Kar

Şiir, roman, öykü, deneme, eleştiri, inceleme.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
dejavu_
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 63
Kayıt: 23-02-2006 16:41
Konum: Islamabad
İletişim:

Kar

Mesaj gönderen dejavu_ »

KAR
İnce parmaklarımdan kayıyor kar. Soğuk, yakalarımdan içeriye giriyor. Ayaklarımı ısıtmıyor potinlerim. Islak nefesim, sıcak buhar üflemiyor. Buzlar, bastıkça çatırdıyor altımda. Kaygan bir zeminde cambazlık oynuyorum. Rüzgâr, kıs kıs gülüyor halime. Ağaçlar dökmüş yapraklarını. Çıplak, o yaşlı, buruşuk kadınları andırıyorlar. Ne kadar sade ve basit görünüyorlar o zaman. Makyajını bozmuş, çirkin bir kadın gibi doğa. Üşüyorum.
Fatih'te ikindi ezanını okuyor müezzinler; kış edasıyla. Yavaş ve mahur. Bir neyzenin perde aralarında nefes alışlarını anımsatıyor uğultular. Kar yağıyor ve kulaklarımda ezan. Atilla İlhan'ın, Fatih'te eski bir cuma çalarına uygun bir Cuma çalıyor, Balat yokuşlarında eski bir gramafon. Arabalar çoktan demir zincirlerini geçirmiş lastiklerine. Yanımdan geçerken ağır bir ses bırakıyorlar havada. Şakır, şukur. Tabanlarım buzlara yapışıyor bazen. O an iç içe geçmiş, sevişen şeyler geliyor aklıma. Buz ve soğuk. Bu ikisi bana yakın şeyler değil.
Kış tatlıları ve acılı çiğ köfte kokuları sarmış Malta Çarşısını. Kimisi toptan erzak alma telaşına düşmüş. Kimisi yakmış sigarasını, kaldırmış yakalarını, bir kahvenin köşeliğinde seyrediyor sessizliğini kalabalığın. Adamlığının kaç kuruş ettiğinin umrunda bile değil bazıları. Hepsi kendi halinden memnun. Sıcak simit ve çay kokusu manavlarda çöreklenmiş. Mavi önlüklü adamlar, hanım ablalara sebze, meyve tartıyor, bir yandan yudumluyorlar sıcak çaylarını. Şen bir kasap, çingen havasına kaptırmış başını, etleri lime lime kesiyor. Dudağında yarım bir izmarit. Ağzından çıkan sıcak buhar, sigara dumanına karışıyor.
Bulutlar, zamanın yavaş yeknesaklığına inat, hızla doğuya doğru akıyorlar. Eski Bizans zamanlarından kalma bir harebenin önüne çökmüş ihtiyar, ikindi ezanını dinliyor. Birazdan gidecek. Malta kahvesi sakinleri çaya davet ediyorlar. Gülümsüyorum. "Eyvallah. Belki. Başka zaman..."
Balat yokuşundan evimin köşeye sinmiş siluetini hala görebiliyorum. Anacığımın istedikleri geliyor aklıma. "Hay Allah! Çok dalgınım." Şekiller ani çağrışımlar yaratıyor zihnimde. Gittikçe çoğalıyorum. Zamanın kuwantlarında eriyor kar.
Bir televizyon dizi film çekiyor, Boyacılar Kapısı girişinde. Taşra kızı, kapının önünde bir cüzdan buluyor. Sözde sonra, cüzdanın sahibiyle büyük bir aşk yaşayacaklar. Bunu kameramanla yaptığımız bir sigara içimlik sohbette öğreniyorum. Kafalarda hala yeşilçam tripleri. Adamlar matrix çağına girdi abicim.
Boyacılar kapısı arkasında bir dilenci karşılıyor beni. Yarım yün, naylon karışımlı eldivenli elini uzatıyor sırıtarak: "Allah rızası için bir sadaka. Soğuk, bebelerim aç..." Allah rızası deyince iş değişiyor. Siyah eldivenli eli havada hızla açılıp, kapanıyor. "Allah dualarını kabul etsin yiğidim. Allah seni sevdiklerine kavuştursun..." "Amin abla, Amin."
Soğuk, buz tutmuş betonlar üzerinde, Fatih Kuran Kursunun öğrencileri futbol oynuyorlar, havası inmiş lastik bir topla. Kimse onlara kızmıyor, -cami bahçesinde top oynuyorsunuz!- diye. Lastik top ayağıma geliyor. Uzunların arasında kaybolmuş kısa boylu, afacan, tatlı yüzlü bir hafız, gülümseyerek yükseltiyor sesini: "Abiiii... Abi bir orta yapsana. Şöyle kafalık. Ama tam kafalık olsun ha. Doksana takıcam..."
Çocuk falso kaçırıyor ortayı. Uzun, bir şaplak indiriyor ensesine. "Büyüde gel canım." Bütün uzunlar yakıyor farları. Hepsinde şen bir kahkaha. Ufak afacan sırıtıyor bana uzaktan: "Abi öyle orta yapılır mı ya?" Gülümsüyorum. "E, yaptık ya! İyi orta yapsakdık, futbolcu olurduk zaten..."
Fatih Camii önüne park etmiş salepçinin arabasından sıcak tarçın kokuları yayılıyor bahçeye. Arabanın mangalında ellerimi ısıtıyorum. Sıcak salep, dilimi yakıyor. Kuran kursu kapısından iki cenaze getiriyorlar içeri. Bir tabutun başında beyaz bir tülbent. İkindi sonrası kılacaklar cenazeyi. Mevtanın yakınları asırlık çınarın altına birikiyorlar. Gözlerinde ağır, kalın güneş gözlükleri. Kadınlar başlarını yarım, beyaz, renkli tülbentlerle kapamış. Adamlar sigara soluyup, rahmetliden konuşuyorlar. Kar düşüyor bahçeye...
Müezzin kamet getiriyor. Cami kapısı kalabalıklaşıyor. İçeriye giriyorum. Çokta kalabalık değil. Az buçuk dolmuş. Sıcak nefesler ısıtıyor kubbe altını. Ezan-ı kamedi derin boşluklarda yankılanıp, kavisleşerek yayılıyor kuytulara. Loş bir kış aydınlığı, renkli kum camlardan kırılıp içeriye süzülüyor. İmam efendi, safları sıklaştırma direktifleri veriyor cemaate. Sonra kıbleye dönüyor. Sessizlik. "Allah-u ekber..."
Dışarıda, bağıran simitçilerin sesleri, Fatih Kuran Kursu Hafızlarının kahkahaları, Salepçinin kazanını karıştırırken çıkan o ağır ses, Boyacılar Kapısı dilencilerinin nidaları, duaları; Malta Kahvesi sakinlerinin sıcak çaylarını karıştırırken çınlayan bardaklar, helvacıların derin kazanları, dizi çekilen filmde taşra kızının cüzdanını düşüren adamın arkasından bağırışı, cenazeyi bekleyen kadınların bana samimi gelmeyen yakarışları, ağlayışları, caminin arka perdesindeki çeşmeden su dolduran çocukların, suları doldururken taşırmaları, şakalaşmaları, çiğ köfte yoğuran pala bıyıklı adamların "Çig Köfteeee... Gel..." diye bağırışları, anamın çıkarken tembihlediği nasihatları, arkadaşlarım, arkadaşlarım... İstanbul... Sessizlik...
İmam efendi selam veriyor. Faysal Caminde mavi bir sessizlik. Esmer adamlar kapıya doğru yöneliyor. Büyük havuzun göbeğindeki çeşmeden sular, üçüncü kata kadar fışkırıyor. İslamabat'a kış geldi. Caminin önünde dolmuşçular bağırıyor: "Ahaphara, Cinnah Super, Rawalpindi... Sıcak kış güneşi tenimi yakıyor. İçimde kar... İçimde...

Mustafa Burak Sezer
m.buraksezer@gmail.com
İslamabad - Pakistan
11 - 12 - 2005
`There is no good and bad. It's just a thought that makes the things good and bad.`
-Shakespeare-
Iyi ve kotu yoktur. Yalnizca dusunceler vardir ki seyleri iyi yada kotu yapar.
Kullanıcı avatarı
eniyikameraman
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2525
Kayıt: 01-11-2005 17:01
Konum: gök yüzünden

Mesaj gönderen eniyikameraman »

cok guzel di 2 kere okudum sagol paylaşımın icin :D
[img]http://img148.imageshack.us/img148/3443/28rl1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
dejavu_
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 63
Kayıt: 23-02-2006 16:41
Konum: Islamabad
İletişim:

Mesaj gönderen dejavu_ »

rica ederi. begendiginize cok sevindim :)
`There is no good and bad. It's just a thought that makes the things good and bad.`
-Shakespeare-
Iyi ve kotu yoktur. Yalnizca dusunceler vardir ki seyleri iyi yada kotu yapar.
Kullanıcı avatarı
onurkaya
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 669
Kayıt: 04-02-2006 17:36
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen onurkaya »

Gerçekten de çok güzel.Okurken kendimi Fatih'te buldum.Paylaşımın için teşekkürler
[b]Akıl gibi mal,
İyi huy gibi dost,
Edep gibi miras,
Bilgi gibi şeref olmaz

Hz. Ali[/b]
Kullanıcı avatarı
dejavu_
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 63
Kayıt: 23-02-2006 16:41
Konum: Islamabad
İletişim:

Mesaj gönderen dejavu_ »

eyvallah :) onurkaya.
`There is no good and bad. It's just a thought that makes the things good and bad.`
-Shakespeare-
Iyi ve kotu yoktur. Yalnizca dusunceler vardir ki seyleri iyi yada kotu yapar.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir