sahi"ölümüne tiyatro" Ne biçim bir şey

Vizyondaki filmler, tiyatrolar, haberler..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
EcCeNtRiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6915
Kayıt: 21-06-2004 13:49
Konum: izmiR

sahi"ölümüne tiyatro" Ne biçim bir şey

Mesaj gönderen EcCeNtRiC »

Sahi, "Ölümüne Tiyatro" Ne Biçim Bir Şey ?




İlginç bir ülkede yaşıyoruz. Sağ olsunlar her kişi, her kurum, her oluşum ve her seçim -bu yazıyı seçim ertesinde yazıyorum!- sonuçta, şaşırmamamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyorlar ve biz hiç değilse sanatın o kendine has şaşırtıcılığından bihaber günleri, ayları ve yılları devirmeye devam ediyoruz. Bu yıkımda kimsecikler "çetele" tutmayı akıl etmiyor. Belleğin gücüyle ters orantılı olan belleğin unutkanlığını bir güzel yarıştırıyoruz ve kar hanemize ardı ardına hüsran yazılıyor.

Umutsuz yazılardan bıktım. Parıltı vaad etmeyen konuşmalardan da. İnsanların eğlenmek istemesi boşuna değil belki. Katlanılabilinen dostlukların ölçütü "eğlenebilirlik". Bizi neşelendiren dostlar istiyoruz. Sıkıntısını yüzümüze haykıran sorunlu tanıdıklar içimizi katılaştırıyor!

Sanatta da, -hadi konumuza geri dönelim- tiyatroda da bunu istiyoruz. Fazla kafamızı yoran "tezli oyunların" liselerde burnumuza dayatılan logaritma cetvellerinden farkı yok. Biz hayattan her zaman beden dersi talep ettik. Belki biraz da müzik ve resim egzersizleri! Kimse haksız değil bu arada. Sanat yüzünü soğuttuysa, yöntem konusunda ikircikli davranmaya başladıysa, hele hele kendini "olduğundan başka türlü" göstermeye kalktıysa, bunun sonuçlarından ötürü hiçbir alıcıyı suçlayamazsınız!

İşin biraz daha önde gideni de var bu arada. Hani, "damarlarımı kessen sarı kırmızı akar" söyleminin bir benzeri hali! Neymiş o? Kaba tanımıyla, "perdemi kessen Brecht akar" ciddiyeti, ya da "tiyatro benim için bir yaşam biçimidir abiler" zevzekliği. Kimsenin güzelim tiyatroyu böylesine ipotek altına almaya hakkı yok oysa. Tiyatro bir ""yaşam biçimi" filan değildir çünkü. Kırk tane -sevimli sevimsiz- tarif de sıralayabilirsiniz ama bir "gereksinim", ya da şu anlamsız "yaşam biçimi" abuk sabukluğunu asla söyletemezsiniz bana.

Konuyu daha da açalım dilerseniz. Bir yazarın "yazmak benim için her şeydir, yazmadan asla yaşayamam" türü ifadeleri de sevimsiz gelir bana. Bunu diğer disiplinler için de yinelemek mümkün. Çünkü, sanat öncelikle "haz" verir. Bir başka boyutta insanı -yaratıcısıyla, izleyeniyle- zenginleştirir. Yaşadığımız cümle saçmalıkları değiştirir, bozar ve yeniden biçimlendirip sunar bizlere. Üstelik bunu öylesine eğlenerek yapar ki, bu eylemin "gerçekleşme" düşüncesi bile keyiflendirir bizi. Bir Beethoven senfonisinin provasını izlemek bu nedenle müthiş hoş bir ayrıcalık olmalıdır. Bir kez daha var etmeye tanık olmanın hazzını, kişi sonsuz bir alemde kendisiyle paylaşır çünkü. Bir filmin, şu montajda kullanılmayan artıklarını bu nedenle eğlenerek izleriz. Yönetmenin yaratı sürecindeki seçimlerini, neyi çıkarıp neyi eklediğini hoş bir "ara oyun" gibi takip ederiz. Bir yazarın küçük el notları, bir rejisörün çalışma defteri, bir heykeltraşın eskizleri... kocaman bir lunaparkın bilet koçanını ele geçirmekten asla farklı değildir. Birazdan müthiş bir şamata başlayacaktır. Böyle bir cümbüşe tanıklık etmek az ayrıcalık mı?

