Sonraları aşkın açlığı “ onun “ elini sımsıkı tutmak , teninin her milimetresine dokunmak , dudaklarınla dudaklarına değmek için ölesiye artmaya başlar.
Eğer “ aşk oradaysa “ ilk ruhsal ve tensel yakınlıkların ardından “ açlık “ giderilmez.Tersine hızla büyümeye başlar ve her defasında açlıktan “ ruhunuz kazınır “. Fakat bedenlerin sık sık buluştuğu ilk coşkulu zamanların ateşi çabucak sönüyor ve sıkıntılı doygunluk duyuluyorsa “ aşk çekip gtimiş “ demektir .
Çünkü aşk çok oburdur , ama tıkabasa doyduğu zaman ölür. Bu yüzden aşkınızla çok sık görüşerek lüzumundan fazla “ yemek yedirirseniz “ yokolur. Aşkınıza çok fazla içinizi açıp ruhunuzu soyarsanız “ büyü bozulur “ ve aşk yine tokluktan ölür . Aşka kendinizi tümden adar ve karşınızdaki kişinin kaybetme korkusunu doyurursanız açlıkla beraber aşk da kaybolur. Aşkın sofrasında her zaman hazır ve nazır bulunursanız “ iştahı kaçar “.
Aşkın yaşaması için hep bir parça “ aç “ bırakmak gerekir . Zira aşk doyduğu zaman ya “ hayatını kaybeder” ya da artık adı “aşk” değildir.
Başkaları gitmiş olur, gidince;
Bir sen yakınsın, uzakta kalınca..