YOLCULUK
kapılarım kapandı,
tahtalar çivilendi üzerlerine.
hafif bir sızı kalbimde,
kolay değil bunca sene.
dudaklarım mühürlendi,
hoşçakal diyemedim kimilerine bu sebeble...
üzülmeyin gidişime demek isterdim ben de,
ama üzülen olacak mı bu seferime?
anam su dökme ardımdan,
sonu yokki,döneyim yolumdan.
ne zormuş kendini farketmek,
ne zormuş olup biteni sindirmek
ama kendini tanıyamadan ölmek,
böyle olmadığı için Rabb'e şükretmek gerek.
kendini bilen insan içindir hürriyet,
ruhun yapısında yoktur esaret.
bedenleriniz birer mahpus
ruhunuz birer esir,
özgürlük nedir,
mahkum olan nerden bilebilir?
isyan eder ruhun, gün gelir
parçalar bedenini,
haykırırsın çaresizliğini.
alay ederler seninle
karşı koymuşsundur düzene.
itaatsizlikdir başkaldırış,
idamdır bedeli
nefessizliğe karşı koyan,
iki ayağın çırpınışıdır belki...
bedenim toprak olmuş olsa,
nefes alamasam da bir daha
ab-ı hayattır bendeki,
hayatımdan kimler gelip geçti.
silik silüetler belki şimdi hepsi,
ama bir zamanlar hep benimlelerdi.
seyret ey sevgili seyret beni,
bu yürek seni deliler gibi sevdi.
ama sen de unutursun be sevgili
zaman o kadar nankör ki!...
...
yağmurlar yağar üzerine,
sen kaçarsın,
güzel saçların bozulmasın.
yağmurdan kaçış yok benim için
üstümde kahverengi pelerinim
ıslanır yine de bedenim.
toprak kokusunu bilir misin?
belirginleşir ıslandığında,
ama nereden bileceksin
sen uğramayalı buralara
ne çok ıslandı bu toprak
ne çiçekler açtı üzerinde
sen yoktun kimse yoktu!
bir seni bekledim ben
sözün vardı ya bana
hep yanımda olcaktın
ölüm bile bozamazdı bu sevgiyi
ayırdı işte ayırdı bizi
hatırlatmaz oldu sana beni.
.....
saygılarımla,
argetlam