"Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve Kudüs'ü izlemelisin,gece yarılarında.Kayan her bir yıldıza selam durup,taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların.
Sonra Mekke'den gelen bir rüzgara yüz sürmelisin.Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı koynuna.Taşın altında ki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her sabah yeniden yaratıldığın da,sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin.
Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi,umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin.Fakat hiçkimse bir yaprağa göz yaşı dökebilecek olmanı anlamamalı.
Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı.
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında.
Bir gece kimselere farkettirilmeden kimsesizler mezarlığına gömülen bir genç kızın cesedini görmelisin.Gözleri bağlanmış bir adamın,çığlıklar gelen bir odaya adım atarken irkilmesini görmelisin.İki adımlık bir voltanın ürküten yalnızlığına dikkat kesilmeli bakışların.
Tecrid edilmiş hayatların kimselerin duymadığı iç çekişlerine çevirmelisin bakışlarını.
Acıyı farketmeli bakışların.
Bir okulun önünde utanca dönük genç kız adımlarını farketmeli.
Fabrika önünde üç kuruşluk boyun eğmeleri farketmeli.
Hayata yalın bir bakış fırlatmalısın.Ne varsa etrafında şehri istila etmiş ne varsa.
Bir yaşama şahidlik etmenin yorgunluğuna aldırmadan,yalın bir bakış fırlatmalısın uzak yerlere bile.Senin farketmediğin hiçbir soğuk ev kalmamalı.
Gözlerin alabildiğine uzağı görebilmeli.
Ve devrim;yeryüzüne yalın bir bakıştır..."
TARIK TUFAN