Oysa gördüğüm, yaşadığım, tanık olduğum ve zaman zaman dahil olduğum! dünya öyle değil. Lunaparkın eğlenceli cihazları çalışmıyor. Makinistlerin yüzü asık. Sanki atlıkarıncayı bir döndürseler dünyanın açısını değiştirecekler! Bu ciddiyet, bu yapılan işle "müthiş buluşma" başka bir düzlemde fazlasıyla eğlendiriyor beni, ama inanın aslında olan biten hiç komik değil! İyi kötü sevdiğimiz, benimsediğimiz, bir ucundan tutup hem kendimizi hem becerebildiğimiz ölçüde başkalarını eğlendirdiğimiz bu "eğlenceli" oyun bir yerden sonra azabın yeni tarifi olup çıkıyor. Tıpkı sevdiğini bir yana bırakıp "aşka aşık olan" kişinin hem kendine hem karşısındakine acı vermesi durumu gibi!

İnsanın yaptığı işe saygı duyması, özen göstermesi elbette önemli bir şey! Ne ki, ölçütü tutturamayıp ipin ucunu elden kaçırmamak koşuluyla. Bir dönemde yazılan her romanla memleket kurtarılmaya "soyunulurdu" hatırlayacaksınız. Bu kutsal çabada, yazım kurallarının canına okunmuş, anlatım teknikleri delik deşik edilmiş... kimin umurunda! Tiyatro asla dışında kalmıyor bu genellemenin. Kendisini eğlendiremeyen başkalarını hiç eğlendiremez. Yaptığın iş seni ezmeye başladıysa silkinmende yarar var, yoksa sıradanlaşırsın. Ciddiyeti o soğuk ve ahmak tavırda değil, ortaya çıkardığın işin "niteliğinde" göster bana. Çünkü kimse " tabanca zoruyla" sanat yapmıyor. Hem bu iş senin öznel seçimin değil mi yoksa? Bana "bir şeyler vermek" için çıktığın yolculukta benden bir şeyler -örneğin yaşam tadı- almaya başladıysan öncelikle sarıldığın sanata haksızlık etmiş olmaz mısın?

Sanırım, bu bir tarz ve işin kolayı biraz da. Geliştirdiğimiz tek oyunculuk, sahneye taşıdığımız tek teknik ve yazdığımız tek metin bu belki de. Isıtıp ısıtıp sunabiliriz. Çünkü elimizden başka bir şey de gelmiyor! Pazarda limon satacak olan kişinin kendi sesine gereksinimi var öncelikle! Belki de o sesi bile kaybettik çoktan.

Tiyatroya ilginin azalmasını hep bildik şeylerde ararken benzeri hataya düşüyoruz bu nedenle. Her alanda olduğu gibi, sanatta da "dokunulmazlar" var çünkü. Yazarken, çizerken oynarken eleştirinin semtine uğramamaya yeminli kişiler bunlar. Yaptıklarını sonuna kadar savunabilirler. Yazdıkları kutsal kitaptan alıntılardır çünkü. Oynadıkları parmak ısırtır!

Bu arada "estetik zeminimizde" hiçbir sarsıntı olmaz ama ne gam! Bu tür bir arayış bizi "farklı" kılar. Ayrıca "hazlar" değil renkler önemlidir! Karşımızdaki "ölümüne" çaba yalnızca alkışlanmalıdır.

Tıpkı o bildik fıkradaki gibi alkışlamaya devam etmekte yarar var bence. Bırakın kendisi "bis" istediğimizi sansın! Hayır, biz onu "öğrenene kadar" yazmaya, çizmeye, oynamaya, yontmaya... davet ediyoruz yalnızca!

Bu da bir "ütopya", biliyorum! Aldanıp alkışlamayın sakın!

AHMET ÖNEL
[i]*Her yeni başlayan macera
Heyecan dolu çilek kokar.. ;) [/i]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir