Karina: Trakeanın (nefes borusu), sağ ve sol akciğerlere girmeden önce ikiye ayrıldığı kısıma verilen ad
Kaşeksi: Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali
Katabolizma: Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit terkipte maddeler meydana gelmesi
Keloid: Eski bir kesi veya ameliyat yerinde aşırı nedbe dokusu oluşmasıdır
Keratin: Tırnak ve boynuzun ana maddesi
Keratinizasyon: Boynuzlaşma
Keratit: Kornea iltihabı
Keratoma: Nasır
Keratometre: Kornea kavislerini ölçmekte kullanılan alet
Keratoplasti: Matlaşmış korneanın yerine başkasından alınan korneanın konulması ameliyatı
Keratoskop: Korneayı muayene aleti
Kernicterus: Yeni doğanın şiddetli ikterinde beynin bazı çekirdeklerinin bilüribinin etkisiyle toksik degenerasyonudur Çocukta zeka geriliği ve spastisite görülebilir
Ketonemi: Kanda keton cisimciklerinin bulunması
Ketonüri: Idrarla keton çıkarılması
Kızamık: Salgın yapan virütik bir çocukluk çağı hastalığıdır
Kifoz: Omurganın açıklığı öne bakan kanburluğuna verilen ad
Kist: Etrafı membranla (zar) çevrili içi sıvı dolu oluşumlar Büyüklükleri muhtelif olup vücüdun her tarafında oluşabilir
Kist Hidatik: Bazı organlarda (daha çok karaciger, akciğer, beyin) ekinokok adı verilen parazitlerin neden olduğu içi berrak su görünümünde kistler
Kist Sebase: Yağ bezlerinin büyümesi sonucu deri altında oluşan kistler
Klostrofobi: Kapalı yerlerden sebebsiz yere korkma reaksiyonudur
Kleptomani: İhtiyacı olmaksızın patalojik çalma dürtüsüne verilen addır
Koch Basili: Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad
Kolesterol: Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir Kanda normalden fazla bulunması halinde, damar sertliğine neden olur, ve bazanda safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar
Korpus: Gövde
Kürtaj: Küretajın kelime anlamı kazımaktır Ama burada adı geçen Kürtaj halk arasında, küçük hamileliklerde rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahele ile alınması kastedilmektedir Kürtaj ayrıca teşhis amaçlı da yapılabilir Yani rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmeside kürtaj olarak adlandırılır
Makrosefali: Başın (beynin) normalden büyük olması
Magnet: Mıknatıs
Malabsorbsiyon: Emilimin bozuk oluşu
Maladi: Hastalık
Malasi: Keyifsizlik, kırıklık
Malarya: Sıtma
Male: Erkek
Malformasyon: Kusurlu oluş, sakatlık
Malfonksiyon: Her hangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması
Malin: Habis, kötü huylu
Malleol: Ayak ekleminin her iki tarafındaki kemik çıkıntılarına verilen isim
Malleus: Orta kulaktaki çekiç kemik
Malnutrisyon: Sağlık için şart olan, vitamin, mineral, protein ve benzeri maddelerin yetersiz alınmasından doğan hastalıkları tanımlayan bir terimdir
Malpraktis: Tıpta yanlış, özensiz tedavi
Mastektomi: Ameliyatla memenin alınması
Mamilla: Meme başı
Mamografi: Meme filmi
Mandibula: Alt çene kemiği
Mani: Aşırı neşe şeklinde beliren psişik hastalık
Manifest: Aşikar, gizli olmayan
Manfan Sendromu: Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık
Marihuana: Esrar
Mastektomi: Memenin her hangi bir rahatsızlık nedeniyle alınmasıdır Basit mastektomi sadece meme dokusunun çıkartılmasıdır Radikal mastektomi ise, kanser vakalarında baş vurulan memeyle birlikte, memenin altındaki kasların ve koltuk altındaki lenf bezlerinin de çıkartılmasıdır
Mastitis: Memenin iltihabıdır, emziren annelerde sütün birikmesi nedeniyle veya meme başındaki çatlak nedeniyle sık rastlanan bir durumdur
Mastoidektomi: Mastoid hücrelerin iltihaplanması nedeniyle mastoid kemiğin çıkartılması ameliyatıdır
Mastoidit: Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki, mastoid hücrelerinin iltihabıdır Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder
Mazohist: İşkenceden zevk alan, işkence tarzı hareketlerden cinsel haz duyan
Menenjit: Beyin zarlarının (Meninkslerin) iltihabıdır
Menopoz: Adetten kesilme
Menstrual: Menstruasyonla ile ilgili, adet görme ile ilgili
Menstrual Siklus: Adet görme dönemleri, iki adet arası
Mentruasyon: Adet görme, ay başı Kadınlarda periodik kanama
Mental Reterdation: Zeka gelişiminde gerilik
Metastatik: Metastaz yapmış lezyona verilen isim (Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum)
Metastaz: Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır
Mitoz: Hücre bölünmesi
Miyom: Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür
Mukolitik: Mukus'u eriten anlamındadır Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un (balgam) kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar
Mukoza: Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası
Narkoanaliz: Psikanalize yardımcı olmak amacıyla, bir narkotik ilacın kullanılmasıdır
Narkolepsi: Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi
Narkoz: Ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır
Narkotik: Uyutucu, uyuşturucu
Narsizm: Kendi kendini sevmek anlamına gelirAslında gelişimin normal bir safhasını teşkil eder, ancak hayatın ileri devrelerinde varlığı anormal sayılır
Natal: Doğuşa ait
Nazal Kemik: Burun kemiği
Nazofarinks: Burnun arka kısmı ile yutağın komşuluk yaptığı bölge
Obje: Görülebilen veya dokunulanilen herhangi bir şey
Objektif: Duyulup, görülebilen, idrak edilebilen
Obliterasyon: Vücuttaki boşlukların tıkanması
Observasyon: Müşahade
Obsesyon: Daimi endişe,fikri sabit, nöroz
Obstrüksiyon: Tıkanma, engel
Obstetri: Doğum bilgisi
Odiogram: Kulağın işitme gücünün kaydıdır, odiometri cihazı ile ölçülür
Oedipus Kompleksi: Erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçsiz yakınlık nedeniyle babasını kıskanması ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir
Odontoid: Diş şeklinde
Oftalmik: Göze ait
Oftalmopleji: Göze ait sinirlerin felci sonucu göz kapağının düşmesi ve gözün hareket edememesi ile birlikte oluşan tablo
Oftalmoloji: Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı
Oftalmoskop: Göz içi muayenesinde kullanılan bir alet
Oftalmoskopi: Oftalmoskop ile gözün içinin muayene edilmesi
Oftalmolojist: Göz hastalıkları uzmanı, göz mütehassısı
Oftalmonometri: Göz içi basıncın ölçülmesi
Okkult: Gizli, kapalı
Oklude: Kapalı, tıkalı
Oksiput: Başın arka kısmı
Okulomotoryus: Gözü hareket ettiren sinirlerden birisidir 3kafa çifti Nervus Oculomotorius
Oküler: Göze ait
Olekranon: Dirsekteki çıkıntı
Olfaktoryus: Koku siniri Nervus Olfactorius
Oligüri: İdrarın normalden az çıkartılması
Oligo: Geri, küçük
Oligodendroglioma: Sinir sistemi destek dokusuna ait, özellikle beyincikte görülen kötü huylu tümör
Oligospermi: Menide spermatozoidlerin normalden az oluşu
Onanizm: Genital organlar ile oynayarak kendi kendine tatmin
Onkoloji: Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı
Opak: Donuk, şeffaf olmayan
Operabl: Ameliyat edilebilir, ameliyat edilmekle halen bir şansı olan Aksi; inoperabl
Operasyon: Cerrahi müdahale, ameliyat
Opiat: Afyonlu ilaç, uyuşturucu
Opistotonus: Bazı hastalıklarda vücudun ekstansör (gerici) kaslarının gerilmesi sonucu gövdenin yay biçimi alarak kasılmış hali Örn Tetanozda
Osteogenesis: Kemik oluşumu, kemiklerin gelişimi
Osteogenesis İmperfekta: Kemiklerin kolayca kırılacak şekilde gevrek oluşu ile karekterize kalıtsal nitelik gösteren hastalık
Osteojenik: Kemik yapıcı
Osteoid: Kemik gibi, kemiğimsi
Osteoliz: Kemiğin çürümesi, nekrozu, erimesi
Osteomalasi: Kemiklerin yumuşaması ile karekterize bir hastalık
Osteomiyelit: Kemik iltihabı
Osteofit: Kemiklerde patalojik olarak oluşan çıkıntı şeklindeki oluşumlar
Osteoplasti: Kusurrlu kemiği düzeltme veya sağlam kemikle değiştirme ameliyatı
Ovoblast: Yumurtanın geliştiği hücre, yumurta hücresi
Ovosit: Olgunlaşma devresinden önceki dişi cinsiyet hücresi
Ovülasyon: Kadınlarda yumurtalıklarda ovüm'ün (Yumurtanın) atılmasıdır Ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-14 günler arasında olur
Ödem: Vücutta anormal miktarda su toplanmasıdır Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir
Ödipus Kompleksi: Bkz Odipus Kompleksi
Östaki Borusu: Orta kulakla nazofarenksi birleştiren, atmosfer basıncı ile orta kulak içi basıncı dengeliyen yola verilen isimdir
Östrojen: Yumurtalıklardan salgılanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelişmesini sağlıyan hormondur
Ötenazi: Kısaca ölüm hakkı da denilebilir Tedavisi mümkün olmayan kronik hastalıklarda, hayattan umudunu kesmiş hastanın ağrısız bir metotla ölümüne izin verilmesidirYasal değildir
Özefagus: Yemek borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birleştirir
Pakimenenjit: Beynin en dış zarının (dura mater) iltihabıdır
Pandemi: Salgın bir hastalığın kıta düzeyinde çok geniş bir alana yayılmasına verilen isimdir
Palilali: Psikolojik bir bozukluk olup, aynı cümle veya kelimenin bir çok defa tekrarlanmasıdır
Palyatif: Hafifletici
Palpasyon: Elle dokunularak yapılan muayene
Palpitasyon: Kalp çarpıntısı
Palsy: Felç, inme
Pan: Bütün
Panaris: Tırnak yatağı iltihabı, dolama
Panarterit: Bütün arterleri kapsayan iltihabi durum
Pankardit: Kalbin bütün zarlarının iltihabı
Pankreas: Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir organdır Salgılarıyla sindirm fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler
Pankreatit: Pankreas iltihabıdır
Panoftalmi: Gözün bütün tabakalarının iltihabı
Pansinüzit: Bütün yüz sinüslerinin iltihabı
Papillom: Meme başı gibi çıkıntılar yapan iyi huylu tümörler
Papillokarsinom: Kötü huylu papillom
Papaverin: Opiumdan elde edilen, düz kasların spazmını çözücüetkiye sahip bir alkaloid
Papillit: Görme sinirinin retinaya girdiği yerin (optik papilla) ödemli iltihabı
Papül: Ciltteki, sınırları belirgin, kabarık, 1 cm'den küçük çaplı lezyonlardır Resim - Papül
Para: Yanında, yan Örn Para-aortik aortun yanında
Parakardiak: Kalbin yanında, kalbe komşu
Paralitik: Felç olan, felçli kişi
Paralizi: Felç
Paramedian: Orta hattın yanında, orta hatta yakın
Paramedikal: Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren
Paranazal: Burun boşluğunun yanında, buruna komşu
Parankim: Bir organ yada bezin görev gören dokusudur Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır
Paraozefageal: Özefagusun (yemek borusu) yanında yer alan
Parapleji: Belden aşağı her, iki bacağın tutmaması, felç hali
Paraparezi: Belden aşağı her iki bacağın kısmi felci, örn hareket olup, yardımsız yürüyecek kadar güç olmaması
Paratiroid: Tiroid bezi arkasında bulunan dört adet küçük beze verilen isim
Paravertebral: Omurganın (Vertebral Kolon) yanında yer alan
Parazitemi: Kanda parazit bulunması
Parazit: Asalak
Parasentez: İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı
Parenkim: Organın kendine özel doku yapısı
Parenteral: İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, adele içi gibi yollarla verilmesi
Parestezi: Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar
Parietal Kemik: Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim
Paroksismal: Ani ve geçici krizler halinde gelen
Parsiyel: Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi
Partikül: Parçacık, zerre
Partus: Doğum
Parotis Bezi: Kulak altı tükrük bezi
Parotitis: Kabakulak
Patella: Diz kapağı kemiği
Patojen: Hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar
Patogenez: Hastalığın esas ve gelişimi
Patognomonik: Bir hastalık için çok özel belirti, bu varsa mutlaka o hastalık akla gelmelidir gibi
Patolojik: Normal olmayan, hastalıklı
Patolog: Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilimle uğraşan kişi
Pediatri: Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı
Pediatrist: Çocuk hastalıkları uzmanı
Pelvis: Leğen kemiği
Periton: Karın içi organları çepeçevre saran, karın boşluğunun iç yüzünü örten zardır
Peritonit: Peritonun iltihabıdır
Peroral: Ağız yolu ile
Peteşi: Ciltte nokta biçiminde kanamalar (Damar dışına kan çıkması)
Phenotype: Kişinin kalıtsal yapısının dışa akseden görünümü, aynı tür fertlerini belirleyen, gözle görülebilen özelliklerin tümü
Pitriasis: Daha çok gövdede ve uzuvların gövdeye yakın yerlerinde yerleşen, bazan kepeklenme gösteren bir cilt hastalığıdır Çeşitli türleri vardır, bunlardan Pitriasis versicolor'da deniz mevsimlerinde hasta olan bölge güneş ışını almadığı için daha belirgin hale gelir
Plak: Plak, dermatologlar için açık bir anlamı olan ancak başkaları tarafından genellikle anlaşılmayan bir terimdir Yüksekliğine oranla kapladığı alan geniştir ve keskin bir kenarı vardır Plaklar en sık sedef hastalığında (psöriasis) görülür
Plevra: Akciğerleri ve göğüs kafesinin iç yüzünü örten zar
Plevral: Plevraya ait
Plörezi: Plevra iltihabı Akciğerin üzerini örten plevra ile göğüs duvarını örten iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesi
Plörit: Plevranın, sıvı birikmeksizin kuru iltihabı
Polikistik: Bazı organlarda çok sayıda içi sıvı ile dolu oluşumlara verilen addır Polikistik böbrek, polikistik meme gibi
Polip: Organların ve vücut boşluklarının iç yüzünü kapsayan mukoza adı verilen tabakadan menşeini almış, saplı iyi huylu küçük ur
Prostat: Erkeklerde mesanenin altında ve idar yolunun başlangıcında bulunan genital sisteme ait bir bez
Prostatit: Prostat iltihabı
Psoriasis: Halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir Sık rastlanan, özellikle diz ve dirseklerde ve vücudun diğer bölgelerinde rastlanan simetrik, kırmızı, kabuklanma ve pullanma gösteren bir cilt hastalığıdır Sebebi bilinmemektedir Bkz Resim
Pulmoner: Akciğer veya akciğerlerle ilgili
Pulmoner Arter: Akciğerin büyük besleyici arteri
Purpura: Deri ve mukozalardaki küçük kanamalar
Püstül: Ciltte, içerisinde cerahat bulunan kabarık lezyonlardır
Radius: Ön kolun dış tarafında (baş parmak tarafında) bulunan kemiktir
Radikal: Sebebe yönelik, köklü
Radikül: İnce dal, küçük kök
Radikülit: Omurilikten çıkan sinirlerin (spinal sinir) kök iltihabıdır
Radikülopati: Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık
Radyoaktif: Radyasyon yayan özelliğe sahip
Radyodermatit: Işına maruz kalmış ciltte meydana gelen dermatit
Radyoloji: Genel anlamda X ışınları,ses dalgaları veya diger yöntemleri kullanarak teşhis hizmetleri veren tıp dalıdır
Radyoterapi: Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi
Rahim: Uterus, döl yatağı
Raşitizm: D vitamini eksikliğinin neden olduğu, çocuklarda görülen bir hastalıktırKemik teşekkülünün tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş vakalarda uzun kemiklerde deformiteler teşekkül eder
Retrobulber Nörit: Görme sinirinin, gözün arka kısmındaki bölümünün ani görme kaybı ile karekterize iltihabi durumu
Retrogressiv: Gerileyen
Retroperitoneal: Periton zarının arkasında
Retroversi: Bir organın normal konumda değil arkaya doğru eğik durumda olması
Revaskülarizasyon: Yeniden damarlanma
Reynaud: Sebebi bilinmeyen, daha çok orta yaşlı kadınlarda rastlanan bir rahatsızlık olup, özellikle soğuğa maruz kalınca parmaklarda morarma ve hissizleşme ile karakterize bir damar rahatsızlığıdır
Rezeksiyon: Bir organ veya vücut kısmının bir bölümünün veya tamamının çıkartılması
Rezidü: Artık, bakiye
Rezidüel: Kalan, artan ( Örn Rezidüel İdrar; İdrar yapıldıktan sonra çıkartılamıyarak geride kalan idrar)
Tabes Dorsalis: Sfilizin ilerlemiş döneminde sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak dengesizlik, yürüme güçlüğü görme bozuklukları ile seyreden tabloya verilen isimdir
Talamus: Orta beyindeki bir cekirdek grubuna verilen addır
Talasemi: Kalıtsal bir kan hastalığıdır Akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür
Tak****: Çok hızlı solunum
Tartar: Diş taşı
Telenjektazi: Deride veya mukozalarda kırmızı lekeler şeklinde görülen kılcal, arteriol ve venüllerin genişlemesinden oluşan lezyonlar
Telekardiofon: Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet
Telepati: Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yolla aktarılması
Temporal Bölge: Şakak bölgesi
Tendinit: Tendon iltihabı
Tendon: Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar
Tenesmus: Rektum veya mesanenin iltihaplı durumlarında görülen, ağrılı işeme veya defekasyon duygusu
Tenya: Barsak paraziti, şerit, yassı solucan
Testosteron: Erkek **** hormonuna verilen addır
Tremor: İrade dışı titremelere verilen addır Örneğin, Hipertiroidi (Tiroid bezinin fazla çalışması) adı verilen rahatsızlıkta ellerde görülen ince amplitüdlü titremelere tremor adı verildiği gibi, Parkinson da görülen kaba ve büyük amplitüdlü titremelere de tremor denir
Tromboz: Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolesterol) plakları oluşarak tıkanmasıdır