Türkiye'deki Eğitim Hakkında Görüşleriniz

Eğitim hayatımıza dair her şey. Anılar, düşünceler..
Kullanıcı avatarı
Eternity
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 2877
Kayıt: 23-06-2003 22:52

Türkiye'deki Eğitim Hakkında Görüşleriniz

Mesaj gönderen Eternity »

Çok derin bir konu, hatta kör bir kuyu gibi. Ülkemizde ya$anan tüm sorunların temelinde yatan öğe olarak görmü$ümdür.

Toplum olarak (malesef) değerini onu kaybettikten ya da i$ler iyice kötüye doğru gitmeye ba$ladıktan sonra anladığımız ve nedense yıllar boyunca hep "i$te eğitim sorunlarımıza çare olacak bir fikir buldum" denilen sözlere rağmen çare olmaktan öte daha da çaresizliğe itilen bir eğitim karma$asına sahibiz.

Mezun olduğu alanda i$ bulamayanlar,
Bir türlü istediği alanda eğitimini yapamayanlar,
Eğitimi sadece okul sıralarında öğrendikleriyle sınırlı bırakanlar,
Milyonlarca ki$i arasından iyi/kötü bir bölüme girmek için ter akıtanlar,
Geleceği sadece 3 saatlik bir maratona bağlanmı$ beyinler,
Aradığını bulamayacağını anlayıp yabancı ülkelere göç edenler,
Sistem adı altında bir kaosa emanet edilen taze beyinler,
Bir yanda paralı okullarda son derece lüks ko$ullar altında eğitim görenler diğer yanda ise bir silgi ve kalemi bile bulamayanlar,
Öğretmen/öğrenci/veli üçgeninde ya$anan ileti$imsizliğin getirdikleri..

Bu ve buna benzer birçok problemin olduğu ama senelerdir bir türlü çözüme kavu$turulamayan, balık ba$tan kokarmı$ sözünün bire bir uyduğu hatta ortada kokacak bir balığın bile olmadığı ve zincirin tüm halkalarının birbirinden kopuk halde olduğu eğitim fiyaskomuz hakkında görü$leriniz nelerdir?
Kullanıcı avatarı
vişne
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 575
Kayıt: 25-06-2003 01:25

Mesaj gönderen vişne »

Eternity demiş ki "Bu ve buna benzer birçok problemin olduğu ama senelerdir bir türlü çözüme kavu$turulamayan, balık ba$tan kokarmı$ sözünün bire bir uyduğu hatta ortada kokacak bir balığın bile olmadığı ve zincirin tüm halkalarının birbirinden kopuk halde olduğu eğitim fiyaskomuz hakkında görü$leriniz nelerdir?". Bunu okuduğumda , görüşümü aşağıda yazacağım mektup içinde anlatmak istedim.Mektuptaki sözler bana ait değil ama önemli olan bir zamanlar benzer kaygıları olan, hayal kırıklıkları yaşayan , bir nesli oluşturacak gençlerden biri olmamdır.

(Bu mektubu, şu anki konumum, birikimim ve kimliğimin temelini oluşturan saygı duyduğum "Öğretmenler"imi dışarıda tutarak yazıyorum )

Sevgili Öğretmenim,
Bu satırları yıllar sonrasından geçmişteki size yazıyorum. Biraz geç kalmış bir mektup bu biliyorum fakat ilerleyen satırlarla birlikte beni affedeceğinizi umuyorum. Tanımadınız beni değil mi öğretmenim? Tanımamanız çok doğal aslında, sınıfta ön sıradaki çalışkanlar ile arka sıradaki haşarı gençler arasında sıkışmış mülayim öğrencilerinizden biriyim ben. Adımı hiç bir zaman öğrenmediniz, yoklama kağıtlarında geçen silik birer isimden öte bir varlık değildim ben sizin için. Bir de okumak zorunda kaldığınız yazılı kağıtlarım olmasa çok daha rahatlayacaktınız gerçi. Oysa adımla seslenseydiniz her şey çok farklı olurdu; buna emin olabilirsiniz.
Sizi ortaokuldaki derslerinizdeki halinizle hatırlıyorum şu an. Tahtada çözülmüş örnek sözcükler duruyor ve siz elinizde silahınız rastgele ateşler ediyorsunuz. Oysa sizin hiçbir örnek cümlenizde özne olamadım ben. Özneyi hep ön sırada oturan öğrencilerinize verirdiniz., nesneler ise arka sıralarda ikamet ederdi. Zaman ve mekan bizden uzaktı. Silik bir resimle birlikte coğrafya dersinde çıkardınız karşıma, tahtada duran yırtık haritamızda enlem ve boylamların varlığını anlatırdınız. Oysa ben, neden dünyayı böldüğünüzün anlamını çözmeye çalışmaktan sizi anlamaya fırsat bulamazdım. Kalabalık sınıfta bir soruyu çözmenin hazzını yaşayamadım hiç. Ve siz benim yarım kalkan parmaklarımı kaale almazdınız.Matematik dersinde anlaşılmazdınız hep benim için. Adeta her şey sayılar arasındaki vahşi dünyada gerçekleşiyordu ve hiç bir zaman sayıların dünyasını bırakıp bizim dünyamıza merakla eğilmediniz.
Küçük bir dokunuşu, sıcak bir gülümsemeyi bize çok gördünüz. Kurtuluşumuzun müjdecisi çalan zil ile birlikte biz sevinö naraları atarak çıkarken okulun bahçesine, siz o soğuk ve bir o kadar bize yasak olan öğretmenler odasına giderdiniz.Varlıkların, isimleriyle bu dünyada var olduklarını öğrendim çok sonraları. İsmi olmayan aynı zamanda var olamıyordu da bu dünyada. Siz benim adımı bilmeyerek bilinçli bir yok ediş yaşatıyordunuz bana.
Tarih dersine geldiğinizde tahtada konuşanlar listesi sizi bize düşman ediyordu belki , kim bilir? Oysaki Batılı düşünürler insanın konuşan bir hayvan olduğu görüşünü ileri süredursunlar, siz bizlerin susan bir insan olmamızı istediniz. Ve sürekli Erzurum Kongresi ile Sivas Kongresi arasında sıkışıp kalırdık. Sebep- sonuçları sorgularken elinizdeki o sopa, tarih sevgimize atılan birer tokattı oysa. Vücudumuz yara içerisinde bir sonraki seneye geçmeye çabalardık. Hiç bir zaman bilemedim anlatılan Kurtuluş Savaşı'nda kendi dedemin de savaştığını, İngilizlere esir düştüğünü... Ne için savaşmıştı, kimin için savaşmıştı bunları söyleyemezdi tarih kitaplarımız. Her şey Erzurum Kongresi ile Sivas Kongresi arasında sıkışıp kalırdı. Beden eğitim dersinde yoktunuz zaten, ya bir iskemle üzerinde çayınızı yudumlardınız ya da hiç var olmazdınız. Ellerimize tutuşturulan futbol toplarını bilirdik biz beden eğitimi denildiğinde. Resim dersinde yeteneksizliğimizi sergilerdik daha çok. Kopya manzaralar, anne yardımı suret çizimleriyle ancak gerçedik dersinizi. İngilizce dersleri için yardımcı ders kitapları sağ olsun. Ne iyi etmişler de zaten bir kelimesini anlayamadığımız bu dersin ödevlerini 10 dakikada yapmamıza yardım edecek kitaplar çıkartmışlardı.Pencereye Windows demek zorunda olmamı anlayamadım hiçbir zaman, anladığımdaysa iş işten geçmişti.
Siz beni hep ön sıra ile arka sıra arasında silik bir şahsiyet olarak tanıdınız. Aslını söylemek gerekirse hiç tanımadınız beni. Adımı bilmek size büyük bir zahmetti ve not defterinizi işgal eden notlarım karneye geçmesi gereken sayılardan başka birşey değildi. Müdür ve müdür muavinleriyse birer korkuluk abidesi olarak yer alırlardı her sabah. Ve her andımız okunduktan sonra mutlaka bir kurban vermenin gerekliliği varmışçasına bir arkadaşımız sizleri tokat "sevgi"nize maruz kalırdı.
Size bir şey demeyeceğim, malum şu an ben geçmişimdeki size mektup yazıyorum ama artık büyüdüm ve bir adımın olduğunu anladım nihayet. Numarasıyla birlikte hatırladığınız öğrencileriniz şu anda hangi kaldırımda yürüyor haberiniz var mı bilemiyorum fakat görmek istemediğiniz, bir zorunluluk karşısında boyun eğdiğiniz öğrencilerinizden biriydim ben. Not defterlerinizden çıktım, bugün tam karşınızdayım. Küçük bir dokunuşun çocuk yüreğindeki yerini biliyorum ve haykırıyorum size. Basit bir gülümsenein nice anlamları içerisinde barındırdığını duyun istiyorum.
Geçmişimdeki size sevgi ve saygılarımı muhafaza ederek ellerinizden öpüyorum. Siz beni hatırlayamasanız da...
Kullanıcı avatarı
ress
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 110
Kayıt: 20-05-2004 16:09
Konum: symirna

Mesaj gönderen ress »

Eternity güzel bir konu açmışsınız teşekkür ederiz. Bir eğitimci olarak ben eğitim sisteminin değişmesi gerektiğinin düşünüyorum. Eğitimin yaşam boyu sürekli öğrenme ile bütünleştirilmesi gerekir. Bizim ülkemizde sorun olarak eğitimli kişilerin iş bulamaması konusu önde gelen bir konu. eğitimden beklentiler burada ön plana çıkıyor.Yani ben eğitimliyim iş bulmalıyım görüşü hakim oluyor. Aslında işin özü eğitimin zorunlu olması ve 4 yıl okudum iş bulmalıyım konusunun dışında öğrenmeye istekli olmakta yatıyor. belli konularda uzmanlıklara önem verilmeli, üniversite sınavları kaldırılmalı..yurt dışındaki bazı eğitim sistemlerinde olduğu gibi liseden sonra sınavsız ve lise puanına göre istenilen alanlara yerleştirme yapılmalıdır.Tabi burada da hangi alanlarda ne kadar kişiye ihtiyaç duyulduğunun tesbiti yapılmalıdır.Yök kaldırılmalıdır kesinlikle..aslında benim en çok üzerinde durduğum konu eğitimde fırsat eşitliği..paralı eğitimin kaldırılması..Bugün sınıfta öğrendikleri dışında özel ders almayan öğrenci çok az..bu büyük bir ayıptır.Öğretmenin eksikliğidir.Öğretmen sürekli kendini yenilemeli, yeniliklere açık olmalıdır.Ayrıca ezbere dayalı öğrenme şekli yanlış bir yöntemdir.Aslında bütün iş eğitimcilerde bitiyor..Herkes yok sistem bozuk değişmeli diyor..ama öneri getiren yok..Üniversiteler açısından yanlış fazla sayıda univ. açmakta oldu..Ülkemizdeki en büyük hata köy enstitülerinin kapatılması oldu.Bu ülkede tarım ve hayvancılık öldü de denebilir.Türkiye genç nüfüsu en fazla olan ülkedir.Bir cevherdir.Ancak şuna çok dikkat etmek gerekir.Gençlerimiz popstar v.s gibi yarışmalarla oyalandırılıyor. Gençlerde yani cevherlerde bu zamanı ölü geçiriyor..Uyanalım artık diyerek herbir bireyin birşeyleri değiştirebileceğini düşünüyorum.
saygılar..
[color=green]papatyaların narince savrulduğu...
kelebeklerin özgürce uçtuğu...
rüzgarın hafifce ıslık çaldığı günde...
gözlerimde çiğ tanesi ıslaklığı...[/color]
Kullanıcı avatarı
Alamut
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1694
Kayıt: 16-09-2003 17:07
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Alamut »

Eğitim ve öğretim adam gibi birleştirilsin önce. Kanun çıkarmakta hassas davranan sayın meclisimiz, bu kanunların uygulaması konusunda aynı hassasiyeti bir gösterse devrim olur bence. Herşey yazılı, uygulama ise yetersiz veya yanlış, Standardı düşük tutmaya bayılan bir toplumuz malesef...
Hani kurşun sıksan geçmez ya geceden...
Kullanıcı avatarı
dJ4
Co-Admin
Co-Admin
Mesajlar: 4055
Kayıt: 24-06-2003 01:15
Konum: Real World

Mesaj gönderen dJ4 »

Benim en büyük şikayetim insanların yetenekli oldukları konulara yönlendirilememesi bende kendi adıma bu işten oldukça muzdarip oldum öğrenim hayatım boyunca, başarılı bir öğrenciydim fakat yinede daha çok eğitim görmek istediğim bir konuya yönelemedim gitti.

İnsanlara eğitim görmek istediği alanı seçme hakkı daha çok tanınmalı bence en azından deneme hakkı verilmeli ne yazıkki Türkiye'de birçok kişi o sınavda istediği yere girebilecekken bile sırf popüleritesinden dolayı sevmediği ve başarılı olamayacağı bölüme yöneliyo.

Şuanki sınav sistemi kafadan yanlış bence bi kere katsayı tartışmaları şöyle dursun 3 saatte insanın geleceğine karar vermek anlaşılması güç bir belirleme sistemi bu işi başından yapmak lazım ta ilkokul sıralarından başlamalı bu iş, benim görüşüm bu.
Kullanıcı avatarı
MARTI
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2223
Kayıt: 21-05-2004 03:43

Mesaj gönderen MARTI »

Ahmet dedigine katiliyorum. Lakin sunu unutma, bir sinav olmadan da ögrencinin yerlestirilebilmesi ne gibi kaotik sonuclar dogurabilir. Yurtdisinda egitim aldigimi biliyorsun ve ben buradaki durumu görüyorum. Bircok ' kalitesiz ' insan, ülkemiz kosullarinda rahat girelemiyecek bölümlerde okuyorlar. Peki buna ne demeli ??

Evet, insanlarin ilgi alanlarina yöneltilmesinden yanayim. Ama böyle birseyin gelistirilebilmesi icin herseyin sil bastan yapilmasi gerek diyorum.

Kaldi ki ne yazik bilime de o kadar agirlik verilmiyor. Bu da ayri bir düsündürücü konu. Elbet, pek cok degerli calismalar yapiliyor, ya da pek cok degerli bilimadamlari ülkemizde yetisitiriliyor. Ama hangi imkanlar altinda oldugunu biz de görüyoruz. Bundan dolayi pek cok Beyin Göcü'ne de tanik olmuyor muyuz?

Egitim aslinda ülkemizde oldukca kaliteli. Lise ve ortaokul düzeyine baktigimizda ezbercilik hususu göze carpmasina ragmen, pratiksel calismalari ile de yogunlasan kurumlarimiz yok degil. Kaldi ki, ben yürekten diyebilirim ki, aslinda diger ülkelere oranal cok iyi egitiliyoruz bu asamada. Ünv. düzeyine gelince ise, bizim ünv.mizdeki egitim sistematigi daha kaliteli kaliyor. Tabii ki ünv.ne göre de degisebiliyor bu durum. Misal bazi ünv.de teori agirlikli ögretilirken, bazilarinda özellikle Teknik Ünv.mizde pratik ( bransina göre ) egitime de labaratuar desteginde agirlik verilebiliyor.

Yani demem, kisa sözün özü, vatanimizda aslinda egitim oldukca kaliteli. Elbet pozitive edilecek noktalar olmasina karsin; ki bunlar tabii olanlardir.

Ortak sorunumuz su ki, genclerimizin ünv.ye yerlestirilmelerinde yasanan kaostur. Ama yurtdisindakiler ise, böyle bir sistemin olmamasindan muzdarip... Bir de buna ne buyursunuz??

' Egitim $art ' !
Kullanıcı avatarı
Eternity
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 2877
Kayıt: 23-06-2003 22:52

Mesaj gönderen Eternity »

Bende bu konudan oldukça yakındım, ağzımın payını aldım. Hep yabancı dil üzerine eğitimimi yapıp tamamlamak istemi$ken kendimi bamba$ka bir alanda bulduğumda geriye dönüp baktım ve hep $u soruyu sordum "Ben buraya nasıl geldim ?" Hiç ama hiç okumak istemediğim bir alanda kendimi buldum, okumak zorunda kaldım. Kendi payıma dü$en hatalarımda elbet vardı ama bizi doğruya götürmesi gereken bir sistem olması gerektiği gibi, ben ve benim gibi birçoklarını hataya götürende eğitim sistem(sizliğ)imiz oldu.

