Şimdi sana mektup yazdım.
İçinde hasreti, zarfında hayalleri, puluna yüreğimi bastım!.
Ama sana sadece buraları anlattım...
Buralardaki beni hiç sorma çünkü her satırımda ağladım.
Göz yaşlarım karıştı satırlarıma.
Kusuruna bakma gözlerimin, onlar da dayanamıyor artık yokluğuna
Bir gün meleğin biri yüreğimin taa içine aşk'ı koydu.
Ne mutlu ki bana o iyiliği sadece bana yapmadı.
Bir de işin içinde canımın taa içisi var.
Sonra da melek bizi gök yüzüne koydu.
Yetmedi, orda da unuttu!.
Dünyamız artık iki kişilikti ya da dünya diye bir şey yoktu.
Benim dünyam 'O', O'nun dünyası ben.
Dünya gerçekten yaşanılası bir yermiş, benim haberim yokmuş.
Meğer hayat buymuş...
Bu öyle bir cennet ki yaşanmalı tüm şefkiyle, tebessümle, hevesiyle
Zamanla eskiyormuş sevgiler, öyle dediler.
Benimki neden eskimedi peki?.
Düşündüm sonra...
Eskiyen sevgiler miydi, yoksa insanlar mı?.
Zulmün önünde dimdik duran ben, sevginin önünde eğildim.
Çünkü sevdim sen'i, sen'de beni.
Gözlerinde gördüm aşk'ı, yüreğinde tanıdım sevda'yı.
Her eser buz üstünde bir yazı, her söz çöl ortasında bir haykırışmış.
Haykırdım kalbimdeki aşk'ı, sana adadım yüreğimdeli sevda'yı.
Sevdikçe hiç tükenmedim.
Sevildikçe daha çok sevdim.
Tutku olduğunu anladığımda çeker giderim dedim...
Gidemedim...
seni seviyorum diyene sakın inanma beni en son bırakıp giden beni herseyden cok severdi boşver