Düşünüyorum O Halde Suçluyum

Kültür ve sanat haberleri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Sevdazan
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 4861
Kayıt: 19-09-2006 17:25
Konum: Ankara
İletişim:

Düşünüyorum O Halde Suçluyum

Mesaj gönderen Sevdazan »

Düşünce mi bizi yönlendiriyor yoksa biz mi düşünceyi? İnsan olmamızın yani diğer canlılardan farklı oluşumuzun temelinde ne yatıyor? Düşünme kabiliyetimiz mi? Peki insan, diğer varlıkların haklarını sınırlamayacak şekilde düşünüyor ve bunu pratiğe döküp insanlığın faydasına sunuyorsa bunun kime yararı kime zararı var?
İnsanlık tarihinin yönünü değiştiren en büyük etken düşüncedir. Düşünce sayesinde fetihler yapılmış, düşünce ile keşifler yapılmış, düşünce ile bugünkü seviyeye gelinmiştir. Belki tarihte düşünceye yapılan saygısızlıklar olmasaydı dünya şu an çok farklı bir konumda olacaktı. Misal: “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.” Bir insanın ölümünün dünya üzerinde bulunan diğer insanlara etkilerini bir kenara bırakıp asıl noktaya bakarsak; O insan öldürülünce, onun soyundan gelecek nice insanlar da öldürülmüş oluyor.

Mesela miladi yılda öldürülen bir insanın şu ana etkisi çok büyüktür. O halde herhangi bir düşünceye sahip olan insana “düşüncesinden dolayı” yapılan haksız muamelelerin de gelecek nesillere etkisi büyük olacaktır. Sonuçta birinde insan bedeni diğerinde de akıldan hasıl olan düşünce öldürülüyor. Her zaman büyük bir örnek olarak karşımıza çıkan, Batı’nın hışmına uğramış, bilim adamlarına bakalım. Bunlardan birisi dünyaya “Küre şeklindedir.” dediği için idama mahkum oluyordu. Ve bundan vazgeçmesiyle hayatta kalma fırsatını elde etti, ölümü biraz daha gecikti. Bir başka bilim adamı yine idama mahkum oluyor. Fakat bu kişinin kendi düşüncelerini asırlar sonrasına taşımaya kararı vardır. Yardımcısına şöyle diyor: “Ben idam edilirken, boynuma kılıç sallandıktan sonra başım yere düştüğü vakit eğer gülümseme tepkisi gösteriyorsam bunu not al. Ben buna gayret edeceğim. Bakalım insan ölüm anında tepkiyi istediği doğrultuda verebiliyor mu?” Ve aynen dediği gibi oluyor. Ve bilim tarihine şöyle bir madde yazılıyor: “Bir insan öldüğü zaman beyni bir müddet daha çalışmaya devam eder ve isterse hareketini –sınırlı da olsa- ölüm anında yönlendirebilir.”

Düşündüğü için zorbalıklara mahkum olan insanlar eski Batı dünyasında sıkça görülmektedir. Geçmiş İslam dünyasında böylesi vakalara pek sık rastlanılmamaktadır. Ama yine de Gazali, İbn-i Rüşd örnekleri tarihte yerini almıştır. İslam dünyası ne zaman ki düşünceyi suç sayıp bunun önüne geçmeye başladı, o vakit bu muhteşem alem de çökmeye yüz tuttu. Şu an yaşananların yani İslam dünyasının geri kalmasının, dünya nüfusunun yüzde otuzuna sahip olmasının, dünya gelirinin yüzde beşini elde etmesinin asıl nedeni: Müslümanların İslam özünde bulunan ilimden, teknikten elini eteğini çekmesi, taklitçi olması ve düşüncenin önünü tıkamasından kaynaklanmaktadır. Bunda Müslümanların ataletinin yanı sıra bu durumdan hoşnut olan büyük güçlerin de etkisi çok büyük. Çünkü üretilen orada üretiliyor ve bunları tüketen de onların eyaletleri konumunda olan İslam ülkeleri oluyor.

İslamiyeti bin seneden fazla bir süredir temsil eden Türkiye’nin izlediği yol da diğer Türk ve İslam ülkeleri için önem arz ediyor. Bu yolda önderlik eden bir ülkede de kafanın içine değil dışına bakıldıkça ne ilerleme ne de gerileme baş gösteriyor. Daha doğrusu “sermayeden yeme” olayı yaşanıyor. Sermaye de bir yere kadar bize yetecek. Dinin gösterdiği yolda insanların refahını sağlayacak düşüncelere sahip insanları damgalayıp bir köşeye atmaya devam edildikçe sermayemiz de azalacak. Ne zaman ki bu değerlere sahip çıkılır ve bunlar değerlendirilirse çok zengin olan kaynağımız diğer insanlara da yardım edecek seviyeye gelecek.

“Cogito ergo sum” demiş düşünür. Yani “Düşünüyorum o halde varım.” Dediği kadar da haklılık gösteriyor. İnsan düşündükçe varlığının farkına varır ve bununla ilerler. Fakat biz bunu da kendimize göre yorumluyoruz. Yaşanan olaylar, gösterilen tepkiler, istismar edilen duygu ve düşünceler bizi akıl almaz bir sonuca götürüyor. “Cogito ergo sum” demiyoruz demek istediğimiz : “Cogito ergo Mahpusum”. Düşündükçe, ya göz hapsine ya da hücre hapsine alınıyoruz. Tarihi böylesi yorumlarla değiştirmektense geleceğe muhteşem bir miras bırakıp o yolda etkili olsak güzel olmaz mı? Unutmayalım ki, ne geçmişin bıraktığı mirası adamakıllı kullanıyoruz ne de geleceğe bir güzellik bırakmanın peşindeyiz. Yaptığımız tek şey : Sermayeyi bitirip sonumuzun nasıl olacağını görmek.

Mehmet Fatih Öztarsu
[b]***SEVGİ: ASIL KUDRETİN SAHİBİDİR***[/b]

[b]www.sevdazanca.tr.cc[/b]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir