Kura falı, fala bakmak isteyen kişinin belirli bir düzene göre zar ya da benzeri bir şeyi, düzenlenen levhaya atması ya da parmağını gözünü kapatarak rasgele basmasına ve bulduğu harfe göre fal kitabından sonucu okumasına dayanır. Değişik biçimde uygulananları vardır.
Caferü’s Sadık’ın düzenlediği bir falnamenin basılı nüshasının örneklediğimiz ilk sayfasında, üstüne zar, para vb. atılarak harf grubunun saptanacağı bir çizelge de yer almaktadır. Eşkenar dörtgen biçimindeki bu çizelge daha büyük olarak kopya edilebilir yalınlıktadır. Kenarlarında, elif, cim, be ve dal harfleri yer almaktadır. Elif ile dal, be ile cim karşılıklı kenarlardadır. Üç kez “kura atmak” gerektiren bu falın düzeni, Çağatayca falnameyi çok fazla anımsatmaktadır. Ve aynı kişiye gönderme yapılmaktadır. Kitabın girişinde oluşabilecek harf gruplarının ve yorumlarının bulunduğu sayfaların listesi bulunmaktadır. Oluşabilecek harf grubu 64 tanedir.
Elif-elif-elif, elif-elif-be, elif-elif-cim, elif-elif-dal, elif-be-be, elif-cim-cim, elif-dal-dal, elif-be-elif, elif-cim-elif, elif-dal-elif, elif-be-cim, elif-be-dal, elif-cim-be, elif-dal-be, elif-cim-dal, elif-dal-cim, be-be-be, be-be-elif, be-be-cim, be-be-dal, (yeniden) be-be-elif, (aslında be-elif-elif olmalıydı), be-cim-cim, be-cim-dal, be-cim-be, be-dal-be, be-elif-be, be-elif-cim, be-elif-dal, dal-cim-dal, be-dal-elif, be-cim-elif, be-dal-cim, be-cim-elif, cim-cim-cim, cim-cim-elif, cim-cim-be, cim-cim-dal, cim-elif-elif, cim-be-be, cim-dal-dal, be-dal-dal, cim-elif-dal, cim-elif-cim, cim-be-cim, cim-dal-cim, cim-dal-be, cim-be-dal, cim-be-elif, cim-dal-elif, dal-dal-dal, dal-dal-elif, dal-dal-be, dal-dal-cim, dal-elif-elif, dal-be-be, dal-cim-cim, dal-elif-dal, dal-be-be, dal-cim-cim, dal-elif-dal, dal-be-dal, dal-be-elif, dal-elif-be, dal-elif-cim, dal-be-cim, (yeniden) dal-be-elif, dal-cim-elif (yeniden) dal-elif-cim.
Belirli harflerin yer aldığı bir levhaya zar benzeri atılarak ya da üzerinde harfler olan özel bir zarla saptanan harf gruplarının, yorumlanmasına dayanan kura falıyla ilgili düzyazı (mensur) ve ölçülü uyaklı (manzum) pek çok fal kitabı vardır. Bunların Hurşidname, Tefeülname, Haza Fal-ı Kura Budur, Reml-I Hazreti Ali adlı olanları konusunda Prof. İ.H.Ertaylan’ın Falname adlı incelemesinde geniş bilgi bulunmaktadır.
Reml-i Hazreti Ali, remil temeline dayanan bir fal olduğu için onunla ilgili bilgiyi remil bölümünde vereceğim.
Haza Fal-ı Kura Budur, ölçülü, uyaklı bir yapıttır. Bütün falnamelerdeki gibi önce yöntem açıklanmaktadır:
“Eline kurayı alsın tutsun
Varsa gönlünde niyeti tutsun
Okusun iptida (önce) elhamdülillah
Onun sonunda kulhüvallah üç kez
Dahi hem (Hz. Muhammed) Mustafa’ya on salavat
Versin ki bula (bulsun) key (o zaman) halavet (tatlılık, huzur)
Dahi üç kez bu kurayı bıraksın
Ne harfler gelirse ona baksın.”
