Prostat deyip geçmeyin...

En önemli konumuz, sağlığımız hakkında bilgilerimizi paylaşalım
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Alamut
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1694
Kayıt: 16-09-2003 17:07
Konum: İstanbul
İletişim:

Prostat deyip geçmeyin...

Mesaj gönderen Alamut »

1.Prostat iltihabının (prostatit) nedenleri nelerdir?
Akut ve kronik bakteriel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur.Bakteriel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir.
Bazı tıbbi müdahaleler , özelliklede idrar kateteri takma işlemi bakteriel prostatit riskini artırır.
Kronik bakteri kaynaklı olmayan prostatitlerde de prostat bezinde benzer iltihabi durumlar oluşur Fakat buradaki nedenler sıklıkla tipik idrar yolu enfeksiyonlarında görülen etkenlerden farklıdır.Buna yol açan organizmalar sıklıkla klamidya ve mycoplazma denilen organizmalardır.Bunların bazıları cinsel ilişkiyle geçebilir.
Prostatodynia durumunda ise prostatın mikrop kapmasıyla ilgisi yoktur.Problem sıklıkla prostat bezini çevreleyen sinir ve kaslarla ilgilidir.

2. Prostatitin neden olduğu yakınmalar nelerdir?
Ani gelişen bakteri kaynaklı prostatititde,şikayetler ani ve şiddetli başlar.Ateş,titreme,idrarda şiddetli yanma ve mesaneyi ( İdrar kesesi ) boşaltmada yetersizlik sık görülen problemlerdir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititde şikayetler benzer ancak daha az şiddetlidir.Bu şikayetler idrarda yanma,sık idrara çıkma,testislerde, perinede(makat bölgesinde), sırtta ağrılar ve ağrılı ejakulasyondur.( İdrar ve sperm atılımı )
Kronik bakteri dışı kaynaklı prostatitte sık ve ağrılı idrar yapma,ağrılı ejakulasyon ve perine-mesane-testis ve peniste ağrı-rahatsızlık olur.
Prostatodynia şikayetleri zorlu ve ağrılı ejakulasyon,zorlu ve ağrılı idrar yapma,perinede ağrıdır.Bu şikayetler kronik nonbakteriel prostatit şikayetlerinden ayrılamaz.

3. Prostatit bir hastayı nasıl etkileyecektir?
Prostatit hem hasta hem de doktor için zor bir durumdur.Hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.Prostatitin doğru tanısı zordur ve hastalık kür olmayabilir.Bununla birlikte prostatit tedavi edilebilir bir hastalık olup uygun tedavi ile önemli yakınmalar büyük oranda düzelir.

4. Prostatitle ilgili önemli noktalar nelerdir?
Doğru tanı tedavi için ana faktördür.
Prostatit herzaman kür olmayabilir ancak kontrol altında tutulabilir.
Şikayetler geçse bile tedavi izlenmelidir.
Prostatitli hastalar gelişen prostat kanseri için daha yüksek bir risk içermezler.
Normal cinsel aktivitenin kesilmesine gerek yoktur.(akut safha hariç)
Prostatitli kişi normal hayatını sürdürebilir.

5. Prostatit nasıl tedavi edilir?
Akut bakteri kaynaklı prostatititte hasta antibiyotik almaya ihtiyaç gösterecektir.Bu süre minimum 14 gündür.Bazen hastaneye yatırılarak damar yolundan tedavi alması gerekebilir.Bazen de zorlu idrar yapanlarda sonda takmak gerekebilir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititte antibiyotik tedavisi daha uzun tutulur.Genellikle 4-6 hafta.bu tedavi ile hastaların % 60’ında başarı sağlanır.Bazı durumlarda şikayetler tekrarlar ve antibiyotik tedavisine yeniden başlamak gerekebilir.Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda uzun dönem antibiyotik tedavisi gerekebilir.Bazı nadir durumlarda ameliyat da önerilebilir.
Eğer kronik bakteri dışı kaynaklı prostatit tanısı konulmuşsa antibiyotik tedavisi gerekmeyebilir.Bu hastalarda diğer ilaçlar ön plana çıkar.Bunlar; alfa blokerler,anti-inflamatuar ilaçlar,bitki ekstreleri ve nadiren prostat masajıdır.
Prostadynianın tedavisi ise zordur.Çünkü bu hastalığın anlaşılması zordur.Kas gevşeticiler,alfa blokerler, antienflamatuarlar ve biofeedback teknikleri kullanılabilir.

6. Benign Prostat Hiperplazisi ( BPH ) nedir?
Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostatın iyi huylu büyümesi olarak tanımlanır. Prostatism olarak da adlandırılabilir.

7. BPH için risk faktörleri nelerdir?
İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır.

8. BPH’daki bazı belirtiler nelerdir?
Prostat idrar kesesinin altında üretrayı sardığı için; büyümesi idrar akışını tıkayıcı ve irrite edici belirtilere yol açabilir. En sık rastlanan belirti, bilhassa geceleri mesaneyi sık boşaltma isteğidir. Bekleyerek idrar yapma , kesik kesik idrar yapma, idrar sonunda damlama, idrar akış hızındaki azalma idrarda yanma idrarı bekletememe diğer sık rastlanan bulgulardır.

9. BPH nasıl tanınır?
Belirtilerin şiddetini ortaya koyma bakımından Amerikan Üroloji Birliği tarafından belirti puanlaması geliştirilmiştir. Bu sistemde idrar sıklığı ve idrar yapma zorluğu ile ilgili sorular mevcuttur. Bu sayede BPH ile ilgili şikayetleri şiddetine göre sınıflamak mümkün olmaktadır.
BPH tanısını koymak için hastadan hastaya değişen bir çok test uygulanmaktadır. Parmakla rektal muayene, kanda PSA testi, üriner sistem ultrasonografisi, idrar akış hızı testi en sık uygulanan testlerdir.

10. BPH nadir bir rahatsızlıkmıdır?
BPH oldukça sıktır.Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır.

11. BPH prostat kanserine neden olur mu?
BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genelikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir.

12. Prostat kanserinin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Prostat kanseri, ileri yaş erkeklerin bir hastalığı olup 40 yaş altında nadiren görülür. Amerika Birleşik Devletlerinde 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri sıklığının her yedi erkekte bir oranına dek yükseldiği bildirilmektedir.
Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Ancak belirli bölgelerde ve belirli ırklarda çok değişik oranlarda görülmesi, ailesel yatkınlık ve diyetin önemli bir rolü olduğunu ortaya koyar.
Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Prostat kanserinin yüksek yağ içerikli diyetle beslenme alışkanlığı olan toplumlarda daha sık olduğu, soya ürünlerinin bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü de gözlenmiştir. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likofen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülmüştür.

13. Prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemlerde hiç bir yakınmaya neden olmazken ilerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrılar ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalara neden olur.

14. Nasıl tanı onur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.
PSA( prostat spesifik antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır.Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer.
Prostat biyopsisi( prostattan parça alma) , rektumdan transrektal ultrason ile girilerek yapılır. Öncelikle prostat incelenir ve şüpheli alanlar belirlenir. Bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile prostattan uygun sayıda doku parçaları alınır ve patolojik incelemeye yollanır. Biyopsi yapılan hastalarda işlemden sonra %40-50 oranında idrarda ve menide geçici olarak kan görülebilir. Yüzde 3-4 hastada ise ateş yüksekliği gözlenebilir, ancak antibiyotik kullanımı ile büyük ölçüde önlenebilir.

15. Prostat kanseri önlenebilir mi?
Hayır. Ancak genel olarak sağlığınızı koruyacak önlemleri almak ve düzenli kontrolleri yaptırmakla riski azaltabilirsiniz.
Hani kurşun sıksan geçmez ya geceden...
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir