıdır.”
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Hazret-i lokman'ın oğluna öğütleri

Hazret-i Lokman ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki, kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. Hz. Lokman, ismi Kur'ân'da da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mânâ büyüğüdür.
İslâm tarihinde Hazret-i Lokman'ın hikmetli sözleri, vecizeleri, öğütleri ve tavsiyeleri meşhurdur.
Hafs bin Ömer'in rivayetine göre, Hz. Lokman yanına bir torba hardal tanesi koyarak oğluna öğüt vermeye başlar. Her öğüt verdikçe torbadan bir hardal çıkarır. Sonunda torbadaki hardal tükenir ve oğluna da şöyle der:
"Ey oğul, sana o kadar öğüt verdim ki, şayet bu öğütler bir dağa verilseydi, dağ yarılırdı."
Hz. Lokman'ın Saran ismindeki bu oğlu babasının verdiği bütün öğütlere uymuştu.12
Lokman Aleyhisselâmın hikmetli sözlerinin asıl kaynağı Kur'ân-ı Kerimdir.
O halde Kur'ân-ı Kerimde yer alan bu öğütler tefsirlerde de genişçe bulunur. Cenab-ı Hak, Hazret-i Lokman'ın dilinden bu sözleri şu âyetlerle (meâlen) beyan buyurur:

12. ibni Kesîr Tercümesi, 12:6409.

Allah'a ortak koşma
"Hani Lokman oğluna öğüt verirken demişti ki, 'Oğlum (ey oğul!) Allah'a ortak koşma. Muhakkak ki şirk pek büyük bir zulümdür.

Allah her yaptığını ortaya çıkarır
"Oğlum, eğer yaptığın iş hardal tanesi kadar bile olsa ve bir taş içine girse, Allah onu ortaya çıkarır. Muhakkak ki, Allah en gizli işleri bütün inceliğiyle bilir, O her şeyden hakkıyla haberdardır.

Namazını dos doğru kıl
"Oğlum, namazını dos doğru kıl. İyiliği tavsiye et, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar uğrunda azim ve sebat edilmeye değer işlerdendir.

Kasılarak yürüme, yavaş konuş
"Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez.
"Yürüyüşünde mutedil ol. Sesini alçalt. Seslerin en çirkini, şüphesiz ki, eşeklerin sesidir."13

13. Lokman Sûresi, 13-20.

TEFSİRDEKİ ÖĞÜTLER
Hazret-i Lokman'ın Kur'ân'da geçen öğütleri, aynı sûrenin tefsirlerinde genişletilerek verilir. Hazret-i Lokman'ın tefsirlerde geçen öğütlerinden ve hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:

Takvayı esas al
Ey oğul!
Takvayı kendin için kârlı bir ticaret olarak kabul et. Çünkü böyle ticaretler sonsuz kazançlar temin eder.

Merasimlere katıl
Ey oğul!
Cenaze merasimlerine katıl. Düğün merasimlerinden de uzak durmaya çalış. Çünkü cenaze sana âhireti hatırlatır; düğün ise dünyaya çeker.

Horozdan geri kalma
Ey oğul!
Horozdan daha geri kalma. Çünkü sen uykunun derinliklerinde iken, o dünyayı sese vererek insanları uykudan uyandırmaya çalışır.

Tevbeyi geciktirme
Ey oğul!
Tevbeyi geciktirme. Çünkü ölüm ansızın geliverir.

Cahille dost olma
Ey oğul!
Cahil kimselerle dostluk kurma. Çünkü onunla dost olursan, kendi yaptıklarını senin hoş karşıladığını sanar.

Allah'tan kork
Ey oğul!
Allah'tan hakkıyla kork. Kalbinin bozuk olduğunu bildiğin halde başkalarının sana saygı göstermesi için takva ehli olduğunu ihsas ettirme.

Susmak altındır
Ey oğul!
Şimdiye kadar susmaktan dolayı hiç pişmanlık duymadım. Çünkü söz gümüşse, sükût altındır.

Günahlardan sakın
Ey oğul!
Kötülük ve günahlar senden sakındığı gibi, yani işlemedikçe sana dokunmadığı gibi, sen de onlardan sakın. Çünkü kötülük kötülüğü, günah da günahı çeker.

İlim meclislerine katıl
Ey oğul!
Âlimlerin meclisinde bulun. Hikmet ehlinin sohbetlerini dinle. Çünkü Allah kuru toprağı yağmurla nasıl canlandırırsa, ölmüş kalbleri de hikmetli sözlerle öyle diriltir."14

14. Tefsîrü's-Sâvî, 3:255-256.

Yalandan sakın
Ey oğul!
Allah, yalancının yüz suyunu kurutur, haya duygusunu giderir. Ahlâksız kimsenin de sıkıntısı hiç eksik olmaz.

Ahmak adamdan uzak dur
Ey oğul!
Kayaları uzaklara taşımak, ahmak adama laf anlatmaktan daha kolaydır.

Kendi işini kendin gör
Ey oğul!
Cahili vasıta olarak kullanmaktan, işini gördürmekten uzak dur. Şayet akıllı birisini bulamazsan kendi işini kendin gör.

Kendi milletinin kızıyla evlen
Ey oğul!
Kendi milletinden olmayan bir kızla evlenme. Aksi takdirde çocukların ileride sıkıntıdan kurtulamazlar.
Ey oğul!
Öyle bir zaman gelecek ki, sabırlı insanların bile yüzü gülmez olacaktır.

Allah'ın anıldığı meclislere katıl
Ey oğul!
Katılacağın meclisleri kendin ara bul. Allah'ın anıldığı meclisleri bulunca hemen oturuver. Çünkü âlim isen ilmin artar, cahil isen yeni bir şeyi öğrenmiş olursun. Oraya inen rahmetten sen de payını alırsın. Allah'ın anılmadığı meclislere hiç katılma. Çünkü âlim de olsan, cahil de olsan zarar görürsün. Ayrıca oraya inecek olan İlâhî gazaptan sen de nasibini alırsın.
Ey oğul!
Sofrana takva ehli mü'minleri davet et.

Tecrübe sahipleriyle istişare et
Ey oğul!
Her işinde ilim ve tecrübe sahibi kimselerle istişare et, onların fikrini almaya çalış.

Takvadan bir gemi edin
Ey oğul!
Dünya dipsiz bir denizdir. Onda niceleri boğulmuştur. Bunun için takvadan bir gemi edin. İçine îmânı yükle. Tevekkül yelkeniyle açıl. Ancak bu şekilde selâmetle yol alır, sahile çıkarsın.

Kötü komşudan uzak dur
Ey oğul!
Nice ağır yükler taşıdım. Fakat kötü komşu kadar ağır bir yüke rastlamadım. Nice acılar tattım, fakat fakirlikten daha şiddetli bir acı tatmadım.

İlimden nasibini al
Ey oğul!
İnsan fakir de olsa ilim ve hikmetiyle hükümdarların meclisinde yer alır.

Arkadaş seçimine dikkat et
Ey oğul!
Birisiyle dostluk kurmak istiyorsan, önce onu öfkelendirecek bir şey yap. Şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş, insafsız davranırsa uzak dur.

Âhirete hazırlan
Ey oğul!
Dünyaya geldin geleli âhirete doğru yol alıyorsun. Bunun için âhiret yurdu, sana dünya yurdundan daha yakındır.

Dilini duaya alıştır
Ey oğul!
Dilini 'Allah'ım, beni affet' demeye alıştır. Çünkü öyle anlar vardır ki, o saatlerde Allah duaları reddetmez, istediğini ihsan eder.

Borçlanmaktan uzak dur
Ey oğul!
Borçlanmaktan uzak dur. Çünkü borç, seni gündüz zillete sürükler, gece de üzüntüye boğar.

Günah işlemeye cesaretin olmasın
Ey oğul!
Allah'tan öyle bir şey iste ki, günah işlemeye cesaretin olmasın. Ve Allah'tan öyle kork ki, rahmetinden hiçbir zaman ümidin kesilmesin.

Önce selâm ver
Ey oğul!
Bir cemaatin bulunduğu yere gittiğin vakit, önce onlara İslâmın okunu at, yani selâm ver. Sonra bir köşeye otur, onları konuşuyor halde görmedikçe sen de konuşma. Şayet Allah'ın zikrine dalacak olurlarsa sen de onlara katıl. Fakat başka bir söze geçerlerse oradan ayrıl.

Kendini anla
Ey oğul!
İki dünyada mes'ut olmak istiyorsan, kendini anla. Okuyup bilgili olmaya çalış. Çalış ki, bilenle bilmeyen bir olmaz.

Tembel olma
Ey oğul!
Tembel olma. Tembellik bedbahtlık alâmetidir.

Acele etme
Ey oğul!
Acele etme, acele şeytan işidir.

Güler yüz göster
Ey oğul!
Ahlâkını düzelt. Dostuna da, düşmanına da güler yüz göster. Ancak değerin ve itibarın kırılacak derecede hareket etme.

Orta yolu tut
Ey oğul!
Her şeyin hayırlısı olan orta yolu tercih et.

Yolda dikkatli yürü
Ey oğul!
Yolda yürürken yüzünü gözünü oraya buraya çevirme ki, gönlün vesvesede kalmasın.

Mecliste önce oturma
Ey oğul!
Bir cemaat içinde bulunduğunda onlar ayakta iken oturma. Oturdukları zaman sen de oturuver.

Yollara tükürme
Ey oğul!
Bıyık ve sakalınla oynama. Parmağını burnuna sokma. Yollara tükürme, sesli sümkürme. Elinle sinek kovalamayı terk et.

Az konuş
Ey oğul!
Sükût ve teenni ile hareket et. Az konuş. Çok konuşmak, yanılmaya sebeptir.

Sözü fazla dağıtma
Ey oğul!
Konuşurken sözü fazla dağıtma. Aksi takdirde şerefine zarar gelir. Konuşurken başkalarını utandırma. Kaş göz işareti yapma.
Güzel ve lâtif sözleri duymaya çalış. Fazla hayrete düşme. Sözün tekrarlanmasını isteme. İnsanları güldürecek ve kendini maskara edecek sözlerden sakın.

Atıp tutma
Ey oğul!
Kimse hakkında atıp tutma.

Fazla ısrar etme
Ey oğul!
Senden bir şey istendiği zaman, elinden geliyorsa vermeye çalış. Birinden bir şey istediğinde de fazla ısrar etme.

Dinde tartışmaya girme
Ey oğul!
Dinle alakası olmayan meselelerde aksi vaki ise tartışmaya ve münakaşaya girme.

Fakirliğini kimseye açma
Ey oğul!
Acizliğini ve fakirliğini hiç kimseye, hattâ ailene dahi açma ki, onların yanında itibarın düşmesin, sözünü dinlemez olmasınlar.

Hizmetçilerle şakalaşma
Ey oğul!
Hizmetçi ve benzeri kimselerle şakalaşma. Çünkü
bunlarla şakalaşmak hakaret ve düşmanlığa sebep olur. Onlara öyle muamele et ki, hem seni sevsinler, hem de senden korksunlar.

Şiddetten sakın
Ey oğul!
Çocukları ve elinin altındakileri terbiye ederken şiddetten sakın. Öfkelendiğin vakit vakarla geçiştirmeye çalış. Mümkün olursa sövüp dövme ki, aksi takdirde onların gözünde mehabetin yok olur.
Kendini ve çocuklarını övüp durma.
Hayasız gençlerle ve o halde olan kız çocukları ile ülfet etme. Çünkü dünya ve âhirette mezellete sebep olur.

Önce düşün
Ey oğul!
Bir kimse ile bozuşursan, dilini tut ve makbul olan sözü söyle. Önce düşün, sonra söze giriş.
Herkesin değerini ve layık olduğu hürmeti muhafaza eyle.

Azla yetin
Ey oğul!
Bir kimsenin davetinde bulunduğun vakit, azla yetin. Dalkavukluk edip de o yemeği övmekle başkalarının yemeğini kötüleyip tahkir etme.

Misafirlikte gözlerine dikkat et
Ey oğul!
Bir kimsenin evinde misafir kaldığın vakit gözlerine dikkat et. Her tarafa bakıp durma. Durumuna vakıf olduktan sonra dine aykırı da olsa sırrını ifşa etme.

Elini çek
Ey oğul!
Emanete hiyanetten elini çek.

Kimseye açma
Ey oğul!
Bir işe başladığın zaman, meydana gelmeden önce kimseye açma ki, mahcup düşmeyesin.

Çok ver
Ey oğul!
Sadakayı çok ver. Mal sevgisini gönlünden çıkar.

Razı ol
Ey oğul!
Doğru söyle, Allah'tan gelene razı ol.

Yemekte şunlara dikkat et
Ey oğul!
Yemekten önce ve sonra ellerini yıka. Bu hal fakirliğini giderir, göze kuvvet verir.
Çok yemek kalbe katılık ve gaflet verir. İbadette tembelliğe sebep olur.
Yemeğin başında Bismillah, sonunda Elhamdülillah, ortasında da nimetin Allah'tan geldiğini düşün.
Tek elle ekmeği koparma. Bu hareket kibirli insanların âdetidir.
Yemeğin başında ve sonunda bir parça tuz yemek birçok hastalığa karşı devadır.
Lokmayı küçük tut ve iyice çiğne.
Misafir geldiği zaman mümkünse yemeği büyük kaba koy, berekete sebep olur.
Yemek yerken önünden al, ekmeğin ve tabağın ortasından alma.
Elinden ekmek ve yemek parçası düştüğünde al, temizle ve öyle ye.
Sıcak olan yemeğe soğutmak için ağzınla üfleme, soğuyuncaya kadar bekle.
Yemeği çabuk yeme.
Hurma ve kayısı gibi sayılabilir meyveleri teker teker ye, çifter çifter yeme ve çekirdeklerini bir tarafa topla.
Yemek arasında çok su içme. Su içerken bardağın içine bak. İçine uygunsuz bir şey düşmüş olmasın. Suyu içerken üç nefeste içiver.
Yemeğe herkesten önce el uzatma.
Yemek esnasında güzel şeylerden bahset.
Sofrada bulunan arkadaşlarına ara sıra göz ucuyla bak. Yemek ve ekmeği o tarafa sür.
Misafirler çekingen davranırlarsa üç defadan fazla yemeleri için ısrar eyleme. Yemek yeme isteğin yoksa özür beyan eyle.

Dilini tut
Ey oğul!
İlim ve takva ehli veya herhangi bir sebeple senden ileride bulunan bir kimsenin huzurunda dilini tut.

Dostlarını dinle
Ey oğul!
Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle.

Doğru ol
Ey oğul!
Sözünde, işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerinin bile hayrete ve tereddüde sebep olacaksa, söyleme daha iyi.

Ümidini kesme
Ey oğul!
İnsanların gönlünü almaya çalış. Allah'ın rahmetinden ümidini kesme.

İyi ol
Ey oğul!
Açıkta ve gizlide iyi olmaya çalış.
Varlık yokluktan, akıl sarhoşluktan iyidir.
Bir şeyi vaktinden önce isteme.

İçini süsle
Ey oğul!
İçini dışından daha çok süsle: İçin Hakkın, dışın halkın baktığı yerdir.
Her yerde ve her zaman Allah'ı yanında hazır nazır olarak bil.
Allah nazarında seni utandıracak işi bırak.
kuzey is nu online Mesajı Moderatöre bildir
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

HAZRET-I ADEM'DEN ve Hazret-i NUHUN OĞULLARINA ögütler

HAZRET-I ADEM'DEN OĞULLARINA ÖĞÜTLER


İlk insan, ilk peygamber ve insanlığın atası olan ilk baba Hz. Âdem Aleyhisselâmın oğulları için Hz. Şit gibi kendi izinden gidenler olduğu gibi, şeytana uyarak çığırdan çıkanlar da vardır. Ama onun görevi doğruyu, güzeli ve gerçekleri akıl ve kalblere yerleştirmeye çalışmaktı. Hz. Âdem'in oğullarına pek çok öğütleri olmuştur. Şu öğüt sadece bir örnek mahiyetini taşımaktadır.

Hz. Âdem Aleyhisselâm, oğlu Hz. Şit'e beş nasihatte bulunmuştu. Şöyle diyordu:

Ey Şit! Oğullarına söyle:

1. Dünyaya ayrılmayacaklarmış gibi bakmasınlar. Buradan birgün göçüp gideceklerini düşünsünler.
Çünkü ben Cennette ayrılmayacağım gibi baktım da olan oldu.
2. Hanımlarının sözünü hakikatin tâ kendisi sanıp hemen kabul etmesinler. Biraz düşünüp isabet derecesini incelesinler.
Çünkü ben hanımımın sözünü düşünmeden kabul ettiğim için yasak ağacın meyvesinden yedim, sonunda da uzun bir pişmanlığa maruz kaldım.
3. Yapacakları işin sonunu düşünsünler.
Eğer ben yasak ağacın meyvesinden yerken bu işin sonunu düşünseydim başıma bunlar gelmeyecekti.
4. Bir işe başlarken içinde o işe ait bir endişe ve isteksizlik olursa, tekrar bir daha düşünüp yeniden tetkik etsinler.
Şayet ben yasak ağaçtan yiyeceğim sırada içimdeki endişe ve isteksizlik üzerinde durup kararımı yeniden gözden geçirseydim, sonunda bu pişmanlığa düşmeyecek, o hatayı işlemeyecektim.
5. Doğruluk ve isabet derecesini kesin olarak bilemedikleri işlerde de istişare etsinler. Dürüstlüğüne inandıkları kimselerle yaptıkları istişare neticesindeki karara göre hareket etsinler.
Eğer ben meleklerle istişare edip işimin sonunu onlarla müzakereden sonra karara bağlasaydım, başıma gelenlere müstahak olmayacak, musibetlere maruz kalmayacaktım. 10

10. ihsan Atasoy, Peygamberler Tarihi s.117.


HAZRET-İ NUH'UN OĞULLARINA ÖĞÜTLERİ


Nuh Aleyhisselâm ölüm döşeğinde iken oğlu Şam'a şu öğütleri vermişti:
"Ey oğlum! Kalbinde zerre miktar şirk olduğu halde kabre girme! Çünkü Allah'ın huzuruna müşrik olarak gelen kimse için bir delil yoktur.
"Oğlum! Kalbinde zerre miktar kibir bulunduğu halde de kabre girme! Çünkü Kibriya ve büyüklük Yüce Allah'ın ridasıdır. Ridası hakkında çekişen kimseye Allah gazap eder.
"Ey oğlum! Kalbinde zerre miktar rahmetten ümit kesmiş olarak da kabre girme! Çünkü sapıklığa düşmüş kimseden başkası, Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.
"Sana tavsiyem şudur ki:
"Seni iki şeyden yasaklıyor ve iki şeyi emrediyorum:
"Emrim, Lâilâhe illallah ile Sübhanallahi ve bihamdihi kelimeleridir.
"Bunlar herşeyin duasıdır, halk bunlarla rızıklanır, "Seni şirkten ve kibirden de yasaklıyorum."11

11. M. Asım Koksal, Peygamberler Tarihi, s. 106.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Hadîslerde "ey oğul" öğütleri

Sevgili Peygamberimiz en büyük nasihatçı ve en güzel, en özlü konuşan bir insan. Başta on yıl hizmetinde bulunan çocuk yaştaki Hz. Enes olmak üzere ve yine aynı yaşlarda olan amcasının oğlu Hz. Abdullah İbni Abbas'a "Ey oğul!" manasına gelen hitaplarda bulunarak öğütler vermiştir. Bir örnek olması açısından bunlardan birkaçını sunmak istiyoruz.

Enes bin Mâlik Resülullahın (a.s.m.) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ey oğul! Gücün yettiği kadar kalbinde kimseye karşı kötü bir şey olmaksızın sabahlamaya ve gecelemeye çalış.
"Ey oğul! Bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi ihya eder, yaşatırsa beni sevmiş olur; kim de beni severse, Cennette benimle beraber bulunur."7

7. Tirmizi, edeb:63

Enes bin Malik rivayet ediyor: Resulullah (a.s.m.) bana şöyle buyurdu:
"Ey oğul! Evine girdiğin zaman evdekilere selam ver. Verdiğin bu selâm hem sana, hem de ailene bereket getirir."8

Abdullah bin Abbas rivayet ediyor:
Birgün Resülullahın (a.s.m.) terkisinde bulunuyordum.
"Ey oğul, sana bazı şeyler öğreteyim" dedi ve şöyle buyurdu:
"Sen Allah'ın emir ve yasaklarım koru ki, Allah da seni korusun.
"Allah'ın emir ve yasaklarına riayet et ki, Onun yardım ve inayetim devamlı yanında hazır bulasın.
"Bir şey isteyeceğin zaman Allah'tan iste. Bir yardım dileyeceğin zaman Allah'tan yardım dile.
"Şunu da iyi bil ki: Bir hususta yardım etmek maksadıyla bütün millet biraraya gelse Allah'ın senin için takdir etmiş olduğundan öte bir yardımda bulunamazlar.
"Sana zarar vermek maksadıyla hepsi biraraya gelseler, yine Allah'ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler.
"Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur. Meydana gelecek her şey önceden tesbit ve takdir edilmiştir."9

8. Tirmizi, istîzan:10
9. Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame:5
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Kur'an-ı kerîmden "ey oğul!" öğütleri

"Ey oğul" öğüdünün birinci ve asıl kaynağı Kur'ân-ı Kerimdir. Bir nasihat, zikir ve öğüt kitabı olan Yüce Kitabımız bu konuda da bizlere mükemmel bir örnek ve kılavuz olmaktadır. Kur'ân'da geçen bu mânâdaki öğütler peygamberlerden oğullarına olmaktadır. Bu peygamberlerin başında da Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Lokman gelmektedir. Bilindiği gibi ilk iki peygamberin oğulları kendileri gibi birer peygamberdi. Dolayısıyla bu öğütlerin bir kısmı peygamber babadan, peygamber oğula olmaktadır ki, çok hayati bir mahiyet arz etmektedir.

Hz. İbrahim ve Hz. Yakub'un oğullarına öğütleri:

"İbrahim ve Yakup kendi oğullarına 'Ey evlatlarım' diye tavsiyede bulunmuştu. 'Allah sizin için bu dini seçti. Siz de sebat edin ve ancak Müslüman olarak ruhunuzu teslim edin.
"Yakub'a ölüm gelip çattığında siz orada mıydınız? Hani o oğullarına 'Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?'
diye sormuş, onlar da şöyle cevap vermişlerdi. 'Biz senin ilâhın ve ecdadın İbrahim'in, İsmail'in ve İshak'ın ilâhı olan bir tek Allah'a ibadet edeceğiz. Biz yalnız Ona teslim oluruz."1

Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf a öğütleri:

"Babası, 'Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma yavrum," dedi. "Yoksa sana bir tuzak kurarlar. Şüphesiz ki şeytan insanın ap açık bir düşmanıdır.
"Rabbin seni böylece seçkin kılacak, sana rüya tabirini öğretecek ve bundan önce ataların İbrahim ve İshak üzerine peygamberlik nimetini tamamladığı gibi, senin ve Yakup oğullarının üzerine de nimetini tamamlayacak. Muhakkak ki Rabbin her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar."2

Hz. Yakub'un diğer oğullarına öğütleri:

"Sonra dedi ki: 'Oğullarım! Şehre bir kapıdan girmeyin. Ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi Allah'ın takdir ettiği birşeyi ben sizden geri çeviremem. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben Ona tevekkül ettim. Tevekkül etmek isteyenlerde Ona güvensin."3
"Oğullarım!
"Gidip Yusuf ve kardeşi hakkında haber araştırın. Allah'ın rahmetinden de ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler güruhundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez."4

1. Bakara Suresi, 132-133
2. Yusuf Suresi, 5-6
3. Yusuf Suresi, 67
4. Yusuf Suresi, 87

Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'e öğütleri:

"Oğlu İsmail kendisiyle beraber iş yapacak yaşa gelince İbrahim ona dedi ki:
'Oğlum, ben rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm. Sen buna ne dersin?' İsmail ise, 'Babacağım,' dedi. 'Sen emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın."5
Hz. Nuh'un oğluna öğütleri:
"Gemi onlarla beraber dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş bulunan oğluna, 'Haydi yavrum, bizimle beraber gemiye bin ve kâfirlerden olma' diye seslendi."6

5.Saffat Suresi, 102.
6.Hud Suresi, 42.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Bir sonraki saate erişeceğinizin hiçbir garantisi var mı?

Ölüm sizkendinize çeki düzen vermeniz için ölümünüzden önce size tanınmış son bir fırsat, son bir hatırlatma, son bir uyarıdıri her an yakalayabilir. Kimbilir o an, belki de şu andır ya da size çok yaklaşmıştır , bir saat sonra hayatta kalacağınızdan emin olamazsınız. Bir saat sonra hayatta olsanız, bir sonraki saate erişeceğinizin hiçbir garantisi yoktur. Saat değil bir dakika, hatta bir saniye sonra bile hayatta olacağınız kesin değildir Ölüm size, büyük bir ihtimalle, bir dakika öncesinde ölmeyi hiç aklınızdan geçirmediğiniz bir anda gelecektir.

Mutlaka öleceksiniz, tüm sevdikleriniz de -sizden önce ya da sonra- mutlaka ölecekler. Bundan 100 sene sonra dünya üzerinde tanıdığınız hiçbir canlı insan kalmayacak.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Kıssaların Amacı

Kur'an'ın temel amacı insanlara doğruyu göstermek, onları aymazlıktan ve arzularına kapılıp gitmekten korumaktır. Kur'an'daki kıssalar da bu temel amacı gerçekleştirmek için yardımcı unsur olarak anlatılır.
Kur'an'ın temel amacı insanlara doğruyu göstermek, onları aymazlıktan ve arzularına kapılıp gitmekten korumaktır. Kur'an'daki kıssalar da bu temel amacı gerçekleştirmek yardımcı unsur olarak anlatılır.
Kuranıkerim, insanlara öğütlerini çeşitli biçimlerle verir. Hidayetini doğrudan anlattığı gibi, ‘kıssadan hisse’ çıkarılması için önceden yaşanmış olaylardan kesitler anlatır. Örneğin insanların maddi refahtan dolayı şımarıp haktan savrulmamaları için ‘Karun’u anlatır. Malın, servetin ve iktidarın Allah yolunda kullanılmasının yüceliğini anlatmak için Hz. Süleyman’dan örnekler verir. Allah’ı unuttuğunda gücün, insanı nasıl saptırdığını göstermek için Firavun’a dikkat çeker; sahip olduğu güçle haddini aşan ve insanlara zulmeden kimselere karşı mücadeleye örnek olarak Hz. Musa’yı gösterir.
Hz. Eyüp saf sabrın örneğidir. Hz. İbrahim’in kıssaları aklı, sağduyuyu ve Rabbe teslimiyeti anlatmak ister. Hz. Meryem ve Hz. İsa kıssalarında iffet, merhamet ve sevgi ön plana çıkar. Bütün kıssalarda denilmek istenen şudur: “Sizin yaşadıklarınız, öncekilerin yaşadıklarının birer benzeridir; onların başından geçenlerden dersler çıkarın…” Bu amaç Kur’an’da şöyle belirtilir:
“Geçmiş milletlerin kıssalarında akıl sahibi insanlar için pek çok dersler vardır.” (Yusuf 111)
Peygamberlere ait kıssaların Kur’an’da anlatılmasının bir nedeni de, Hz. Adem’den bu yana devam eden Tevhit öğretisinin sürekliliğini göstermektedir. Bu kıssalarla bütün peygamberlerin aynı amaçla gönderildiği ortaya konulmuştur.
Anlatım: Dr. Ali Kuzudişli
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile dini sohbetler

Mesaj gönderen umiturkmez »

Peygemberlik seması
Hz. Musa, miraçta Peygamber Efendimize (s.a.v.), "Ümmetimden öyle insanlar gelecek ki, benden evvel gelseydi peygamberlik semasında görürdünüz." sözünü hatırlatarak, "Ya Muhammed (sav), bu sözüne delil isterim" demiş.
Efendimiz, İmam-ı Gazali Hazretlerini çağırmış, o ruhanîyeti ile temessül etmiş. Hz. Musa "Sen Kimsin?" diye sormuş. İmam-ı Gazali "Abdullah oğlu, Ahmet Oğlu" diyerek bütün seceresini saymış ve sonunda "Gazali" demiş. Hz. Musa: "Niçin bu kadar uzattın, baştan söyleseydin ya Gazali" deyince, İmam-ı Gazali: "Ya Musa, Allah (c.c.) Tûr dağında sana "O elindeki nedir?" diye sorunca, sen hemen "Asadır" demedin, "Ya Rabbi ben bunu şuralarda kullanırım, bu şundan yapılır" diye anlattıktan sonra "Bu asadır" dedin" demiş. Hz. Musa "Ben o zaman Rabbimle konuşuyordum, o konuşmayı uzatabilmek, o fırsatı değerlendirmek için öyle söyledim." diye cevap vermiş. İmam-ı Gazali: "Ya Musa, sen öyle bir fırsatı değerlendirmek için sözü uzatırsın da, ben Allah'ın ulül azm bir peygamberi ile konuşma şerefine ermişken hiç sözü kısa tutar mıyım?" deyince Hz. Musa, "Ya Muhammed, sözünde haklıymışsın." demiş

Allah, o büyükleri tanımaya, onlara karşı haddini bilmeye, onların yollarına ve yaptıkları hizmetlerde onlara yardıma insanımızı ve insanlığı muvaffak eylesin.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 10 misafir