Çıkan harfler sırasıyla Kuran falı falnamelerindeki gibi yorumlanmaktadır. Harf gruplarının anlamları da aşağı yukarı aynıdır. Örneğin üç elif, sevinç, dileğine erişme anlamına gelmektedir. Fal bakmak anlamına gelen tefeül sözcüğünden türetilmiş tefeülname adlı kitapların en ünlüsü 29 soruyu aynı düzeneklerle yanıtlayan: Haza Fal-i kuran / Tefeülname-i Muhyiddin ibnü’l Arabî Kaddese Sirrahu başlıklı olandır. Harflerden düzenlenmiş bu kura falının hazırlayıcısının Muhyiddin Arabî olduğu söylenir. Bu kura falının yer aldığı falnamenin her sayfasında ayrı bir fal konusu için bir düzenek bulunmaktadır. Örneğin evlenme konusunda fal bakmaya karar verenin cinsiyetine göre iki ayrı düzenek bulunmakta. Düzeneğin üstünde falın sorusu yazılmaktadır. Örneğini verdiğim sayfa, yapılan işle ilgilidir: “İşlediğim iş hayırlı mı değil mi?” Fal düzeneği, her niyet için aynı sayıda fakat değişik düzende harften oluşur. Çizelgede 160 harf bulunur. Harflerin üst sırasında, fala bakmak için 1’den 5’e kadar sayılar iki kez yazılmıştır. Fal, belli dualardan sonra gözlerini kapatarak parmağını harf çizelgesine basmakla başlar. Göz açılıp barmak basılan harfin hizasına gelen alt sıradaki harfler sayılmaya başlanır. Her sayışta beşinci harf yazılır. Sayfa sonuna gelinince çizelgenin ilk satırından niyet tutulduğunda bulunan harfe kadar yine beş harften biri yazılır. Böylece 32 harf tamam olur. 160 harfin beşte biri. Bu harflerin yan yana yazılmasıyla oluşan cümlenin bir ayet olduğu söylenmektedir. Cetvellerin yanına beş ayet ve beş yanıt yazıldığına göre bu iyi hesaplanmış olmalı. Verdiğimiz örnekte, yapılan işin hayırlı olduğu, hayırlı olması için sabır gerektiği; niyetin hayırlı olmadığı; bu işten korkulması gerektiği; niyet edilen işin hem hayırlı, hem sevaplı olduğu yanıtları yer almakta. Evlilikle ilgili sayfalarda yanıtların ancak beşte biri olumsuz. Kadınlar için yanıtlar: evlen, çok sevileceksin; bununla sakın evlenme; evlen çok mesut olacaksın; fedakârlıktan kaçınmıyorsa evlen. Erkekler için: bu kadından kaçın ve sakın; açık kalple evlenmende sakınca yok; bu iş çok hayırlı hemen evlen; hemen evlenme biraz bekle; evlen, biçiminde sıralanmış. Yazma nüshaları yanında basılı nüshaları da olan bu falın zor bir fal olduğu kuşkusuz. Harf sayısına dikkat etmek ve yandaki ayet örneklerine benzer bir gruplandırma yapabilmek gerekiyor. Öteki fallarda da, fal öncesi dua edilir, belirli ayetler okunur. Bu falın öncesinde okunan ayetlerin (nüshalarda değişik öğütler var) sevabının Hz. Peygamber’le birlikte Şeyh Muhyiddin Arabî’ye hediye edilmesi ilk koşul. Bazı fal nüshalarında, dualarının kabulü ve gerekli zamanın saptanabilmesi için de cetvel ve dua biçimi (örneğin eller toprağa doğru) yer alıyor.
“Acaib-i sırr-ı azam” (şaşırtıcı büyüklükteki Tanrısal giz) sayılan bu falın Kuran’ı, ayetlerin harf ilişkilerini iyi bilen birinci düzenlendiği kuşkusuz.
Kura falı kitaplarından yine harf düzeni temeline dayanan, ancak daha eğlenceli ve kolay olanları vardır.
Birden fazla kura atmaya dayanan, falın yanıtı için her kura atışta değişik bölümlere başvurularak tasa ve kaygıları dağıtan bu tür fallardan biri Hürşidname adlı fal kitabıdır. Güneş kitabı, güneş bildirisi adı bize yuvarlak düzenlenmiş bir falname düşündürmekte. Prof. İ.H. Ertaylan’ın Bursa Camii Kebir Kütüphanesi’nde incelediği bir örnek üzerine yazdıklarına göre, birden fazla örneği vardır ve yıldızlarla ilgili bölümlerinin olması bu tür falnamelere hurşidname adı verilmesine yeterlidir. Prof. Ertaylan, Reml-i Hz. Ali’yi de bir hurşidname saymaktadır.
