Eminem ve Rihanna yorumuyla love the way you lie şarkısı çevirisi.
Just stand there — Sadece orada dur
And watch me burn — ve benim yanışımı seyret
But that’s alright — ama bu sorun değil
Because I like — çünkü seviyorum
The way it hurts — bunun acıtışını
Just gonna stand there — sadece orada dur
And hear me cry — ve ağlamamı duy
But that’s alright — ama sorun değil
Because I love — çünkü seviyorum
The way you lie — yalan söylemeni
I love the way you lie — yalan söylemeni seviyorum
I can’t tell you what it really is — Bunun gerçekte ne olduğunu söyleyemem
I can only tell you what it feels like — Sadece nasıl hissettirdiğini anlatabilirim
And right now there’s a steel knife — Buramda çelik bir bıçak var
In my windpipe — Nefes borumda
I can’t breathe — Nefes alamıyorum
But I still fight — Ama hala savaşıyorum
While I can fight — Kavga edebilirken
As long as the wrong feels right — Yanlış doğru gibi hissettirdikçe
It’s like I’m in flight — Sanki uçuyor gibiyim
High of a love — Aşırı doz aşktan
Drunk from the hate — Nefretten sarhoş olmuşum
It’s like I’m huffing paint — sanki bu resime küsmüş gibi
And I love it the more that I suffer — ve bunu acıdan daha çok seviyorum
I suffocate — Nefes alamıyorum
And right before im about to drown — Tam boğulurken
She resuscitates me — Beni hayata döndürüyor
She fucking hates me — Benden ölümüne nefret ediyor
And I love it — ve onu seviyorum
Wait — Bekle
Where you going — Nereye gidiyorsun
I’m leaving you — Seni terkediyorum
No you ain’t — Hayır yapamazsın
Come back — Geri dön
We’re running right back — Eskiye dönüyoruz
Here we go again — Yine buradayız
It’s so insane — Bu çok deli
Cause when it’s going good — Çünkü ilişkimiz iyi gidiyorken
It’s going great — Herşey mükemmel oluyor
I’m Superman — Süpermen oluyorum
With the wind in his back — Arkasında ki rüzgarla
She’s Lois Lane — o da Lois Lane
But when it’s bad — Ama kötüyken
It’s awful — Berbat
I feel so ashamed — Çok utanıyorum
I snap — Kırılıyorum
Who’s that dude — O da kim kanka
I don’t even know his name — Adını bile bilmiyorum onun
I laid hands on her — Ellerimi ona uzattım
I’ll never stoop so low again — Bir daha böyle alçalmayacağım
I guess I don’t know my own strength — Sanırım kendi gücümün farkında değilim
— Nakarat —
Just stand there — Sadece orada dur
And watch me burn — ve benim yanışımı seyret
But that’s alright — ama bu sorun değil
Because I like — çünkü seviyorum
The way it hurts — bunun acıtışını
Just gonna stand there — sadece orada dur
And hear me cry — ve ağlamamı duy
But that’s alright — ama sorun değil
Because I love — çünkü seviyorum
The way you lie — yalan söylemeni
I love the way you lie — yalan söylemeni seviyorum
You ever love somebody so much — Birini böyle çok sevince
You can barely breathe — Zor nefes alırsın
When you’re with them — Onlarla beraberken
You meet — Tanıştığında
And neither one of them — ve onlardan hiçbiri
Even know what hit ‘em — kime laf attıklarını bilmezler
Got that warm fuzzy feeling — amaçsız heyecanlı bir duyguyla
Yeah them chills — evet onlar titriyorlar
Used to get ‘em — Eskiden böyleydin
Now you’re getting fucking sick — şimdi lanet bir hastaya dönüşüyorsun
Of looking at ‘em — Onlara bakınca
You swore you’ve never hit ‘em — Onlara hiç vurmayacağına yemin ettin
Never do nothing to hurt ‘em — Asla onları acıtacak hiçbir şey yapmamaya
Now you’re in each other’s face — Şimdi yüzyüzesiniz
Spewing venom — Kin kusuyorsunuz
And these words — Ve bu sözler
When you spit ‘em — Onlara tükürdüğünde
You push — İtiyorsun
Pull each other’s hair — Birbirinizin saçlarınızı yoluyorsunuz
Scratch, claw, bite ‘em — Tırmala,pençele,ısır
Throw ‘em down — Meydan oku onlara
Pin ‘em — Ellerini kollarını bağla
So lost in the moments — Anın içinde resmen kayboluyorsun
When you’re in ‘em — Onlar üzerinde iktidardayken
It’s the rage that took over — Bu kazandığın hırstır
It controls you — seni kontrol eder
So they say it’s best — onlar en iyisi olduğunu söylerler
To go your separate ways — ayrı yollara gitmenizin
Guess that they don’t know ya — galiba onlar bilmiyolar
Cause today — senin bugün ne bildiğini
That was yesterday — o ”dün”dü
Yesterday is over — dün bitti
It’s a different day — bugün başka bir gün
Sound like broken records — rekor kırmışsın gibi
Playin’ over — yeniden oynuyorsun
But you promised her — ama ona söz verdin
Next time you’ll show restraint — bir dahaki sefere kendini tutacaksın
You don’t get another chance — başka şansın yok
Life is no Nintendo game — hayat bir Nintendo oyunu değil
But you lied again — yine yalan söyledin işte
Now you get to watch her leave — şimdi onun gidişini izlemek zorundasın
Out the window — pencereden
Guess that’s why they call it window pane — galiba buna bu yüzden pencere diyorlar
Now I know we said things — şimdi,birşeyler söyledik biliyorum
Did things — birşeyler yaptık
That we didn’t mean — kastetmediğimz
And we fall back — ve geri döndük
Into the same patterns — aynı örneklere
Same routine — aynı rutine
But your temper’s just as bad — ama senin davranışın da kötü
As mine is — benimki kadar
You’re the same as me — benim gibisin
But when it comes to love — ama konu sevmeye gelince
You’re just as blinded — Kamaştırıyorsun işte
Baby please come back — bebeğim lütfen geri dön
It wasn’t you — o sen değildin
Baby it was me — bendim bebeğim
Maybe our relationship — belki de ilişkimiz
Isn’t as crazy as it seems — göründüğü kadar karmaşık değildir
Maybe that’s what happens — belki bu
When a tornado meets a volcano — bir kasırganın volkanla buluştuğunda olan şeydir
All I know is — bütün bildiğim
I love you too much — seni çok sevdiğim
To walk away though — çekip gitmek yerine
Come inside — içeri gel
Pick up your bags off the sidewalk — kaldırımda duran çantalarını kaldır
Don’t you hear sincerity — durmuyor musun samimiyetimi sesimde
In my voice when I talk — konuştuğum zaman
Told you this is my fault — bunun benim suçum olduğunu söyledim
Look me in the eyeball — gözlerimin içine bak
Next time I’m pissed — bir dahaki sefere sarhoşum
I’ll aim my fist — yumruğumu yönelteceğim
At the dry wall — kuru duvara
Next time — bir dahaki sefere
There will be no next time — ”bir dahaki sefer”olmayacak
I apologize — özür dilerim
Even though I know it’s lies — yalan olduğunu bilmeme rağmen
I’m tired of the games — oyunlardan bıktım
I just want her back — onu geri istiyorum
I know I’m a liar — yalancı olduğumu biliyorum
If she ever tries to fucking leave again — eğer yine kahrolasıca gitmeye kalkışırsa
I’mma tie her to the bed — onu yatağa bağlayacağım
And set the house on fireve — evi ateşe vereceğim
yabancisarkisozu.com/eminem-feat-rihanna-love-the-way-you-lie-cevirisi.html