Bir bilimadaminin tip konusunda yeni ve çok önemli buluslari olmustu. Bir gazete muhabiri röportaj yaparken kendisine, ortalama bir insandan nasil olup da daha farkli ve yaratici bir insan oldugunu sormus.
Kendisini digerlerinden ayiran özellik neymis?
Bilimadami bu soruyu "iki yasindayken annesinin yasadigi bir deneyim nedeniyle" diye yanitlamis. Bilimadami buzdolabindan süt sisesini çikartmaya çalisirken, sise elinden kayip yere düsmüs ve ortalik süt gölüne dönmüs.
Annesi mutfaga geldiginde, ona bagirmak, söylenmek ya da cezalandirmak yerine,
"Robert, ne kadar güzel bir hata yaptin! Daha önce bu kadar büyük bir süt gölü görmemistim. Evet, olan olmus. Simdi birlikte burayi temizlemeden önce biraz yerdeki sütle oynamak ister misin?" demis.
O da egilip, oynamis yere dökülen sütle. Birkaç dakika sonra annesi,
"Robert, bu tür bir sey yaptiginda, bunu senin temizlemen ve herseyi eski haline getirmen gerektigini biliyor musun? Bunu nasil yapmak istersin? Bir sünger mi kullanalim, bir havlu ya da bir bez mi? Hangisini istersin?" demis.
Robert süngeri seçmis ve birlikte yere dökülen sütü temizlemisler.
Daha sonra annesi,
"Biliyor musun, burada yasadigimiz olay, senin iki minik elinle bir süt sisesini tasiyamadigin kötü bir deneyimdi. Simdi arka bahçeye çikalim ve siseyi suyla doldurup, senin dolu bir siseyi düsürmeden tasimani saglayalim" demis.
Küçük çocuk siseyi bogazindan iki eliyle tutarsa, düsürmeden tasiyabilecegini ögrenmis.
Ne güzel bir ders!
Bu ünlü bilimadami daha sonra, o anda bir hata yaptigi zaman bundan korkmamasi gerektigini ögrenmis. Yapilan hatalarin yeni bir seyler ögrenmek için çok güzel firsatlar oldugunu anlamis.
Iste bilimsel arastirmalardaki deneyler de bu temele dayanir zaten. Bir deney basarisiz olsa bile, o deneyden çok degerli bilgiler elde edilir.
Bütün annebabalar çocuklarina, annesinin Robert a davrandigi gibi davransalar çok daha iyi olmaz mi?
Yaptıklarıyla dalga geçilen, "delisin sen" denen, değerleri öldükten seneler sonra bilinen bilim adamlarını düşünürsek; her şeye rağmen yılgınlık nedir bilmemektir bilim adamı olmak. Nedir? Nasıl? sorusunun peşinden koşmayı bilmektir en başta.Telefon icat edilmeden önce o dönemin çok bilmişleri; "Artık icat edilecek bir şey kalmamıştır." diye düşünürlermiş.... telefon icat oldu hatta "telefon mu? o da ne? antika bir eser mi?" denecek çağa gelindi
bişeyLer üreten insanın arkasındakiLer de en az onun kadar pay sahibidirLer ünLü müzisyenLer ressamLar geneLLikLe anne ve babaLarının yönLendirmeLeriyLe başarıLı oLmuşLardır. ama tabi zeka da gerekLi
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek...
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...