Ertaylan’ın örneklediği Hurşidname ölçülü, uyaklı bir metindir. Yazarı Sıdkî adlı ya da takma adlı bir ozandır. Bu adı taşıyan ozanların sayısının çokluğu, yazarın kimliği için bir ipucu bulmamıza engeldir.
Falı açmak için hurşid sözcüğünün eski harflerle yazılışında kullanılan hı,vav, re, şin, ye, dal harflerinin yer aldığı bir levhaya kura atılıyor ya da parmak basılıyor. Bulunan harfin listesindeki kevkebe (yıldız, gezegen) başvuruluyor. Yeniden kura atarak nebatat (bitkiler) listesine bakılıyor. Nebatat listesinden, matlab-ı mürgan (yaban kuşları), matlab-ı hayvanat (yaban hayvanları) listelerini dolaşıp, sonunda falın sonucu peygamberler listesinden alınıyor. Hurşidname’nin kullanılışını açıklayan giriş bölümü şöyle:
“Kerim Padişah-i Layezali
Ki yokdur sun’ının asla zevali
Yogiken ademi insan iden ol
Cem’I müşkilin asan iden ol
Kamuya viribdür that ü tacı
Tabib oldur kılur derde ilaci
Habib-I Hak Muhammed Mustafa’ya
Salavat vergil ol kan-ı safaya
Cem’I enbiyanın rehberidir
Faziletlu erenler serveridür
Anun eline ashabına her an
Tehiyyat ü selam olsun firavan
İşit imdi bu te’vilin beyanun
Sana irşad idem sırr ü ayanın
Eğer kim müşkil ola sana bir iş
Nazar eyle bu fale çekme teşviş
Eger hayr ü eger şer her ne ki var
Beyan ide sana biavn-i Settar
Al imdi kur’ayı elüne ey şah
Okı bir Fatiha üç Kulhüvallah
Salat eyle Resule etme ihmal
Var imdi levh-i hurşid üstüne sal
Ne harf kim olur ise anda zahir
Kevakiblere iletir seni ahir
Kevakib diye sana bilgil ahsen
Yine algıl kasde kur’ai sen
At ol dem kur’ai at anda tekrar
Ne harf gelürse oldır ahir iy yar
Sana ol harf kılavuz ola hemdem
Nebatata irüşdire mukaddem
Nebatat dahi diye sana iy can
Yüri kuşlar katında eyle seyran
Bu gez kuşlar diye iy sevgülü yar
Var imdi eyleme hayvanlara ar
Dahi hayvanlar ilter seni iy şah
Peygamberler katına olgıl agâh.”
(Egemenliği son bulmayan o ulu padişah (Allah) / Ki yoktur gücünün sonu / Yoktan insanı var eden o / Bütün zorlukları yenen o / Herkesin tahtını ve tacını verendir / Dertlere çare bulandır / Hakkın sevgilisi Muhammed Mustafa’ya / Salavat ver o mutluluk kaynağına / Bütün peygamberlerin yol göstericisidir / Erdemli ermişlerin başbuğudur / Onun soyuna, eshabına her an / Sonsuz saygı ve selam sunulsun / Şimdi bu yorumun açıklamasını dinle / Sana bu işin öğreteyim gizini / Eğer ki bir işin zorlaşırsa / Bu fala bak, aklını karıştırma / Hayırlı mı kötü mü sonu ya da her neyse / Gösterir sana Tanrı’nın yardımıyla / Al şimdi kurayı eline efendim / Oku bir Fatiha üç kulhüvallah / Dua et salavat getir Tanrı’nın elçisine unutma / Şimdi kurayı hurşid levhasının üstüne at / Hangi harf o anda görünürse / O götürür seni “yıldızlara” götürürse / Yıldızlar sana güzellikle der ki / Al eline yine kurayı / At o zaman kurayı yine / Ne harf gelirse odur ey dost / Senin yol göstericin hep / O harfle ulaş “bitkiler”e / “Bitkiler”de der ki ey can / Yürü “kuşlar”ın yanında eyle seyran / Bu kez “kuşlar” der ki ey arkadaş, çekinme “hayvanlar”a ulaş / “Hayvanlar” da iletir seni efendim / Peygamberler katına.)
Bu açıklamayı somutlamak için, Ertaylan’ın verdiği örneği güncel dille verelim. Hurşid levhasına kurayı attık, “hı” harfine rastladı. İlk listedeki harflere bakarak hı harfinin hangi yıldıza ait olduğunu buluyoruz:
“Eğer hı gelirse dinle babı / Zühal sana diriserdür cevabı / İdiser müşkülin akdin küşade / Seni ol irgüre herdem murade.” (Eğer hı gelirse dinle işi / Cevabı sana Zühal (Satürn) verecek / Her düğüm, zorluğu o çözecek / Seni her muradına erdirecek).
