Aldanmaktan yoruldun mu
Acılarla yoğruldun mu
Hiç sırtından vuruldun mu
Ne bilirsin yağmur olup
Çağlamayı ne bilirsin
Kahkahalar savururken
Ağlamayı bilir misin?
Sizde güzel siirler bulup bunun altinda devam edebilirsiniz...
[color=#d10000]<?PHP [/color]
[color=#0000ff]echo ("[/color][b][color=#0051ff][i] When the rain keeps falling can't you hear me calling? For somebody new Someone just like you [/i][/color][/b][color=#002dff]");[/color]
[color=#e30000]?>[/color]
işte o şiir..harika yaa..benden de bi tane o zaman..
TÜTEN RUH
Sana ey kanımda eriyen ADAM
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın,
Önümde o siyah gözlerin yansın.
*******************************
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Yalnız seni görür gözünü yuman.
Senden ateşine bir deva uman
Bari gitsin kara toprağa kansın.
********************************
Bir çukur solumda, bir taş sağımda
Kabre girdiğim gün bugenç yaşımda
Öyle bir yükselki sen toprağımda
Görenler RUHUMU TÜTÜYOR SANSIN...
NECİP FAZIL KISAKÜREK..
[b][color=#ffff24][shadow=red]I don't wanna die...But I ain't keen on living either..This role I've been given..Not sure I understand!!![/shadow][/color][/b]
Hani bir şarkı duyarsın,
Hani için geçer biraz,
Karamsarlaşırsın, hüzünlenirsin biran,
Ağlamak gelir içinden, ağlayamazsın bir türlü.
Benimkisi böyle bir sevgi.
Amaçsız, çaresiz, sonsuz...
Unutmak yok, unutabilmek yok!
Geceler bitmek bilmeksizin güneşler doğar,
Yapamazsın onsuz, yapamazsın tek başına,
Yalvarırsın tanrıya binbir umutla...
Beklersin günlerce gelir diye, ama olmaz, gelmez!
Benimkisi böyle bir sevgi.
Alışırsın zamanla yalnızlığa,
Alışırsın acılara, karanlığa.
Öğrenirsin kimin dost olduğunu,
İzmaritlerin mi, şişelerin mi?
Bulursun çareyi kimsesiz parklarda,
Sessizlik ve soğuk dert ortağın olur.
Kaçmak gelir aklına uzaklara, çok uzaklara.
Yapamazsın bir türlü gidemezsin,
Benimkisi böyle bir sevgi.
Hem lanet eder, hem de taparcasına seversin.
Görünce saklanır, görmeyince çıldırırsın.
Kaybettiğini anlamaz, yenilgiyi kabullenmezsin.
Ve beklersin gecelerce, gelmeyeceğini bile bile...
İstersin onu, yalvarırsın tanrıya,
Sevmeyeceğini bile bile.
Benimkisi böyle bir sevgi.
Sen hiç bilmedin ama,
ben hep sevdim seni...
Gülümsediginde,
nazli ceylanlar inerdi
yüregimin umut pinarlarina...
Kirkikindiler yagardi ansizin
gönlümün vahalarina...
Sen hiç bilmedin ama,
bir derdin oldugunu anlardim
gözlerin daldiginda...
Içim titrerdi,
düsman kesilirdim seni incitenlere,
hüzün dalgalari vururdu
gönlümün kiyilarina...
Sen hiç bilmedin ama,
seni her düsündügümde
yildizlar sevgiyle gülümserdi
ruhumun semalarinda...
Keyifle uyanirdi düslerim
rengarenk safaklara...
Sen hiç bilmedin ama,
gözlerin degdiginde gözlerime,
yeserirdi bozkirlarim...
Bahari yasardim zemherilerde,
sevda kuslari konardi
yüregimin ucuna...
Sen hiç bilmedin ama,
“Ne haber” dediginde,
denizine kavusan martilar gibi
çiglik çigliga, kanat çirpardi sevinçlerim...
Sihirli bir el degmiscesine
silinirdi bütün hüzünlerim,
günüm aydinlanirdi,
günesim batmazdi daglarimda...
Sen hiç bilmedin ama,
kabul etmek istemesem de,
kis ortasinda düsen saskin cemreler gibi,
zamansiz düsmüstüm sevdana...
Sen çoktan geçmistin o yollari
mümkün degildi geri dönüsün...
Bilirdim vuslatin imkansizligini,
yollara düsesim gelirdi,
aglardim kuytularda...
Sen hiç bilmedin ama,
yas tuttum ardindan
uzaklara gittiginde...
Tutunacak bir daldan mahrum kalan
sarmasiklara döndüm...
Köksüz kaldim,
öksüz kaldim,
sensiz kaldim,
su koskoca dünyada...
Pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi
hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.
Tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.
Çıtkırıldımlar!
Kemana yatırırsınız aşkı siz.
Kabalar, onu trampete yükler.
Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...
İster misiniz
ten kudurtsun beni,
- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!
İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...