Bir türlü küçük ya$lardan itibaren insanları ba$arılı oldukları, istedikleri alanlara yönlendirecek bir çözüm bulunamadı gitti. Dünyada e$i benzeri olmayan bir yenilik olsa tamam derim ama ba$kalarının yapabildiğini biz neden yapamıyoruz (en azından neden modelleme yöntemine gitmiyoruz) bir türlü anlamadım ve bu gidi$lede asla anlayamayacağım.

8 yıllık eğitim sürecinden sonra ( o süreçte tohumları atılarak ) ya$ca ve fikirce daha da geli$en gençlik pekala yetenekli olduğu alanlara yönlendirilebilir. Bunu yapmak hiçte zor olmasa gerek. Malum, çocukluk evresinde istekler sabit bir eğilim göstermesede ilerleyen ya$larda hem ki$isel hem de zihinsel açıdan gösterilen beceriler zaten insanı olmak isteyeceği alanlara ister istemez sürükler. İ$te bu evrede ki$ilerin yetenek ve bilgi alanlarına göre eğitimlerini görmelerini sağlayacak programlı, belirli bir raya oturmu$ sistem devreye girmeli. Çok bilinmeyenli denklemlerin bile belirli bir çözüm yöntemleri ve formülleri varken ve o adımlar olması gerektiği gibi atılınca ortada çözülemeyecek bir denklem kalmazken, bir delinin ta$ attığı ve kırk akıllının ta$ı çıkaramadığı, kör kuyuda boğulanın boğulduğu, kalan sağlar bizimdir zihniyetli adına sistem diyemediğim kaosu senelerdir çözemedik gitti.

İlköğretimi temel dersler üzerinde okuyoruz, lise sıralarına geldiğimizde önümüze zorunlu ve seçmeli dersler sunuluyor. Zorunlu dersler edebiyat, matematik ve fen ağırlıklı, seçmeliler ise zaman geçirmek adına sunulmu$ beden, müzik vb. dersler. Peki ya hiç öğrenciye soruluyor mu "Sen bunları okumak istiyor musun" diye ? Hayır. Karnende ne gözüküyorsa ba$arın onunla ödüllendiriliyor. Doğru dürüst temelini almadan birçok dersten geçtiğimi ama aslında o dersi hiç öğren(e)mediğimi çok kere ya$adım. Ben bir örneğim ve malesef benim gibilerden çok var bu ülkede. Yıllar geçtikten sonra ise 3 saatlik bir maratona katılıyorsun (daha hangi alanları seçeceğini bilmeden!) Öyle ki sınav formunu nasıl dolduracağını dahi bilmeden hayatının en önemli 3 saatine hazırlanan binlerce öğrenci var. Biraz bilgi, biraz ezber ve birazda $ansın varsa ya okumak istediğin alanda eğitimini görme fırsatını buluyorsun ya da çok alakasız bir alana yönelmek zorunda kalıyorsun. Okulu bitirip bir güzel mezun olduk ama bir bakmı$sın ki davulcu olmak isterken zurnacı olmu$sun. Haydi kolay gelsin.

Yazımın sonuna eğitim sistemimizin ne hallerde ve ne kadar acınacak durumda olduğunu çok iyi anlamamı sağlayan bir örnek eklemek istiyorum.

Haberlerde $öyle bir olaya tanık oldum. Malum YÖK tasarısını protesto etmek için toplanmı$ profesörlerin yaptıkları eylemi anlatan bir haberdi. Hocalar ellerinde kağıtlarla eylemlerini yaparlarken tam yanlarında bir kız öğrenci duruyordu ve $u sözleri sarfediyordu :

- Siz! siz değil miydiniz geçen gün bizleri polislere $ikayet edip dövdürtmeye çalı$an?? $imdi neyi ne hakla protesto ediyorsunuz??

