Hayata dair

Anlamlarını beğendiğiniz her türden güzel sözler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Hayata dair

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Üç bin yil öncesinden, bir Anadolu tapinagindan günümüze kalan bir yazit. Yazittaki Xsentius
adinin bir filozofa mi, yoksa
Fethiye - Kas karayolu kenarindaki antik Likya kenti Ksantos'a mi ait oldugu, ögrenilememis henüz.

"Gürültü patirtinin ortasinda sükunetle dolas; sessizligin içinde huzur bulundugunu unutma.
Baska türlü davranmak açikça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalis. Sana bir kötülük
yapildiginda verebilecegin en iyi karsilik,
unutmak olsun. Bagisla ve unut. Ama kimseye teslim olma.

Içten ol; telassiz, kisa ve açik seçik konus. Baskalarina da kulak ver. Karsindakiler aptal ve cahil
olduklari zaman bile
dinle onlari. Çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardir.

Yalniz planlarinin degil, baskalarinin da tadini çikarmaya çalis.

Isinle, ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanagin odur. Sevecegin bir isi seçersen
hayatinda bir an bile yorulmus
olmazsin. Isini öyle sev ki, basarilarin bedenini ve yüregini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni
hayatlar baslatmis olacaksin.

Oldugun gibi görün ve göründügün gibi ol. Sevmedigin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.
Insanlari yargilarsan onlari sevmeye zamanin kalmaz. Ve unutma ki insanligin yüzyillardir ögrendikleri, sonsuz uzunlukta
bir
kumsaldaki tek bir kum taneciginden daha fazla degildir.

Aska burun kivirma sakin; o çölün ortasinda yemyesil bir bahçedir. O bahçeye layik bir bahçivan
olmak için her bitkinin sürekli
bakima ihtiyaci oldugunu unutma.

Kaybetmeyi, ahlâksiz bir kazanç edinmeye tercih et. Ilkinin acisi bir an, ötekinin vicdan azabi ise, ömür
boyu sürer. Bazi
idealler, o kadar degerlidir ki o yolda maglup olman bile zafer sayilir. Bu dünyada birakacagin en büyük miras,
dürüstlüktür.

Yillarin akip gitmesine öfkelenme; gençlige yakisan seyleri gülümseyerek teslim et geçmise.

Yapamayacagin seylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme... Evreni yargilamak olanaksiz. Onun için gerekli
kavgalarini
sürdürürken bile kendi kendinle baris içinde ol.

Dogdugun zamani hatirla, sen aglarken herkes sevinçle gülüyordu. Öyle bir ömür geçir
ki, herkes aglasin öldügünde. Sen mutlulukla
gülümse. Sabirli, sefkatli, bagislayici ol. Eninde sonunda bütün servetin yine sensin. Görmeye çalis
ki, bütün pisligine ve
kallesligine karsin bu dünya yine de insanoglunun biricik, güzel mekanidir."
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yasadiginizi, günler, kizgin küller gibi bütün duygularinizi kavurup
öldürerek mi geçiyor
üzerinizden, arzuyla dudaginizi isirdiginiz olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle söyle bir koltugunuzda
dogruldugunuz, aniden
bir yaz yagmuru gibi bosaniveren sebepsiz sevinçlere inanmiyor musunuz, bir agaç gölgesinde bir an durmak,
bir aksam üstü
denize baktiginizda bu sonsuz sularin kipirtisina sasmak yok mu artik, elele tutusmak, bir avucun bir baska avuca dokunmasinin
yarattigi ürperti de hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, çekildiniz mi hayattan,
hayatin sizin
bulunmadiginiz yerlerde yasandigina mi inaniyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her seyi, yorgun ruhunuz yeni coskular için
hazir hissetmiyor mu kendini? Delirdiniz mi siz? Bu köse basinda karsiniza ne çikacagini biliyorsunuz, biliyorum
genellikle
köse baslarinda açlik ve ölüm çikiyor karsiniza ama kim bilir, belki eski bir dosta, belki güzel
bir kadina, belki okunmus
kitaplar satan bir sahafa da rastlayabilirsiniz, bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli türküsü açik
bir pencereden,
bir sögüt agaci görebilirsiniz çocukken kabugundan düdük yaptiginiz, dans adimlariyla yürüyen
bir çift bacak geçiverir önünüzden,
bir oglan bir islik çalabilir, hatta siz bile çalabilirsiniz. "Ne sevinci, ne hayati, ne eglencesi, para yok
ki" diyorsaniz
eger ve eglenmek için paranin gerekliligine bu kadar inaniyorsaniz, emin olun paraniz oldugunda da eglenemezsiniz,
para eglenceyi
çesitlendirir sadece ama eglenceyi yaratamaz, öpüsmek parayla degil, sarki mirildanmak parayla degil, "acaba
simdi o ne yapiyor"
diye düsünmek parayla degil, televizyonda iyi bir film seyretmek parayla degil, sizin için demlenmis bir
bardak çayi, bu benim
için yapildi diye neredeyse gururla alip, bardagi ince belinden sikica kavrayip içmek parayla degil. Bir tabak
semizotunu
sevinçle paylasabilirsiniz ve hiç bir pahali lokantada bulamayacaginiz bir tad alirsiniz, eger bir tabak yemegi
paylastiginiz,
paylasmak istediginiz insansa. Hayat diye bir sey var.

Sadece sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördügünüz çiçekler açan,
yalnizca sizin müziklerinizin çaldigi bir
bahçe var, sokmayin oraya öyle herkesi, çiçeklerinizi baskalarinin çapalamasini beklemeyin,
sarkilarinizi baskalarina söyletmeyin,
anladik, ahmakliklar oluyor, aptalca kararlar veriliyor, hepinizin hayatindan bir seyler çaliniyor, hayallerinizi teker
teker
buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz birakiyorlar sizi, yenildiniz belki de, yenilginin
agir yarasini tasiyorsunuz
ruhunuzda, ama gene de bir hayatiniz var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup soluklanacaginiz, yaralarinizi
yikacaginiz,
çiçeklerini seyredebileceginiz bir bahçe, sogukta bir bira içebilirsiniz, bir agacin gölgesinde
durabilirsiniz biran, sabaha
karsi uyanip her ay yeniden dogan hilale bir bakabilirsiniz, çok sevdiginiz bir kitabi bir daha karistirabilirsiniz,
asik
olabilir yada asik olmayi düsünebilirsiniz, sevdiklerinizi özleyebilir ve bir gün yeniden kavusabileceginizi
hayal edebilirsiniz,
geceleri agaçlarin daha degisik koktugunu farkedebilirsiniz, yeni bir salata icat edebilirsiniz, sevgilinizi çirilçiplak
soyup
evde öyle dolasabilirsiniz, saçlarinizi her zamankinden daha degisik kestirebilir, evinize bir gün de baska
bir yoldan gidebilirsiniz,
aliskanliklarinizi degistirmek için kendinize karsi müthis bir savas açabilirsiniz.

Hayat diye bir sey var, her zaman size kesfedilecek genis alanlar birakan, ne kadar yasarsaniz yasayin daima bilmediginiz,
kuytularina sokulamadiginiz bir hayat, sadece size ait bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmakliklar yapiliyor, sikintilar
bitmiyor,günler birbiri ardina burusup eskiyor, yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksiniz peki? Hayal kurmayacak
misiniz, çilginca sevismeyecek misiniz, bir daha öpüsmeyecek misiniz, agaçlara bakmayacak misiniz,
denizlere sasmayacak misiniz,
ani ve sebepsiz sevinçlere inanmayacak misiniz, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceginiz kadar lezzetli olabilecegini
hiç
düsünmeyecek misiniz, sizin için demlenmis bir bardak çayi bardagi belinden kavrayip içmeyecek
misiniz, daha bitmeden bitirecek
misiniz her seyi.

Delirdiniz mi siz? Hayat diye bir sey var, evet orada, elinizin hemen yaninda duruyor.
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Bir fesleğen kokusunda duyumsamak ve olduğu gibi kabullenmek, zamanı geldiğinde tüm zorluğuna rağmen bir gökkuşağı renginde seyredebilmek, bazen de bir annenin şefkatiyle sarılmak hayata. Her ayrılığı bir kavuşmaya döndürebilmek en zor anlarda. Beyaz bir mendil semada ayrılıklara ortak olurken, eller acı acı sallanırken ve istasyonda son bakışlar dolaşırken merhabalara yelken açmak.
Bir balıkçı gibi umutlara doğru ağ atmak ve bir deniz yıldızının yorgunluğunda kıyıya vurduğunda kendini yeniden maviliklere teslim etmek hayatın ta kendisi belki. Bir martı edasıyla acıların üstünden geçebilmektir hayatın özü belki de.Belki de geçmişi ve geleceği masal tadında yaşayabilmektir aslolan.

Ne olursa olsun hayat gerçektir. Ne uyandığında gördüğünü hayra yorabileceğin bir rüya, ne de çocukken bir uçurtma kadar renkli sandiğın hayallere benzer.Bazı an gelir deli bir fırtına gibi tutar kolundan savurur, bazen kışın ortasında baharı yaşatır gönlüne. Çıkmazlara girersin, patikadan yürürsün,yokuşlar tırmanırsın. Birgün bakmışsın düz yola çıkmışsın. Kocaman bir kutu gibidir hayat, içi süprizlerle dolu.Tahmin etme, hep yanılırsın.

Gençlik bahar mevsimidir yaşadığın ömrün. Hayat kovalar, sen kaçarsın. Sonra sonbahar gelir çalar kapını. Eskiden başında esen kavak yellerinin rüzgarı üşütür içini, kendine sarılırsın. Güz yaprakları gibi sararır düşlerin, düşlere kırılırsın. Ardından kış gelir. Peşini yaşlı bir gölge izler. Güzdüzler siyah bir sise bürünüp gece olduğunda karanlıklar serpilir üzerine ağır ağır. Yıldızlar parlasa da gözün yine karanlığın o serin o esmer koyuluğunda gezinir. Saatin sesi gecenin sessizliğinde sana yalnızlığını haykırır, sen unutmak istedikçe. Müptelası olduğun bir gülüş, özlediğin bir çift göz sonsuzlukta gözlerinden geçer durur, kimbilir kaç kez?

Herşeye rağmen kışı yaşarken bile her şafak yepyeni umutları getirmeli, uçup giden hayallerinden bomboş kalan avuçlarına. Binlerce kez solsanda bir çiçek saflığında tekrar açabilmeli ve aynada kır saçlarınla kendine gülebilmelisin. Ta ki; hayat sana sırtını dönüp gidene dek
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Hayatin anlamini ariyorum. Ve gece içinde yagmur olmasa, hani söyle rüzgar odalarimin perdelerini havalandirmasa ve karanlik bir hayalet gibi ortalikta zamana karsi aglamasa anlayacagim. Ayrilik birbasina yalnizligi anlatiyor bana. Dinliyorum. Hani bir nokta bulur insan dalip gittigi yerde. O nokta ona konusuyormus gibi gelir. O anlatir sen hep ona bakarsin. Aklina takilmayan jenerik yoktur.

Bir ucu yanik teknoloji mektuplarinin son duragidir ayrilik. Düsünürüm de hep ayni yerde durur. Biten her cümlenin en sonunda. Biri baslar biri biter.

Ýçimden ne kuslar göçer oysa. Mevsimi darmadagin eden yaz gecelerinin terasta oturdugum ve yildizlarina karistigim cümleleridir ayrilik bana.

Hüzün anlamsizdir oysa ki. Hep beklersin hayatinda birseyleri. Sanki o çok uzaklardan yollari katlayip sana gelecekmis gibi tatli bir tebessümle imzalar gözlerini.

Her gece ayni yerde oturup seyrederim gecenin isiklarini. Ayrilmak, bitip gitmek midir acaba? Yitip yok olmak mi? Her gece perdelerimi uçuran rüzgar yoktur oysa. Oysa sabah yine ayni sabah, aksam yine ayni aksam.

Kaldirimlarda kilometre tasina vurulan bedenimin katettigi yolculuklara alismasi gibi birsey bu. Alismak en zorudur düsündügüm. Alisirsin, kaptirir gidersin kendini yelkenlerine martilar konan teknelerin hizinda hayata.

Dalgalari asip siginacak bir liman bulduysan sana umut vardir, ayriligi unutmaktan yana. Zaman ister bu. Sadece yasabilecegine emin olmak istedigin masum bir zaman. Ýlerisini hayal etmek istedigin ve paylasilmak kavramina kendini adapte edebildigin bir zaman.

Psiko dengelerin alt alta, üst üste siralanip her yüzün kendisine ait olan odalarinda uykusuzluktur ayrilik. Bana öyle gelir ve dengelerin yarisi baslar, ne gece ne sabah dinlemeden. Yüregim aciya çoktan alismistir oysa.

Aliskanlik zor dedirten ayriligin son noktasindadir. Bakar durur gözlerinin içine ama sen anlayamazsin.

Kimse anlamak zorunda degil beni diye düsünürüm bende çogu zaman. Hem anlasa ne olur, anlamasa ne olur.
Okusa da okumasa da unutulur gider insanin içinde o kendisini kabul ettirmek isteyen zamanin kabul edilemez dürtüsü.

Bagirirsin ya belki duyan olur. Duysa ne olur onu da bana söyle. Kaç karis büyürsün bu hayata? Kaç karis mezarin olur?

Hersey gözlerimin önünde iste. Duvarlarin yalnizligi, isiklarin anlamsizligi, karamsarligin yüregine saplanan bir biçak gibi yalpalayip duruyorum kendi cümlelerimin içinde. Bu kadar karamsar olma demek, hayat devam ediyor diyebilmek yarina sen de kimsin demekten baska birsey degildir oysa.

Anlayan varsa cümlelerin basina geçsin.

Ayrildim demek zor ve bir o kadar ayriliyorum, bitiriyorum demek. Bunu baslarken düsünmek ya da düsünememek daha zor aslinda.

Bakiyorum da nelerle ugrasiyorum ben. Dünya almýs basini gitmis, yer yerinden oynuyor bense hala askin aglarina takilmis bir sevda kusunu oynuyorum.

Yaþamak nedir hadi anlatin kendinize. Cümlelerin ardina siginarak aglayin hayata.

Seviyorum deyin, yarin nefret edin. Bugün yasiyorum deyin, yarin yasamaktan biktim deyin. Ne derseniz deyin ben de anlarim sizi. Kendimi anlamadigim kadar.

Siirlerde yazilarda kuralsizligi yükleyin sirtiniza çikin yollara bakalim. Hep ayri bir yüzde ayisigi, hep ayni yüzde ayriligi tadacaksiniz. Yasadikça bu korkunun içine sürüklenip aciyi ellerinden tutacaksiniz.

Mutlaka vardir bir yerlerde, herhangi bir cümle arkasinda, alalade bir kelimenin kimsenin farkina bile varamadigi baslangicinda.






bu arada tşk ederim cherry
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

İnsanca olan her şeyden korkuyoruz.Duygularımızın açığa çıkaçağı fikri uykularımızı kaçırıyor. Perdenin arkasına saklanıyoruz. Sisli havaları çok seviyoruz. Kendimizi göstermemek için türlü türlü maskeler icad ediyoruz. Sonra o maskelerle yaşamaya başlıyoruz. Maske öylesine yapışıyor ki yüzümüze, bir süre sonra tenimizden ayrılmaz hale geliyor. Olgunluk maskesi ciddiyet maskesi bir gün birini bir gün diğerini takıp çıkıyoruz ortalığa.. Aklımız sıra güvendeyiz artık.

Maskemizi düşürmeye kalkışanlara şiddetle karşılık veriyoruz. Ya kırıcı oluyoruz ya da arkamıza bakmadan kaçıyoruz. Zaman sa deli bir ırmak gibi akıp gidiyor önümüzden. Biz hayatımızı ''Bugün hangi maskeyi taksak'' sorularıyla tüketirken duygular bir bir yok oluyor içimizde.. Bir kez daha elimize asla geçmeyecek mutluluk fırsatlarını teperken yüreğimiz kıpırdamıyor bile. Öyle donmuş kanımız, öyle kanıksamışız ki maskeli yaşama etrafmızda tek tek gördüğümüz maskesiz insanları küçümsüyoruz. Küçümsemekle kalmıyor ayıplıyoruz da üstelik

Oysa onlar oldukları gibiler. İçleri neyse dışları da o. Sevinçleri hüzünleri çoşkuları, aşkları oldukları gibi yansıtabiliyorlar. Ve buu yapabildikleri için o kadar şanslılar ki. Peki kim zayıf şimdi? Yüzlerinde maske ile dolaşanlar mı. Duygularını saklamayan, dilediğince yaşayan içinde ki çoçuğu öldürmeyenler mi? Duygularımızın açığa çıkmasından korktuğumuz için biz zayıfız elbette. Dilimizin ucuna kadar gelen sözcükleri bir söyleyebilsek, bu zayıflığın üstesinden gelebileceğiz. İşte o zaman cesur olacağız , işte o zaman mutlu edeceğiz içimizde ki çoçuğu. Öylesine bir huzur yayılacak ki içimize, anlatamıyacağız, anlatacak sözcük bulamıyacağız.

Mutluluğun gerçek adı gerçek kaygı duymadan hissettiğini dilediğince söyleyebilmek olmalı
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
Shadoww_mann
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 246
Kayıt: 15-09-2004 17:22
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Shadoww_mann »

colera beni resmen şoke ettin yani sen ve bunlar zıt kutuplar gibi görünüyordunuz demek seni daha tanımamışım...ellerine sağlık...
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Yalnizligi,aglamayi bilir misin?.

Bilirmisin yalnizlik ne demek?.. Bilir misin gökyuzundeki yildizlardan medet ummayi?.. Uzattin mi elini bir yildiz boyunca, belki tutarim diye farkinda olmadan?

Uykusuz kalmayi bilirmisin sabaha kadar?. Hic kustun mu hayata?. Aslinda kendindir kustugun kucugum?.
Kapatip gozunu hayaller kurdugun oldu mu gelecege dair?. Bazen kucuk bir masumiyet belirir tebessumunde, bazen gozunde hircin bakislar.
Kizdin mi kaderine gunlerce?. Kendini taniyamadigin oldu mu hic?.Bazen cesaret edemeyen konusmaya ve bazen de hic susmayan sen.

Sevdin mi birini?. Her yagmur yagisinda saatlerce bekledin mi sevdigini pencerenin onunde?

Bir yudum sevgi dilendigin oldu mu, sert bakislardan?. Yaslanacak bir omuz aramadin mi?. Birden güldügün oldu mu sebepsiz?. Her siirde kendinden bir seyler bulmadin mi hic?. Rüyalarda yasadigin oldu mu hayatini, istemedigin oldu mu uyanmayi?.
Baktigin ama goremedigin oldu mu etrafi?. Ufak bir sorunu buyutup olmeyi de mi istemedin hic?

Sebebini bilmedigin bir agirlik cokmedi mi ustune?.
Buyudugunu farkedip zamana dusman oldun mu?.
Hecelerin az geldigi, kelimelerin yetmedigi oldu mu duygularini anlatmaya?.
Agladigin oldu mu sebepsizce sabaha kadar?. Belki sen aglamati bilmiyorsunndur , sevmeyi bilmedigin gibi.

Iki damla yasdegildir aglamak. Once huzunlenmek, sonra dusunmek, hayal etmek.. Anilari yasamak, buyuk bir ozlem icinde o kucuk oyuncak bebege sarilmak.
Iste budur aglamak ve yeniden yasamak.


................................................................................................
bugünlerde anlamsız duygular içindeyim belkide ondandır ahmetcim
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
Shadoww_mann
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 246
Kayıt: 15-09-2004 17:22
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Shadoww_mann »

şımarma iyiki seni övdük he hemende gaze geldin:Pp
Kullanıcı avatarı
CoLeRaa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 351
Kayıt: 13-09-2004 23:11
Konum: MaDe_iN_Hell
İletişim:

Mesaj gönderen CoLeRaa »

Eflatun'a iki soru sormuşlar
Birincisi;"insanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir ?"
Eflatun tek tek siralamiş:
-Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne varki çocukluklarını özlerler..
-Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri kazanmak için de para öderler..
-Yarindan endişe ederken bugünü unuturlar.Dolayisiyla ne bugünü nede yarını yaşarlar..
-Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar .Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler

Sıra gelmiş ikinci soruya;" Peki sen ne öneriyosun ?"
Bilge yine siralamiş;
-Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın ! yapılması gereken tek şey,sadece kendinizi " sevilmeye " bırakmaktır...
-Önemli olan; Hayatta " en çok şeye sahip olmak " değil, "en az şeye ihtiyac " duymaktır...
Sizler,Tanrılarınızın gördüğü düşlersiniz. Bense,Delirmiş bi tanrının halüsilasyonlarıyım. Sizin tanrılarınız uyurken,bilinçsizce yaratmış sizleri. Benimkisiyse uyanıkken. Delice olsamda Hepinizden daha gerçek oluşum Bu yüzden..
Kullanıcı avatarı
IMMORTAL_89
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 87
Kayıt: 09-10-2004 15:23
Konum: muğla

Mesaj gönderen IMMORTAL_89 »

güzel....... :))
BiR ÇıĞLıkTı YaLNıZLıĞıM HiÇ BiRiNiZ DuYMaDıNıZ Bu KaDaR Mı SaĞıRDıNıZ...!!!
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir