Kimse söylememiş.
Bari o söylesin.
"Türkler bir milyon Ermeni, otuz bin Kürt öldürdü"
Bravo!..
Aydınlık(!) bir yüze, çok satan bir yazara yakıştı doğrusu.
Cidden kitapları çok satıyor.
Sağdan, soldan araklayıp üzerine imzasını attıklarıda dahil.
Amerikan Başkanının bile dilinde.
Çok ödüllü, muazzam cillalı, gözü Nobel'de.
İsviçre'de yayınlanan Tagesanzeiger'in 'Das Magazin' isimli kültür ilavesine konuştu.
Günlerdir tartışılıyor.
Tepki gösterenler çoğunlukta.
Çünkü buram, buram yabancılaşma kokuyor.
Bizim gibi ama bizim karşımızda, uzağımızda.
Onun adı Orhan Pamuk.
Ben "ihanet" lafını telaffuz etmek istemiyorum.
Bu kelimenin edildiği şahsın ve yapmış olduğu işin bir ağırlığı olmalı.
Ancak bu sözler bilindik, değersiz ve ucuz.
Türk pinokyolarının yaldızları ve boyaları karşılığında sunmak zorunda oldukları hizmet bu sadece.
Yalnızca bugün değil, yüz yıllardır bu böyle.
İsimler değişik, senaryo aynı.
Hâl böyleyken şaşırmak, kızmak, üzülmek gereksiz.
Acımak, meselenin en güzel kelime tarifi.
O hâlde acımak lazım bu tür insanlara.
Çünkü bilmiyor söylediği kelimelerin anlamını.
Onun için bir aydınlık vazifesi, farklı bir duruşun sembolü belki de faş ettikleri.
Ezip geçtiklerinden habersiz iftiranın iğrenç elbisesine bürünerek.
Farz edelim yazarın söyledikleri doğru.
Bir milyon Ermeni', otuz bin Kürt'ün kanına girdi bu millet.
Peki bu cahil hesabıyla sayılmış milyonların, binlerin öldürülmesinin nedeni ne olabilir?
Bunun cevabını verebilir mi yazar?
Veremez, çünkü tarih ucuz iddialarla değil, belgeler ve bilgilerle ortaya konulabilir.
Ancak bu metodla yol alınabilir.
Ki bu metodla yol alındığında hiçbir meselenin tek taraflı olmadığı anlaşılır.
Mesela Doğu Anadolu'da ki Türk köylerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar adamın başında paralanır!..
Utandırır, rezil kepaze eder!...
Susturur!..
Ama dedim ya geçekleri görmek değil mevzu.
Yüz yıllardır oynanan senaryonun yeni versiyonu.
Şişirilen, cilalanan, yaldızlanan hiçlerin, hakim konuma, dinlenir konuma, mide bulandırır konuma getirilmesi çabasıdır.
Neye karşılık?
Çok satılmaya, ödüllere boğulmaya, adam yerine konulmaya karşılık.
Hatta en gelmiş geçmiş Amerikan Başkanları arasında en düşük zeka seviyesine sahip olduğu tescilli birinin önceden hazırlanmış cümlelerinin arasına garnitür olarak serpilmeye karşılık!..
Değer mi?
Değiyor dostlar.
Türk milletine yapılan -ısrarla ihanet demeyeceğim- her türlü hakaret, ahlaksızlık, iftira, vicdansızlık para ediyor, statü ve imkan sağlıyor.
Düşük karakterli tipler için bunun gibi bulunmaz bir fırsat var mı?
Yok tabii ki, o nedenle kelimeleriyle, düşünceleriyle, yazılarıyla, çizileriyle abanıyorlar bir milletin üzerine.
Uyanık olma vaktidir kanımca.
Yüz yıllardır süregelen bir senaryoyu tekrar yaşıyoruz dedim ama bu tekrarlar bıktırdı artık.
Daha özenli, daha yerli yerinde bir karşı duruş layık bu millete.
Böyle ucuz saldırılardan bıktık artık.
O nedenle yazarın ağzına sağlık diyorum.
Bizleri güldürmekten öteye geçemedi.
Tıpkı ağa babaları gibi.
Üç kuruşluk şanına, şöhretine, kendi milletine daha nazik, daha insancıl davranmayı tercih etti.
Onun adı Orhan Pamuk!..
Adı kalsın yalnızca hafızalarımızda.
Ruhu, kalbi, kişiliği kendi kazdığı karanlık çukura gömülmüştür vesselam...
*************************a l a m u t*********************
izedebiyat.com'dan alıntı...