Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular
Rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
Senin etinden, tırnağından ayrı,
Senin kokundan uzak.
Şu anda hiç bir şey mümkün değil
Şu anda herşeyden ayrı, herşeyden uzak
Ve herşeyden mahrumum ben
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır
Sen benim gökyüzümdün,denizim toprağımdın
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız bir şey seni unutmak.
Zannetme ki herşey bitti sevdiğim
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar.
İnan ki kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi en hüzünlüsü.
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak.
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değilmi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.