Alen MARKARYAN: Portakallı Ördek [31.Mart.2005]

Beşiktaş taraftarlarının buluşma noktası.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
NottinghiLL
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 22
Kayıt: 01-04-2005 03:34

Alen MARKARYAN: Portakallı Ördek [31.Mart.2005]

Mesaj gönderen NottinghiLL »

Portakallı ördek

Sarışın, mavi gözlü, mat bakışlı bir dostumuz vardı. Beraber olduğumuz süre içeresinde çok güzel günlerimiz de oldu, kederli anlarımız da. Sonra terk-i diyar eyledi. Dostluğumuz sürer gibi olduğundan bağlantıyı kesmemiştik. İyi haberlerini aldığımızda seviniyorduk. Hasta çocuklara yardım ettiğinden dolayı da değerini ikiye katlamıştı gözümüzde. Sonra... Sonra aradan yıllar geçti... Bir gün bir haber geldi Beşiktaş'a. Sarışın dostumuz bizden uzak ellerde yanlışa düşmüş, Kokain diye bir dilberle geziyormuş. Abayı yakmış anlayacağınız. Vaziyet ve hal iyice sarpa sarınca mahkemelik bile olmuş ülkesinde. Üzülmüştük, şaşırmıştık. Hatta kahrolmuştuk... Oysa kendi vatanının sportif liderliğine oynuyordu. Kariyer yapacaktı, ama yapamadı.. Velhasıl ülkesinde iş yapamadığından aramıza dönmek istedi. Beni alın diye yalvarıyordu gözleri. Dostluğumuza ihtiyacı vardı. Bizden başka herkes tavır aldı bu sarışın dostumuza. Bütün yazıcılar ferman yazdılar, istemezuk dediler.. Hatta Başkan sıfatlı bir büyüğümüz ise, "Bırakın olduğum yeri bu ülkeden içeri bile sokmam" buyurdular. Lakin... Bizim okyanuslar kadar geniş gönlümüz vardı. Bir merhabaya, bin takla atardık. Merhamete ihanet etmezdik. Laf aramızda yedi düveli aşmış şanımız da bundandır. Türk insanının, ananesine ve ona hürmetine yakışanı yaptık. Ahde vefa.. Onu hayata bağlamalıydık. Bütün ülke karşımızda olsa da ona sahip çıkmalıydık. Çıktık da. Bir keresinde Kadıköy'e gezmeye gitmiştik. Ortalık iyice kalabalıktı. O kargaşada moralini bozmak istediler. Önüne, geçmişini hatırlatacak ufacık "beyaz" paketler attılar. Yerin dibine soktular..

HORLAMAYI KES ARTIK!
Sırtını sıvazlayıp, aldırma diyen yine bizdik.. Vücudumuzun en belirgin yerindeki bu yara bir türlü kabuk bağlamıyordu. Çünkü birileri birilerini "kaşıyıcı" olarak tutmuştu. Her hafta içi gittiği mahkeme, yaşadığı her başarısız sonuçtan sonra yüzüne vuruluyordu. Oysa biz, bir insan kazanmanın her yolunu deniyorduk. Kazandık da... Onu, belli bir süre sonra başka bir ülkeye gönderdik. Orada, başarı haberlerini duydukça seviniyorduk. İyice kendine gelmişti. Eski halinden eser yoktu. Bir arar diye bekledik ama nafile.. Varsın aramasındı.. Biz ona hayat vermiştik ya.. Lakin bir haber daha geldi Beşiktaş'a. Dostumuz bizden habersiz Türkiye'ye gelmiş ama Kadıköy'den bu yana geçmem diyormuş. Ona kucak açanlara, onu hayata bağlayanlara değil de; "Değil bulunduğum yere, bu ülkeden içeri sokmam" buyuranlara teşekkür ediyormuş. Ona dalga geçer gibi ufak "beyaz" paket atanlarla sıkı fıkıymış. İşin en garibi bizim yanımızdayken ona kin kusanlar, son Kadıköy seyr-ü seferinde, lale bahçelerinde dolaşır olmuşlar. Ohh! Ne âlâ memleket.. Bizdeyken at sineği, onlarda portakallı ördek.. Sonra gaipten bir ses işittim.. Eşim başıma dikilmiş "Horlamayı kes" diye çırpınıyordu. Uyandım.. Ama lütfen siz de uyanın sevgili Beşiktaş camiası.. Geçen hafta Abdi İpekçi'de yaşanan olaylar, Akatlar'da yaşansaydı Beşiktaş sahası kaç sene kapatılırdı. Belki Akatlar, yıkım cezası bile alırdı. Katil, çete, hapçı hakaretlerinden sonra ne damga yerdik kimbilir? İşte bunları düşünürken dalmışım da, yukarıdaki rüyayı görmüşüm.. Rüyamda, Aziz bir adam vardı. Sanki Abdi İpekçi'deki...
[color=violet][glow=red]gAmzELim Seni Çok sEviyorum hAzEL`im[/glow][/color]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir