Herkesin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozasında saklı duran bir aşk yatar; bir gün bir güneş parlar bir yağmur düşer ve tohumun çatlayıp çiçekler açtığını ruhunuzun rengarenk bir ağaç gibi rüzgarlarla dans ettiğini görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazan manasız kaprislerle, yanlış anlamalarla, hoyrat fırtınalarla örselenip yeniden insan ruhuna dökülür ve bu kez acının tohumları olur aşkın çiçekleri. Zakkum yeşili çiçekler halinde büyüyüp içinizi yakıp kavurur. Aşka lanet eder "unutmaya çalışır" acıyı öldürebilmek için aşkı da öldürmeye ugraşırsınız. Ve unuttukça birşeyler eksilir sizden! Acıdan kurtulabilmek için eksilmeye bile razı gelebilirsiniz. Bir gün " artık unuttum" dersiniz" . Sonra bir çifte kayık geçer sulardan" bir kadın sesi şarkı söyler" bütün zakkumlar çıldırır. Acının çiçekleri yanık kokularıyla dağlayıp geçer içinizi. Çaresizlik özleminizi ve acınızı daha da büyütür. Unuttuğunuzu sandığınızı unutamadığınızı eksik parçanızın gene eski yerine oturdugunu zakkum çiçeklerini soluyarak keşfedersiniz. Aşkın böyle bir acıya değmeyecegini düşünürsünüz. Falcıların söylediği gibi " gözyaşı olur kadınların yatağında" böyle zamanlarda. Aşktan korkar" bütün çiçekleri çiğneyip gizli bir tohum gibi yeniden gömersiniz yüreginize. Ne görür ne de bir kimseye sorarsınız! Sonra bir ses duyulur" bir yağmur damlar" RÜYAlarda bir güneş görülür ve tohum yeniden çatlar. Zamanla hayatın geniş bir bahçe olduğunu" yalnızca sevincin ya da acının çiçeklerini değil" kaçınılmaz olarak hepsini birden içinde barındırdığını" çiçeklerin bir kısmından vazgeçmenin bahçenin bütününden vazgeçmek oldugunu anlar" bahçeyi bütünüyle seversiniz. Zakkumlarınız açar ve biri size der ki " Bırak açsınlar" çiçeksiz kalmaktan iyidir zakkumlar.....
Kalbin gibi narin bir çiçeksin sen başka yaylalarda açan. Esen rüzgarlara katıp kokunu, tüm dünyaya yetiyorsun. Sevgi senin sen sevginin rüyasısın. Gülümse bak yeni bir rüzgar esiyor tam karşıdan....
Gözlerini kapat ve essin tatlı tatlı saçlarını okşayarak. Bir türkü seç diline, güzelliğin olsun. Gelincik tarlalarında bir koşu soluklan ve yine hisset aşkı. Her şey ardından geliyor ağır ağır...
Yokluğunla onunla o kadar çok beraberiz o kadar çok şeyi paylaşıyoruz ki ben korkarım onunla beraber olsak bu güzelliklerden mahrum kalacağımızdan, sanırım yoklukta yaşanmalı hem yokluk olmasa kim bilirdi ki kıymetini varlığın ...
Yokluğunda onunla nefes almanın yerini, onu bulduktan sonra tüketmeye terkedeceksin ya da yitirme kaygısına. Her haliyle hastalıklı bir yapı ve yaşaması çok çaba istiyor. Hepsin yaşama dair, hepsi gerçek. Kimi sever gönüleden, kimi el olur gider, kimine yetmez elindekiler, kimi bir yan bakışa ömrünü adar. Bir ses böler yaşamını, aklını yitirirsin....
Bazen cevabı olmayan sorularla yorarız kendimizi.
Hayatın bize karşı en cömert davrandığı zamanları mahvederiz.
Her şeyi bir trajediye döndürmek için direniriz.