Beni böyle çağırması tüm uzakların...
Dağların denizin durmadan inleyişi..
Sarsıntısı..
Onca yükü sırtında rüzgarın...
Birdenbire açılışım suya...
Herşeyin mavi kesmesi ansızın boş olması tüm tutkuların...
Yüreğim inliyor.. "Gidelim buralardan..."
Avuçlarım avuçlarımda kuruyor
Sen kokuyor buram buram sensizliğim
Bu şehirde her köşe başı mutlak hazırlanmış bir mutfak masada iki bardak iki çatal
Randevum var senle hiç gelmediğin zamanlara denk
Saçlarının omuzlarımdaki yükü
Kaldıramıyorum
Gidelim Buralardan...
Gidelim Buralardan...
"..."
>>> Shera...
[color=red][i][b]"SöZüMKi TeK SaNa GeÇMeZ CeLLaDıMSıN EY ZaMaN..."[/b][/i][/color]
Adını çekiyorum...
Şehrin tüm ışıklarında gölgeler sende bitiyor...
Acısız yatan yaralar gibi duruşun..
Sanki ses versem ansızın boğacak gibi..
Sensizliğin içimde yaptığı bu düğün revamı?
Bölüştüler gönlüm ile aklımı...
Yorulmasınlar izlerimde...
Artık benim bile toplayamadığım benliğimle...
"Gidelim Buralardan..."
>>> Shera...
[color=red][i][b]"SöZüMKi TeK SaNa GeÇMeZ CeLLaDıMSıN EY ZaMaN..."[/b][/i][/color]
Toprağından sökülmüş dal gibi kuruyorum..
Kapının kolunda ...Parmaklarımda..ama mutlak takılmış saçının bir teli..
Sen gibi ..ben gibi bu ölüm..
Saç tellerin boğazımda düğümleniyor..
Ölümüm diyorum..ölümüm sen ve saç tellerin bir yokoluşun hikayesini yeniden yazıyorsunuz...
İçimde içimin derinlerinde bir mezarlık günden güne içine beni gömen bu durgunluk...
bu günlerde herkes gitmek istiyor. küçük bir sahil kasabasına, bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
hayatından memnun olan yok ki. kiminle konuşsam aynı şey...
her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği...
öyle 'yanına almak istediği üç şey' falan yok. bir kendisi... bu yeter zaten.
her şeyi, herkesi götürdün demektir.
keşke kendini bırakıp gidebilse insan... ama olmuyor.
hadi kendimize razıyız diyelim. öteki de olmuyor,
ani, her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor...
böyle gidiyor işte.
bir yanımız 'kalk gidelim', öbür yanımız 'otur' diyor.
'otur' diyen kazanıyor. o yan kalabalık zira.
iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu...
en kötüsü alışkanlık.
alışkanlığın verdiği rahatlık, monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. kalıyoruz.
kuş olup gitmek isterken, ağaç olup kök salıyoruz. evlenmeler... bir çocuk daha doğurmalar... borçlara girmeler...
bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabilir.
misal, ben... kapıdaki rex'i bırakıp gidemiyorum.
değil bu şehirden gitmek, iki sokak öteye taşınamıyorum. alıp götürsem gelmez ki...
bütün sokağın köpeği olduğunun farkında. herkes onu, o herkesi seviyor. hangi birimizle gitsin?..
'sırtında yumurta küfesi olmak' diye bir deyim vardır; evet sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin...
kendi imalatımız küfeler.
ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. ölüm var zira. ölüme inat tutunmak lazım. inadına kök salmak lazım.
bari ufak kaçışlar yapabilsek. var tabi yapanlar. ama az. sadece kaymak tabakası.
hepimiz kaçabilsek... bütçe, zaman, keyif... denk olsa.
gün içinde mesela. küçücük gitmeler yapabilsek. ne mümkün.
sabah 09.00, akşam 18.00. sonra başka mecburiyetler. sıkışıp kaldık.
sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
bir ömür karşılığı bir ömür yani. ne saçma.
bahar mıdır bizi bu hale getiren? galiba.
ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim.
gittiğim olmadı hiç. ama olsun...
istemek de güzel
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
Ben alışılmamış bir insanım biliyorum
Bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar
Mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız
Neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar.
Herkes bir şey aldı götürdü benden
Dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine
Gözlerim bir vefa arar, arar da bulamaz
Nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine
Bilirim, çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım
İçimde biri ağlar güldüğüm zaman bile
Gömerken kalbime bütün arzularımı
Yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle
Sevdiğim mahzun şarkılardır, hüzünlü resimler
Garip akşamlarda yaşadığımı anlarım
Çevremde kim varsa konuşur durmadan
Ben hep bir heykel asaletiyle susarım.
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
Ben de her bahar asik olmam ama her bahar
gitmek istemisimdir hep bir yerlere ama hic
basaramadim bir seyler hep tutuyor insani
belki aliskanliklar belki baska seyler
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
Yine yalnizim kalabaliklar içinde
Insan çölünde yürüyorum
Her adimimda sanki daha bir susuyorum yalnizliga
Soluk dükkanlari yalanci isiklari aydinlatiyor sokaklari
Tika basa otobüsler kaçinci seferlerindeler bilemem
yalnizlik gise rekorlari kiriyor hayat sinemasinda
güzel kizlar yalniz bakislarla vitrinleri asina
dört bosluk karsida güle oynaya
terbiyesizlik en uzun diz üstü
yildizlar dökülüyor Marslara
bir çocuk kardesinin çiplak ayagini ovuyor diz üstü
karanlik köselerde kalmis barinaklar siritiyorlar
ve garip bir çiglikla eslik ediyor soguk esinti
yalnizlik yolun basinda kiskirtiyor sevismeyi
fanteziler otobüs duraklarinda
sonra hayal dünyasinda
yalnizlik yolun sonunda sömürüyor hayalleri
sevisme arzusu yalnizlik pazarinda
düsünceler kilitlenmis
sevgi vasat
yalnizlik hat safhada
Son Olarak Ben Diyorum Ki Gidelim Buralardan Dayanamıyorum!
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.