türkiye forum a yeni üye oldum hadisler bölümünde ilk ilgimi çeken comamdo ile sonsuz nur oldu sayfaların devamında birçok kişinin çok güzel paylaşımları olmuş .hadisleri bıkmadan okuyorum herkese teşekkürler.
Bir mum diğer mumu tutuşturmakla, ışığından birşey kaybetmez... Hz. Mevlana
www.internet.birligi.com
“İzin istemek 3 keredir. Eğer sana izin verilirse gir. Yoksa dön.”
(Buhari - 6245; Müslim - 2153)
“İzin istemek, ancak göz görmemesi içindir.” (Buhari - 6241; Müslim - 2150) İslam görgüsünde, bir eve ve kapalı alana girmek istiyen, kapıyı en çok 3 kere çalıp izin isteme hakkına sahiptir. Ve bu kapı çalma işlemi de arka arkaya olmamalı, az aralıklarla yapılmalı; böylece hane sahiplerine eğer izin vereceklerse, kendilerine çeki düzen verme fırsatı tanınmalıdır. 3 sefer kapı çalındığı halde izin verilmemişse, yapılacak şey, durumun uygun olmadığı düşünülerek geri dönülmesidir. İzin istemenin, kapıyı aniden açıp içeri girmemenin sebeplerinden biri de, gözün uygunsuz görüntülerle karşılaşmaması, günaha girmesine veya muhatabı rahatsız etmesine engel olunmasıdır.
“Bereket yemeğin ortasına iner. O halde yemeğin kenarından yeyin, ortasından değil.”
(Ebu Davud, Tirmizi)
Hadislerde bilhassa toplu yemek adabıyla ilgili çok sık vurgulanan bir kural vardır: Yemeği kişinin önünden yemesi, önüne denk geleni yemesi, başkasının önüne kaşık sallamaması, tabak içinde kaşığıyla dolaşıp durmaması... Aynı tabaktan yemelerde bu görgü kuralı geçerli olduğu gibi, özel tabaklarda tek kişilik yemelerde de önünden yeme kuralı geçerlidir. Bu kuralın sebeplerinden biri yemekte hoş olmayan görüntüleri önlemektir. Diğer bir sebebi de yemeğin bereketinin kaçmasına engel olmaktır.
“Bir kimseyi camide cemaatle namaza devam eder halde görürseniz, onun mü’min olduğuna şahitlik yapınız. Çünkü, yüce Allah ‘Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar şenlendirirler’buyurmuştur.
(Tirmizi)
Kişinin müslüman olduğunu gösteren bazı İslami alametler vardır ki, biz buna şeair deriz. Kişinin diliyle şehadet kelimesi getirmesi, tevhid kelimesi söylemesi nasıl bir İslam işareti ise, camide namaz kılarken görülmesi de yine onun müslüman olduğunun tescili hükmündedir.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
“İçinde (ezberinde) Allah’ın kitabından hiçbirşey bulunmayan kimse, harap bir ev gibidir.”
(Tirmizi)
Mü’min, Kur’an’ı okumayı öğrenmeli, namazda kendine yetecek kadar da sûre ve ayetlerden ezbere bilmelidir. Kur’an’dan hiç ezberi olmayan insan, namaz ve ibadetle ilgisiz ve ilişkisiz kimse anlamına gelir ki, bu müslüman için büyük bir noksanlıktır. Çünkü ibadetsiz kemale erilmez; Allah’a kulluk yapmadan hayatın gayesi yerine getirilemez. Peygamberimiz, Kur’an’dan ezberinde hiçbir şey olmayan müslümanı; binası yıkık bir viraneye, harap bir eve benzetmiştir. İman temeli ve arsası var, fakat ne yazık ki binası yerle bir olmuş...
“Peygamberimiz, kendisine sunulan hoş kokuyu geri çevirmezdi.”
(Buhari)
Ömer bin Hattab’dan: “Ben mescidde, Resûlüllah’ı soğan ve sarımsak kokusunu aldığı bir kimseyi, mescidden çıkarılmasını emrederken gördüm. Bu adam, Baki kabristanlığına kadar mescidden uzaklaştırılmıştı.” (Müslim) Peygamberimiz güzel kokudan hoşlanırdı. Devamlı koku sürünür ve ikram edildiğinde de geri çevirmezdi. Güzel kokular, meleklerin gıdasıdır. Melekler, güzel kokudan çok hoşlanırlar. Ve güzel kokuya gelirler. Kötü kokulardan ise (soğan, sarımsak kokusu da buna dahil) melekler hoşlanmazlar ve semtine bile uğramazlar. Kötü kokulardan sadece melekler değil, insanlar da rahatsızlık duyarlar.
“Taun denen (salgın ve bulaşıcı) hastalığın bir yerde çıktığını işitirseniz, oraya girmeyiniz. Öyle bir hastalığın çıktığı beldede bulunuyorsanız, oradan da çıkmayınız.”
(Buhari, Müslim)
Hadiste, salgın ve bulaşıcı hastalıkların görüldüğü beldelerde uygulanan karantina veya tecrid uygulamasına işaret vardır. Hastanın sağlıklı fertlerle temasının önlenerek tecrid odasında tutulması, günümüzün modern tıbbında da uygulanan bir tedavi yöntemidir. Elbette tıbbın gelişmesiyle orantılı olarak, karantina günümüzde, eski çağlara göre çok daha elverişli ve güvenli şekilde uygulanabilmektedir.