Başlangıçtaki uyarıya göre yeniden kura atıyoruz, yine hı harfi geliyor. Zühal’in listesindeki hı bizi bu harfle yazılan bitkilerden “hurma”ya gönderiyor:
“Eğer hı gelirse yürü durma / Muradını eydiverdi sana hurma.” (Eğer hı gelirse yürü durma / Muradını söyleyiverdi sana hurma).
Artık yeniden kura atmayacağız. Hurma bizi uçan yaban kuşlarından “şahin”e gönderiyor:
“Ne içündür senün ahiyle zarın / Yürü imdi sana söz vire şahin” (Nedendir ağlayıp inlemen senin / Devam et sana anlatsın şahin). Şahin leopara gönderir fal sahibini:
“Gel iy Rüstem olan devr-I zemane / Sefer eyle yüri bebr-I yabane” (Ey zamanın ünlü savaşçısı Rüstem / Şimdi leopara doğru git).
Leopar, bize fal sonucunu verecek olan peygamber adını bildirecektir:
“Hülul etdi bu mürde cismine ruh / Var imdi derdine derman ide Nuh” (Bu ölmüş gövdene can geldi / Hadi git derdine dermanı Nuh verdi).
Peygamberler listesinde Nuh’un açıkladığı fal yorumu çok sevindiricidir:
“Ey fal ıssi nekim geçti özünden
Beyan idem anı dinle sözümden
Ne iş kim tutasın ola mübarek
Ki ulu tuttu kadrını Hak tebarek
Sana nusret vire ol hayri Sübhan
Aduların melul ola bil iy can
Müyesser ola mal ü mülk ü devlet
Sana yüz tutdı izzet hem seadet
Hemişe fursatım ola ziyade
Şükürler eyle sen Rabbü’l-ibade
Gidip kaygu sevinmeklik geliser
Cem’i düşmanların mahkûm olıser
Eğer mahbub, maşuk ise niyyet
Gelür ayağına ana ne minnet
O dem kim eresin zevk u sefaya
Salavat bir Muhammed Mustafa’ya”
(Ey fal sahibi, gönlünden ne geçtiyse / Dinle onu anlatayım / Ne işe girişirsen mübarek/ Uğurlu olacak / Çünkü mübarek Tanrı senin değerini yükseltti / Sana yardımcı olsun o yüce Tanrı / Düşmanların üzülecek ey canım / Kolayca ulaş mala, mülke, devlete / Sana yönelen yaygınlığa saadete / Her zaman çok olsun fırsatın / Şükürler et bütün ibadetlerin sahibine (Tanrı’ya) / Kaygıların gidip sevinçler gelecek / Bütün düşmanlarının sonu kötü olacak / Eğer sevgili ya da bir güzel içinse falın / Gelecek ayağına yalvarmadan, olmasın kaygın / O zaman ki erersin zevk ve safaya / Salavat ver Muhammed Mustafa’ya).
Belli sayıda soru içeren, her sorunun altında, içinde Yunan tanrı ve filozoflarının adlarının bulunduğu daireler bulunan, yanıtların da o tanrı / tanrıça ya da filozofun adının bulunduğu bir listede ve falda çıkan sayıyla saptandığı, Latin harfleriyle basılmış bir fal kitabını da anımsıyorum. Ben 1955 yılında görüp almıştım. 32 sayfalık bir şeydi. Bu kitabı hazırlarken kitaplığımda bulamadım. Devlet kitaplığında da, adını tam bilmediğimden izine rastlayamadım. Kuşkusuz, bu tür fal kitapları, çevrilerek ya da güncelleştirilerek uzun zaman basılmıştır. İlginç olan o kitabın başındaki günde üç sorudan fazla sormamak gerektiği uyarısıydı. Bu tür fallarda üst üste niyet tutmak tekrarlara ve çelişkilere götürebilir niyet sahibini. Fala güven duyulmasını da azaltır. Oysa görüldüğü gibi falnameler, özellikle başlangıçta edilen dualarla, kutsallık taşıdığına inandırılmak istenen metinlerdir. İyi sonuçlandıklarında da, uğursuz belirtiler gösterdiklerinde de, Tanrı’ya sığınmayı öğütler, bir bakıma Tanrı’dan umut kesmemeyi önerirler.