İlk kez 1957 yılında yayınlanan 'The Cat in the Hat' adlı çocuk edebiyatının en çok satanlar listesinde yer alan seriden uyarlanan "Kedi"de, "Austin Powers" serisinden tanıdığımız Mike Myers oldukça ilginç bir rolde karşımıza çıkıyor. Birbirinden oldukça farklı iki kardeş olan Conrad ve Sally, hem çalışıp hem de tek başlarına onları büyütmeye çalışan anneleri Joan Walden'ın başını fazlasıyla ağrıtmaktadırlar. Yağmurlu bir cumartesi günü, çalıştığı reklam şirketinin bir resepsiyonuna katılmak için çocuklarını uykucu çocuk bakıcısı Bayan Kwan'a bırakmak zorunda kalır. İki kardeş, Bayan Kwan'ın hemen uyumasıyla, sıkıntıdan patlar bir halde pencereden yağmuru izlerken beklenmedik bir misafir, 'Şapkalı Kedi' kapılarında belirir. "Eğlenmek iyidir ama nasıl eğleneceğinizi bilmek şartıyla..." anlayışıyla yaşayan bu ilginç karakterle ilk başlarda sıkıcı günleri renklenir. Ancak, 'Kedi'nin çılgınlıkları git gide çığrından çıkınca, iki haylaz kara kara bu kaosun önüne nasıl geçeceklerini düşünmeye başlarlar.
[b][i][color=red]Everything that has a beginning has an end...[/color][/i][/b]
Gerçek olaylardan esinlenmiş bu derin, düşündürücü film, bir grup genç insanın görünürde iğrenç eylemlerine insancıl bir bakış getiriyor. Bellochio bu rahatsız edici konuyu yoğun bir duyarlılık ve merhametle işliyor. 1978 yılında, genç bir kadın olan Chiara, kocasıyla birlikte yeni bir daireye taşınır. Dışarıdan bakıldığında, monoton bir ritme sahip, sıradan bir gündelik hayatı vardır: büro, iş, iş arkadaşları, ev işleri. Oysa hayatı özenle kurulmuş bir oyundur ve terörizm yanlısı aşırı solcu Kızıl Tugaylar örgütüne bağlı ateşli ve radikal bir militan olduğu gerçeğini maskelemektedir. Chiara, önemli bir İtalyan politikacı olan Aldo Moro'nun kaçırılıp sözde işlediği suçlar için "mahkeme edilerek" cezalandırılmasını planlayan bir hücrenin üyesidir. Kızıl Tugaylar'ın dört mensubu sessiz sedasız evi kiralar, kararlaştırılmış amaçları doğrultusunda hazırlar ve dehşete düşmüş Moro'yu kaçırarak sığınaklarına getirirler. Aradan günler geçtikçe, Chiara yavaş yavaş yoldaşlarıyla çelişkiye düşmeye başlar ve zihninde şüpheler uyanır. Devrimci ütopyanın büyüsü, beraber yaşadığı insanların yıkıcı vahşetini mazur gösterememektedir.
[b][i][color=red]Everything that has a beginning has an end...[/color][/i][/b]
Quentin sürekli yaptığı aptallıklar ve anlamsız şakalarla etrafındakileri bezdiren aptalın biridir. Yapmaya çalıştığı fakat yüzüne gözüne bulaştırdığı bir silahlı soygun sonunda hapse atılır. Hücresini paylaştığı iri cüsseli, sert bakışlı ve soğuk kanlı adam ise hiç kimse ile tek kelime konuşmayan usta bir hırsız olan Ruby'den başkası değildir. Hapishaneye atılmadan önce sevgilisi Sandra'yı öldüren ve çok tehlikeli bir hırsız olan Vogel'den çaldığı paraları saklamıştır.
Ruby Quentin'e yüz vermese de, Quentin'e göre aralarında inanılmaz sıcak bir dostluk başlamıştır!.. Ruby uzun zamandır kendisini akıl hastaları kısmına sevk ettirerek hapisten kaçmayı planlamaktadır.... Fakat nasıl olduysa Quentin'de bu planın içine dahil olur ve onun beceriksizliklerine rağmen kaçmayı başarırlar.
Yalnız bir kurt olmayı tercih eden Ruby'nin tek amacı Vogel'i öldürerek Sandra'nın intikamını almaktır. Fakat Quentin'nin polis olduğundan şüphelendiğinden onu başından atmak için her şeyi yapar. Oysa Quentin onu Vogel'in cani adamlarının elinden bile kurtarmıştır.
Her haliyle kontrol dışı ve dur durak bilmeyen bir kaçıp kovalamacaya dönüşmüş ve her seferinde Quentin başlarını kısa süreli de olsa belalardan kurtaran kişi olmuştur.
bnece bu filmi kesinlikle izleyin cunku jean reno nun filmleri oldukca guzel oluo yani ben begeniyorum:)
[b][i][color=red]Everything that has a beginning has an end...[/color][/i][/b]
"Kill Bill"in ilk bölümü, Uma Thurman'ın canlandırdığı kahramanımız Gelin'in eski iş ortakları-yeni düşmanlarını tek tek öldürerek intikamını almasını konu alıyordu; ama düşmanlarını bir bir doğrayıp ele başlarına yaklaştığında kanın tadı ağzımızda kalıyor, Tarantino ve yapım şirketi Miramax adeta bize nanik yapıyordu. İşte serinin bu ikinci filmi 'Gelin'in kaldığı yerden temizliğe devam etmesini konu alıyor. Bu bölümde sırayla Budd, Elle Driver ve ekibin lideri, adını filme de veren Bill, Gelin'in Hattor Hanzo kılıcını tadıyor.
ben ilk filmi begenmedim umarim bu daha guzeldir ilkindeki heyecanin devamini izlemek isteyen varsa kacirmasin bence..
[b][i][color=red]Everything that has a beginning has an end...[/color][/i][/b]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
Hawaii'de yaşayan ve kadınlarla arası oldukça iyi olan Henry Roth, adeta bir Kazanova gibi yaşamaktadır. Ancak bu safahat hayatı, Lucy'yle karşılaşması ve ona körkütük aşık olmasıyla, aşkının da ötesine geçen bir değişim içine girecektir; çünkü yeni sevgilisi kısa süreli hafıza kaybından muzdariptir. Henry'nin her buluşmalarında, Lucy'yi yeni baştan etkilemesi ve kendisine aşık etmesi gerekmektedir. Her ne kadar geçmişinde birçok kadınla birlikte olduğu için bu konuda tecrübeli de olsa, Lucy'nin kendisi gibi hissedip hissetmeyeceğinden emin olmadığı için, sürekli stres içinde yaşamaya başlar.
buyur bakalim
[b][i][color=red]Everything that has a beginning has an end...[/color][/i][/b]