Suçlu hiçbirisidir. Ay'ın varlığını göremeyecek bir engel bulunsada onun varlığını hissedebilmek ve yine orada hep olduğu yerde olduğunu bilmek değil midir önemli olan ?
Kimin hangi karaltılarla üzerimize geldiği ne kadar önemlidir bizim aydınlık taraflarımızı bilen, hiçbir ko$ul ve engel altında buna inanmayacak birisine sahipken ? Ve bu ki$i üzerimize bula$tırılmak istenen karaltıyı görmek yerine bize aydınlığı gösterirken, ku$andığımız daha doğrusu sahip olduğumuz en güzel yüzümüzü bize hatırlatırken, onu korumamıza, karanlığı yok etmeye ve derinlere itmemize yardım ederken, hayata umutla bakı$larımıza umut katarken, "bak bende senin yanındayım" derken, bula$tırılmak istenen karaltılara, yüze çalınmak istenenlere, i$te sen busun denilen sözlere gözlerini, kulaklarını kısaca tüm duyularını kapamı$ ve sadece bize inanmı$ken Ay'ın yüzü hiç kararabilir mi ? Buna hakkı var mı ?
Tüm içtenliğimle, sırf gerçekten öyle dü$ündüğüm, durup dururken, birine "Bugün ne kadar güzelsin? (hep olduğun gibi)" deme cesaretine sahibim çünkü bu sözleri söylememe neden olacak bana o cesareti verecek birisi var. Eğer bu cesaretse evet ben cesurum ama bana göre bu cesaret değil kar$ımdakine hakettiğini vermektir.
"Ay'ın varlığını göremeyecek bir engel bulunsada onun varlığını hissedebilmek ve yine orada hep olduğu yerde olduğunu bilmek değil midir önemli olan ?"
İnsan bazen öylesine takılı kalır ki bu karanlığa, yük yapar sırtına. Yüktür yük olmasına ama nasıl kurtulurum bundan demeyi akıl edemez.Ya da onunla yaşamanın kendisine yazılmış bir kader olduğuna inanır. Zaman geçip de , nasıl olduğunu bilmeden, belki de tüm bekleyişlerinin iç çağrısıyla biri gelir yanına ve "haydi, birlikte sırtlayalım yükünü" diyen yüreğini koyar ortaya. Yürekler kenetlenir, bir atar, "bir" olunur...."biz" olunur. Tüm gücüyle kendine çekip bağlamış Dünya Ay'ı kendine.Yok oluşa kadar birlikte olacaklarına dair gizli bir anlaşma yapmışlar.Gündüz Ay göstermemiş Dünyaya yüzünü, gece diğeri. Hep çok yakın olmuşlar ama aynı anda yüzyüze bakamamışlar ama aynı kaderi paylaşıyoruz dercesine kimi zaman karanlığı paylaşmışlar. Dünya geceyi yaşarken Ay kararmış , tutulmuş , o da örtmüş yüzünü.... "işte ben de yanındayım" diyerek dünyasının kulağına fısıldamış.
"Ay'ın yüzü hiç kararabilir mi ? Buna hakkı var mı ? "
Ay'ın yüzünü örterken ona sormuşla mıdır ki , izin almışlar mıdır ki ?
O, şekil degiştirici, baş döndüren, çekici etkisiyle insanların duygularına yelken açarak salınırken nedir seni bu kadar özel yapan, güzel yapan diye sormak yerine karartırken varlığını sormuşlar mıdır ona?
Tüm içtenliğimle, sırf gerçekten öyle dü$ündüğüm, durup dururken, birine "Bugün ne kadar güzelsin? (hep olduğun gibi)" deme cesaretine sahibim çünkü bu sözleri söylememe neden olacak bana o cesareti verecek birisi var.
Ayın bir yüzü sürekli karanlıktır. Bunu ne değiştirebilir, ne de engelleyebilir ay. Yaradılışı bölye. Bunun için birşey yapılamaz, ama orada ne olduğunu merak eden bizlere de bakın çok güzel bir fikir konusu oldu. Derin anlamı karşısına eklenecek çok şey var.
Tutkumun sakıncası kalmadı... Tutku olmaktan çıktı artık. Gülümseten bir anı olarak kalması daha sağlıklı. Ben yerimi geç anladım. Kalın kafalıyım biraz. Neyse. Dediğim gibi. Tutkum mutkum yok artık...