Ho$nut olmadığı durumları dile getirmek için eylem yapma hakkını kullanmak isteyen öğrencisini dövdürtmeye çalı$an profesörler(?) $imdi kendileri eylem yapıyorlar. Vah ülkemin $u gelmi$ olduğu haline!
Kullanıcı avatarı
MARTI
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2223
Kayıt: 21-05-2004 03:43

Mesaj gönderen MARTI »

Haklisin..

Ama, bu sistemin degismesi daha cok zaman alir..

Cünkü altyapidir mühim olani. Suan itibari ile altyapi biraz degitirildigi icin, belki yeni bir modele gecis yapilabilir ama, bu da eminim ki uzun bir zaman alacaktir.

Ögrenci ilgi alanina kanalize edilmisi sekilde ünv. basamaklarina hazirlandirilsada, bu da yeterli olmuyor. Cok örnegini gördüm yurtdisinda. Ilgi alani oldugunu söyledigi bransa gelince tabir-i caiz, *dünyasini sasiranlari*..

Celiski var yani..
Kullanıcı avatarı
ress
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 110
Kayıt: 20-05-2004 16:09
Konum: symirna

eğitim kamburu

Mesaj gönderen ress »

:? arkadaşlar gercekden çok doğru noktalara değinmişsiniz sizlere katılmamak elde değil..bu konunun ele alınması bile bizim aramızda sevindirici.. yazılarınızdan okuduğum kadarıyla sanırım çoğu arkadaşım ya istediği bölüme girememiş yada istemediği bir bölümde okumak zorunda kalmış.Kil ahmet bencede 3 saat de kişinin geleceğini belirlemesi çok yanlış.
Ha bu arada bende istemediğim bir bölümde okudum.hemde arapça dersi aldım. bir burs verdiler yurt dışına gittim..sanırım en aklımda kalan güzel yönü bu. Sınıfın çoğunda imam hatipli arkadaşlar vardı. kültür çatışması olduğu gibi beni de pek açmadı bölüm...elimden gelse bu işide yapmıyacağım. şimdide eğitim alanında master yapıyorum.çünkü bölümün beni tatmin etmeyen yönlerini kapatmaya çalışıyorum. ancak sanmayın ki diğer bölümlerde ki eğitim de iç açıcı..yok eğitimde de eğitim yürek yarası. sanırım üniversitelerde araştırma yapmayan hocalarımızı gördükçe içim biraz daha buruluyor.onların verdiklerini görünce.yaptıkları yayınlara bakınca.eski tarihli kitaplarını yenilemediklerini görünce. Araştırma sıfır..kendini yenileme sıfır.. türkiye'nin uluslararası indexlerde yer alan, kabul gören yayınları bir elin parmağını geçmez maalesef..
ben hep şunu düşledim filmlerdeki profesorleri gözlüklü...buluşları olan..
ha şuna da değinmeden gecemiyecegim..bugun yürüyüş yapanların çoğu yerinden olmamak için uğraşanlar..zaten hesap edildiginde imam hatip mezunları mumkun deıl tıp veya dıger bılım dallarına gıremıyor..konu saptırılıyor sanırım..yine de demokrasi var deyip gececeğim.Ama olsun bal tutan parmağını yalar misali yürüşün ardından prof. lara gorev aldıkları ek yerler ıcın yuklu paralar geliyor..
neyse ilave etmek istediğim birşeyler var müsadenizle..
Bugün eğitim ve öğretim birbirine karıştırılmaktadır.
Eğitim:Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işi,
öğretim ise;Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim.yani öğretim de kılavuzluk vardır, yöntem vardır. Bilgiyi nasıl sunacağına öğretmen veya eğitmen eğitim içinde yer alan müfredata uygun olarak vermektedir.
bugün ingiliz eğitim sisteminin“Özel Okulları Destekleme Projesi”ni uygularken hükümetimiz İngiltere’yi örnek aladursun, İngiliz öğretmen ve veliler, özelleştirmeci eğitim politikalarının mağduru olmaya devam ediyor.
İngiltere’de, ciddi bir eğitim sistemi krizi yaşanıyor. Mali kriz içine giren okul yönetimleri, binlerce öğretmeni kapı önüne koyarken, birçok okulda ‘yarım gün’ öğretime geçiliyor.
Bizde ise veliler cocuklarını özel okullara yönlendirmekte ancak istatistiklere bakıldığında bu özel okullarda ki başarı oranının çokda yüksek olmadığı görülmektedir.
artık şu kabul edilmiştir ki ezbere dayalı eğitimin modası geçti.Bugün aktif öğrenme modeli dediğimiz model uygulamasıyla ezberciligin kaldırılması düşünülmektedir.Ancak bu aktif öğrenme modelini uygulayan üniversitelerin şuna dikkat etmesi gerekir.Aktif öğrenme modeli bir yöntemdir metotdur. Araştırma ağırlıklıdır.Öğrenci aktif hale gelir.araştırır..öğretmen ise rehber konumundadır yol gösterir öğrenciye.
ancak bu yöntemlerin araştırmanın nasıl yapılacağını bilmeyen, kütüphane kullanma alışkanlığını kazanmamış üniversitelerde de işe yarayacagını sanmıyorum. Sanırım öğrenmenin ana şartı istekli olmak, ve verileni almak yerine yeni şeyler öğrenmeye de istekli olmak.
Kullanıcı avatarı
Eternity
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 2877
Kayıt: 23-06-2003 22:52

Mesaj gönderen Eternity »

Eğitim sürecinde ailelerinde ne kadar önemli rol oynadığına dair bir anımı payla$mak isterim.

Çocukluktan gençlik çağına kadar beraber büyüdüğüm bir arkada$ım vardı. Lise bitene kadar eğitimini hep özel okullarda gördü. Çocukluktan itibaren "ailesinin isteği ve zorlamasıyla" üniversite çağına geldiği zaman elektronik mühendisliği bölümünü okumak için çalı$tı, çabaladı. Bu sürece gelene kadar ba$ını derslerden kaldırmayan, sadece hava almak için dı$arı çıkıp gezen ve neredeyse hayattan bihaber bir genç olarak büyüdü. Ailesinin ondan yapmasını istediği tek $ey olan mühendislik bölümünü kazanabilmek için hayatla tüm bağlantılarını kesip sadece ve sadece okulda ve evinde aldığı özel derslerinde ba$arı göstermeye çabalayan bir çocuktu. Yıllar geçipte çocukluk evresinden gençliğe adım attığında ise artık kendi fikir ve istekleri olan bir genç olmaya ba$ladı. Hayatı yeni tanıyan, herkesten önce kendisinin ne istediğinin önemli olduğunu anlayan ve bunları gerçekle$tirebilmek için öncelikle ailesi ile sava$ması gerektiğini gören genç bir beyindi artık. O günlere gelene dek mutlaka elektronik mühendisi olmalısın diyerek beyni yıkanan çocuk aslında istediğinin o olmadığını ve müziğe yatkın olduğunu, müzikle uğra$manın ona keyif verdiğini anladığında almı$ olduğu tüm eğitimi ve ailesinin dü$üncelerini bir kenara iterek kendi amaçladığı yola adımlarını attı. Ve gün geldi bu idealini gerçekle$tirerek önce amatörce daha sonra yurt dı$ında eğitimini almak üzere müzik hayatına ba$ladı. Bu deği$im beni çok $a$ırtmı$tı. Küçük ya$tan itibaren beyni hep bir fikir üzerine odaklanmaya zorlanmı$ olan arkada$ımın kendi istekleri doğrultusunda adım atması ho$uma gitmi$ti.

Evet aileler hep iyiliğimizi isterler ama her insanın kendi ki$iliğinin bir sınırı vardır ve bu bence asla a$ılmaya çalı$ılmamalı. Malesef ki bizim toplumumuzda diğer alanlarda da ailelerin biraz baskıcı ve hep yönlendirici olma çabalarıda önemli rol oynuyor tıpkı eğitim hayatımıza etkileri gibi. Umarım bir gün deği$ecek ve düzenli bir hale gelecek olan eğitim sistemimizle beraber ailelerinde gençlere olan tutumlarında deği$iklikler olurda her iki etken arasında kalan gençlik neyi istediğine daha rahat ve özgür bir ortamda karar verme $ansı bulabilir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir