MİTOLOJİ: MİTOS VE LOGOS

Hayatımıza Yön Veren Söylenceler
İsmail Gezgin-İlkay Gezgin-Nazım Çokişler
Onbinlerce yıllık tarihin içinden süzülerek gelen mitoslar, “Anlamsız boş zamanlarda anlatılmak için uydurulmuş fantastik masallar değildir! Mitoslar, insanlığın bugüne gelişinin öyküsünü verebilecek kültürel zenginlikler içeren, hatta hayatımızı şekillendiren, sınırlamalar getiren, kültür dediğimiz şeyin DNA’sıdır” diyor İsmail Gezgin, Güncel Yayıncılık’tan çıkan kitabının önsözünde. Ve bu sözlerini de Mitoloji: Mitos ve Logos adlı, bir arkeolog, bir psikolog ve bir rehberin ortak ürünü olan kitabın sayfaları boyunca kanıtlıyor.
Çoğumuzun bildiği mitosların farklı anlam ve mesajları olduğunu, dillerinin doğru soru sorulduğunda çözüldüğüne tanıklık ettiğimiz kitap, bir çok tanıdık mitoloji kahramanının tarihçesini sunarken, günümüzdeki yansımasını ve yerini de doğru bir şekilde tespit etmemize olanak tanıyor. Kitabın sayfaları boyunca, binlerce yıl öncesinden sözlü geleneğin ürünleri olarak seyahata başlayan mitlerin, İÖ birinci binyılda, Homeros ve Hesiodos gibi antik dönem yazar ve ozanları tarafından kaleme alındığını; yazılı ürünler haline getirildiğini ve ister sözlü ister yazılı olsun mitlerin kültürlerden beslendiğini ve kültürleri nasıl etkilediğini görüyoruz. Örneğin, mitosa göre Apollon, ormanda gördüğü güzel Defne’ye (Daphne) aşık olmuştur. Oysa Defne Apollon dahil hiçbir erkekle beraber olmak istemez; çünkü kendini Tanrılara adamış ve sonsuza dek bakire kalma sözü vermiştir. Apollon öyle ısrarcıdır ki Defne çareyi Tanrılardan yardım istemekte bulur. Tanrılar Defne’yi bir ağaca dönüştürürler. Bu ilk bakışta defne ağacının ortaya çıkışını anlatan güzel bir aşk hikayesiyle süslenmiş bir mitostur. Oysa ki Apollon’un ışık ve güneş tansırı olduğunu, Defne’nin ise tan kızıllığı olduğunu bilirsek ortaya, yepyeni bir anlam çıkar ve mitoloji kulağa hoş gelen anlatılardan öteye bir anlam üstlenir. Yine her derde deva olarak bildiğimi sarımsağın, mitosa göre ölüleri dirilten Asklepios’a sinirlenen Zeus’un şimşeklerini göndermesi sonucu elinde tuttuğu reçetenin yağan yağmurun etkisiyle birlikte ölümsüzlük sırrının toprağa düşmesi sonucu ortaya çıktığını öğreniyoruz. Birçok mitoloji kahramanının resimlerinin yeraldığı çalışma, bilimden edebiyata bir çok disiplinin ilgi alanına giren mitlerin “logos”unu ihmal etmeden, okumayı iş edinen herkese hitap ediyor.
Güncel Yayıncılık, 192 sf.
*******************************************************************

Uzun Süreli ve Sağlam Bir İlişki Nasıl Kurulur?
Malcolm Stern-Su Bristow
Aşık olduğunuzda, kendinizi her zamankinden daha gerçek ve canlı hissedersiniz ama bu hep böyle sürmez. Er ya da geç cicim ayları sona erer ve ilişkinizi sorgulamaya başlarsınız. Bu uzun bir yolculuğun başlangıcıdır. Yola koyulup koyulmamak konusunda seçeneğiniz yoktur... Anne babalarımız ve büyükanne büyükbabalarımız bize harita ve kılavuzlar vermiştir ama bunlar eksik ve çelişkilidir; işaret levhaları yerinden oynatılmış ve bizzat arazi değişikliğe uğramıştır. Bugünlerde ilişkilerimizde yeni sorunlarla karşı karşıyayız. Dah0a az ödün verilmesini, daha fazla yakınlık kurmayı ve daha fazla gerçeği yaşamayı; taraflardan ikisinin de ne iktidarı elinde tuttuğu, ne de tamamen devrettiği ilişkiler istiyoruz. Bu yeni lükede kendimiz için yeni haritalar oluşturmamız gerekiyor.
‘Aşk İksiri’ böyle bir harita yapma girişimi. Bir ilişkinin ne olduğunu ve nasıl yürütüleceğini enine boyuna inceleyen, gerçek yaşamdan örneklerle zenginleştirilmiş pratik bir kılavuz kitap.
Malcolm Stern’in bu kitabını okuyarak:
Duygularınızı daha açık ifade edebileceksiniz,
Kendinize güveniniz artacak,
İletişim aracılığıyla cinsel birlikteliğinizi yoluna
koyacaksınız,
Bir strateji sahibi olarak çatışmaları daha rahat
aşacaksınız,
Tutkulu ve dürüst bir ilişki kuracaksınız,
İlişkilerinizi sizi dönüştürecek ve geliştirecek
bir araç olarak kullanmayı öğreneceksiniz.
Alfa Yayınları, 213 sf.
Çeviren: Lale Aykent Tunçman
Dizi: Kişisel Gelişim - 42
Tür: Parapsikoloji
*******************************************************************

Ahmet Yorulmaz
Bir monografi: Ayvalık
“Bilemeyiz, bu kitabı okuyacaksiz Ayvalıklı değilseniz, şehirde iyice gezip tozduktan sonra, belki buraya yerleşecek ya da uzun bir süre kalarak, Ayvalık yaşantısının gelecek yıllara uzanacak bir tiryakisi kesileceksiniz... Kimbilir?” [Ahmet Yorulmaz]
Kent Kitaplığı’nda bir yeri ve o yerdeki yaşamları anlatan özgün çalışmalara yer verdik. Dizide yeralan kitaplar, okuru, ülkelerin, kentlerin, semtlerin, sokakların kimi zaman yaşam biçimlerinden, kimi zaman da sadece tarihi dokusundan kuşatacak, bir zaman diliminde, orada yaşatacak. Bu özelliğiyle de gezi kitaplarının bildik örneklerinin dışında yeni açılımlar sağlamayı amaçlıyoruz. Dizinin ilk kitabı Ayvalık’ı Gezerken de sıradışı bir kent monografisi. Ahmet Yorulmaz, yaşanılan yere bağlanmanın ötesinde bir Ayvalık tutkunu. Onun kaleminden yıllardır okuduğumuz Ayvalık’ı Gezerken’de ilçe insanının yaşayış özelliklerinden kentin mimari yapısına kadar, bir yere dair anlatılabilecek ne varsa anlatmış Yorulmaz. Kitapta, “cennet kıyılar, olağanüstü güzellikler vb” edebiyatı yapılmadan, Ayvalık tüm gerçekliğyle sunuluyor okura. Hem bir balık lokantasında neyi nasıl yiyebileceğinizi, hem de Osmanlı Döneminde Ayvalık’ı, manastırlarını, adalarını, koylarını, çarşılarını, ekonomik yaşamını okuyorsunuz.
Ayvalık’a dair bilmek istediğiniz herşeyi, kitabın ingilizce özeti ve Ayvalık haritasıyla genişletilmiş bu yedinci baskısında bulacaksınız...
Dünya Kitapları, 232 sf.
Dizi: Kent Kitaplığı
Tür: Gezi
********************************************************************

Taylan Kümeli
Mutfağında ‘doğulu’, iş hayatında ‘batılı’ yaşayan bir toplum için, dünyadaki en son özgün diyet çalışması ...
Hormon sistemimiz vücut haritamıza uygun olmayan besin gruplarının ve beslenme rejimlerinin tehdidi altında. Hayatımıza her yönden giren bilgiler, yanlış bilgilendirmeler ve önyargılar yüzünden bedenimiz bu çatışmaların kötü sonuçlarının arenası oldu adeta.
Dünyadaki en son özgün diyet çalışması olan ‘Sentez Diyeti’ işte bu sorunları kökünden çözerek bedenimizin bu ikili yaşama uyumlanmasını en üst düzeyde bir bilinçle sağlıyor.
Sentez Diyeti’nin 5 Temel İlkesi
1. Tüm Besin Grupları: Vücudunuzdaki yağ yakımını ve tokluk hissini hızlandıran “hormon sistemi”ni tüm besin gruplarını kullanarak düzenlemek.
2. Doğru Beslenmede Süreklilik: Sosyal yaşamınızı yadsımadan, her koşulda doğru beslenmeyi kilonuzu azaltacak ve istenen seviyede tutacak şekilde yaşamınıza uygulamak.
3. Vücut Haritası: Vücudunuzdaki gerçek durumu biyolojik olarak algılayabilmek için kan bulgularınızı inceleyip kişisel vücut haritanızı çıkarmak. Bu doğrultuda vitamin-mineral-spor-su vs. desteği vermek…
4. Sürekli İletişim: Beslenme eğitimi sırasında ve sonunda kişiye tüm iletişim araçlarıyla tam destek vermek ve takip etmek.
5. Doğru ve Açık Yönlendirme: Açıklık ilkesiyle psikolojik destek unsurunu kullanıp beslenme eğitimi boyunca kişiyi neden, nasıl, niçin sorularıyla bilimsel ve açık bir şekilde yönlendirmek.
Taylan Kümeli Kimdir?
Taylan Kümeli, 14.12.1962 yılında Ankara’da doğdu. 1986 yılında Hacettepe üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden dereceyle mezun oldu. 1986-1988 yılları arasında ODTÜ Gıda Mühendisliği bölümünde master”ını tamamladı. 14 yıl gıda sektörününde gıda teknolojisi, catering, kurumsal beslenme gibi konularda çalıştıktan sonra, ‘tedavici diyet uzmanlığı’na yöneldi. Nestle Gıda Sanayii’nde danışman diyet uzmanı, Cosmopolitan dergisinde köşe yazarı, obesite ve diabet merkezlerinde gönüllü diyetisyen olarak çalışan Taylan Kümeli, hâlen, çalışma yaşamını zayıflatıcı ve tedavici diyetisyen olarak sürdürmekte.
Altın Kitaplar, 269 sf.
Tür: Beslenme
********************************************************************

Psk. Özcan Göknar
Bugün insanlarda görülen çoğu ruhsal sorunun ve davranış bozukluğunun kökeninde çocukluk yıllarının yattığı belirlenmiştir. Bu nedenle çocukluk yaşantısının sağlıklı bir biçimde geçirilmesi ve gelişmesi, yetişkinlik dönemi bakımından çok önemlidir.
Arkadaş Yayınevi’nin “Çocuk Eğitimi ve Psikolojisi” dizisinin en yeni kitabı olan Bilinçli Çocuk Yetiştirme, Özcan Göknar’ın çeşitli sağlık kuruluşlarının psikiyatri kliniklerinde uzun yıllar yaptığı görevlerden kazandığı birikimlerle yazıldı.
Bilinçli Çocuk Yetiştirme, hamilelik öncesinden ergenlik döneminin sonuna kadar çocuk yetiştirmede bilinçli davranışları yalın bir dil ve sık yaşanan örneklerle sergiliyor. Çocuk gelişiminin farklı evrelerindeki bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişim süreçleri inceleniyor. Sağlıklı yaşamda önemli olan beslenme ve uyku alışkanlıklarından tuvalet eğitimi ve davranışlarından okul başarısının koşulları ve başarısızlıkların nedenlerine, çocuklarda sık rastlanan aşırı kaygı, utanç, altını ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, kekemelik, tik, yalancılık ve çalma davranışlarının neden ve çözümlerinden kuşak çatışmasına ve gençlerin duygusal özelliklerine, bebek eğitiminden ergenlik döneminin duygusal sorunlarına kadar yaşına ve cinsiyetine göre gelişim evrelerindeki tipik özellikleri ayrıntılarla anlatılıyor.
Kitap, her ne kadar anne babalara ve anne baba adaylarına yönelik olsa da, okuyucu her bölümde kendisiyle ilgili yaşantılara tanık olacak; kendi iç dünyasındaki çeşitli çatışmaların, anlam veremediği davranışların ve aşamadığı bazı sorunların kökeninde yatan nedenleri, çocukluk yıllarına inerek bilinçle kavrayacak, bugünkü kişilik yapısını daha iyi değerlendirecektir.
Teknik terimlerden olabildiğince kaçınılıp herkesin kolayca anlayabileceği yalın bir dil ve anlatımın kullanıldığı bu kitap, tüm yetişkinlerin çocuğu anlama ve bilinçli olarak yetiştirmesinde pratik bir el kitabı niteliğini taşıyor.
Arkadaş Yayınevi, 222 sf.
Tür: Çocuk Eğitimi
********************************************************************

Yusuf Sancaktar
Kitapta yer alan sözlerden bazılarını okuyucu için derledik:
Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır.
Bir insanı değiştirmek istiyorsanız işe büyükanneden başlayınız.
Hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.
Rüzgâr esince aptallar duvar örer, akıllılar yel değirmeni inşa eder.
Gerçek marangoz ustası kör çakıyla çalışır.
En büyük, en şerefli eserimiz; doğru, dürüst yaşamaktır.
Okul Yayınları, 274 sf.
Dizi: Aforizmalar
********************************************************************

Ahmet Yıldız
Unutkan insan yoktur, hafızasının nasıl çalıştığını bilmeyen insan vardır!
‘Güçlü Hafıza’ beyni etkili ve doğru kullanmak için yazılmış bir kişisel gelişim kitabıdır. Çok zeki diye gözüken kişilerin aslında bizden hiçbir farkının olmadığı, sadece bilerek ya da bilmeyerek beynini doğru kullandıkları araştırılmıştır.
Eğer her insanın beyin yapısı aynıysa, neden bazıları hafızalarını etkili kullanıyor da, bazıları kullanamıyor, diye bir soru aklınıza gelebilir.
Cevap; herkesin beyin yapısı ve hafıza gücü aynı olabilir, ama herkes onu tanıyıp, bu gücü kullanamıyor. Kullananlar ise bunu nasıl kullandıklarını bilmiyorlar.
Ahmet Yıldız, herkesin Güçlü Hafızası olması için bir formül geliştirdi.
Beynimizin (Hafıza) Çalışma Prensibi+Güçlü Hafızaya Ön Hazırlık+Hafıza Biyolojisi+Hafıza Destek Sistemleri+Güçlü Hafıza Tekniklerinin ilkeleri+Güçlü Hafıza Teknikleri= GÜÇLÜ HAFIZA
Beynimizin ikiye bölündüğünü biliyor muydunuz?
Dahası, bu iki yarının iki ayrı beyin olduğunu biliyor muydunuz?
[Tony Buzan]
Beyninizin hangi tarafının baskın olduğunu kitaptaki testlerle öğreneceksiniz. Fakat beynin her iki bölümünü de kullanmanın tekniklerini öğrenerek mutlak başarıya ulaşacaksınız. Bu kitap size hem motivasyon sağlayacak, hem uygulama gücü kazandıracak, hem de nasıl uygulayacağınızı bol örneklerle gösterecek.
Alfa Yayınları, 395 sf.
Tür: Parapsikoloji
********************************************************************

Görelilik Görece Kolaylaştı
Barry Parker
Elinde bir tebeşirle tahtanın önünde bir denklem çözmeye veya oluşturmaya ya da dağınık saçlarının çevrelediği yüzünde, dilini dışarı çıkarmış halde hafızamıza kazınan Einstein, nasıl bir kişiliğe sahipti?
Yüzyılın en büyük bilim adamı hakkında bilinmedik, öğrenilmedik bir sır kaldı mı, diye düşünebilirsiniz. Ancak söz konusu kişi, sadece fiziği değil, buluşuyla toplumu sonsuza dek değiştirmeyi başarmış bir bilimadamı. Einstein henüz 26 yaşındayken bilim dünyasına üç şaşırtıcı çalışma sunmuştu. İlk çalışmasında ışığın, sadece bir dalga değil, bir parçacık olduğunu ortaya koyduğunda, yıllarca sürecek bir tartışma başlatmış oldu. İkinci çalışmasında ise moleküllerin varlığını ispatlayarak, boyutlarını hesaplamamızı sağladı. Üçüncü çlaşıması “özel görelilik” ise, gerçekten dünyayı hayrete düşürdü. Uzay ve zamanla ilgili bakış açımızı tamamen değiştirdi. Mutlak olduğunu ortayakoyduğunda, ışık hızının, evrende mümkün olan başlıca hız, ancak bizim açımızdan ulaşılır hız olduğunu da ispatladı. Bunlar, Einstein’in bilim dünyasına katkıları düşünüldüğünde sadece bir başlangıçtı. On yıl sonra “genel görelilik” kuramıyla Einstein bilim tarihinde kıyaslanamaz bir başarı elde etti.
Elinde bir tebeşirle tahtanın önünde bir denklem çözmeye veya oluşturmaya ya da dağınık saçlarının çeevrelediği yüzünde, dilini dışarı çıkarmış halde hafızamıza kazınan Einstein, nasıl bir kişiliğe sahipti? Gerçekten okulda başarısız bir öğrenci miydi? Nasıl birine aşık olmuştu ve nasıl bir evlilik yapmıştı? Ailesiyle arası nasıldı? Kişisel tarihi çalışmalarını etkilemiş miydi? Dünyayı değiştirip dönüştüren bir kuram geliştirmesine rağmen, neden fotoelektrik etkisini tanımlaması sebebiyle Nobel Ödülü almıştı?
Fizikçi ve birçok popüler bilim kitabının yazarı Barry Parker, geniş bir kitleyi hedefleyerek kaleme aldığı kitabında, Einstein’in hayat hikayesinin izlerini sürerken, bilimsel çalışmalarını da kavrama imkanı buluyoruz. Einstein’in “özel ve genel görelilik” kuramlarının kapsamı ve anlamı, son derece anlaşılır ve eğlenceli bir anlatımla ortaya konulmuş.
Güncel Yayıncılık, 285 sf.
Çeviren: Selda Göktan
Tür: Bilim
********************************************************************

Hazırlayan: Asım Yıldırım
“Türkiye’nin dünya üçüncülüğü” ama ne konuda diyorsanız ‘Garip Haberler’i okumalısınız.
“Bir yudum hikaye ve Merhaba Yenigün hikayeleri” kitaplarından tanınan bir isim Asım Yıldırım “Garip haberler” ile geçmişte çıkan absürd, uçuk, kaçık ve gerçek haberleri toplamış: 17 yıllık kocası kadın çıktı - yeşil kedi - beyindeki çekiç! - Almanya’da sakız polisi devriye geziyor - Gökten gelen kedi ...
Tamamı, günümüz gazetelerinden not düşülen, belki de gözümüze takılıp da; “Bu da yapılır mı?”, “Aa! Gerçekten mi?”, “Vah Vah! Yazık olmuş?”, Hem Komik Hem de İlginç!”, “Şaşırtıcı!” diye tepki verdiğimiz gerçekler: Garip Haberler...
Küçük Bir Dalgınlık
Lillian Sokolowsky, evine hırsız girmesinden çok korkuyordu. Değerli takılarını bir hazır çorba kutusuna sakladıktan sonra içi rahat etti. Fakat bir süre sonra dalgınlıkla, çorba kutusunu, evindeki diğer bazı yiyeceklerle birlikte yoksullara verilmek üzere yardım derneğine götürdü.
Okulu Mahkemeye Verdiler
İngiltere okullarını mahkemeye veren iki talebenin ilginç davasını konuşuyor. İngiltere’de iki lise öğrencisi girdikleri genel imtihanlarda başarısız olunca okullarını mahkemeye verdiler. İmtihanlardaki başarısızlıklarını okulun sebep olduğunu söyleyen talebeler, gerekçe olarak da müfettişlerin raporlarını gösterdiler. Hükümet müfettişleri raporlarında İngiltere’de bazı okulların öğrencilerin başarısızlıklarına sebep olduğundan bahsediliyordu. Söz konusu müfettiş raporu, İngiltere mahkemelerinde sahasında ilk olarak bir davanın açılmasına yol açtı.
Dünyanın En Uzun Cümlesini Kurdu
6 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Pakistanlı gazeteci-yazar Ahmed Abdülaziz, dünyanın en uzun cümlesini kurdu. İngilizce yazdığı 3 bin 144 sözcükten oluşan cümlesiyle ABD eski başkanlarından Nixon’ın danışmanı Herbert Stein’in 1286 kelimelik rekorunu kıran Abdülaziz, Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek. Kıbrıs sorunu ve Türkiye hakkında üç kitabı bulunan Abdülaziz’in yeni hedefi ise tek cümleden oluşan bir roman yazmak.
Timaş Yayınları, 159 sf.
Dizi: Mizah kitapları
****************************************************************

Tamer Korugan
90 LÜZUMSUZ SORU DAHA
Aykırı klasiği Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi’nin bu dördüncü kitabında bu kez 90 sorunun yanıtları var. Sorular ilginçliğinden bir şey kaybetmiyor ama yanıtlar bu kitapta biraz daha etraflı sunuluyor. Böylece bundan önceki üç kitapta yer alan 388 soruyla birlikte toplam 478 lüzumsuz sorunun lüzumsuz yanıtına sahip oluyorsunuz!
Dördüncü kitaptaki sorulardan bazıları:
Korkudan öd patlar mı? Bazı toplumlarda domuz eti niçin yenmez? Baykuş ötüşü niçin uğursuz kabul edilir? Şehit cenazelerinde askerler niçin havaya üç el ateş ediyorlar? Hamile kadınlar niçin aşerir? Elektrik süpürgesinin sesi niçin çok çıkıyor? Murphy, ‘Murphy’nin Kanunları’nı nasıl yazdı? Ecza dolabındaki gazlı bezde hangi gaz vardır? İnsanlar ne zamandan beri iç çamaşırı giyiyorlar? Hangi tarih, hangi gündür, nasıl bilinir? Arabanın hız göstergesi niçin yasal limitlerin çok üstünde? Suya ne kadar yüksekten atlanabilir? Çiçeklerle konuşmanın onlara faydası var mıdır? Televizyon filmindeki TV’de çizgiler niçin kayıyor? İskambil kağıtlarında birli (As) niçin en güçlü kart? Futbolda üç gol atmaya niçin ‘hat-trick’ deniliyor? Kadınlar niçin topuklu ayakkabı giyiyor? Erkeklerin boğazında niçin çıkıntı var? Erkekler yaşlanınca niçin kulaklarında kıl çıkıyor? İnsanlar niçin ağaçlar gibi sürekli büyümüyorlar? Bacağı kırılan atları niçin vururlar? Sinek niçin lambanın çevresinde uçar? Ağustosböceği nasıl bu kadar güçlü ötebiliyor? Kuru fasulye niçin gaz yapar? Bütün Çinliler aynı anda zıplarsa deprem olur mu? Hava boşluğu nedir? Uzay mekiği niçin Ay’a gidemiyor?
Aykırı Yayıncılık, 240 sf.
Dizi: Araştırma -18
********************************************************************

Vekil olmak isteyenlere TBMM Tüyoları
Deniz Güçer
İşte Milletvekili Sırları!
“Eski bakanlardan Yüksel Yalova ve bir grup milletvekilini görünce gidip oturdum. Bu sırada nefes nefese, ANAP’ın çapkın milletvekili Segbetullah Seydaoğlu geldi. Seydaoğlu’nun, çapkınlık maceraları yüzünden Genel Başkan Mesut Yılmaz’la arası açık. Ama maşallah umurunda değil! Çayın ilk yudumnu aldı ve birdenbire, “yahu biliyor musunuz, Sevda Demirel’egittim” dedi! Başladı anlatmaya... Demirel’in Altın Nal’da (Gazino) onunla çok ilgilendiğini, hatta kaldığı otelin adının ve oda numarasının yazılı olduğu bir peçete verdiğini söyledi.
Bir ara bana dönüp, “Arkadaş gazeteci ama bacımızdır!” deyip devam etti...
Allaaahhh! Gazetecisiniz, böyle bir olay var. “Üstüne üstlük bir de köşenizde kulis yazıyorsunuz! Elinizi vicdanınıza koyun. Bunu yazınca suçlu ben mi olurum” (Kitaptan)
Vekil olmak isteyenlere TBMM Tüyoları
Bu kitabın konusu “Türkiye’de milletvekili olmak”. Yazar, önce vekil olmak isteyenlere “TBMM”ye giriş tüyoları” veriyor... Hem de yaşanmış örneklerle, adım adım açıklayarak. Sonra da Ankara’nın “lacivert sırları”nı çok cesurca yazıyor. Dumanaltı kulisleri, çapkın milletvekilleri, şaşkın seçmenleriyle, meclisin fonda kalan “insani” ve komik yüzünü gösteriyor. Deniz Güçer 13 yıllık gazeteci ve meclis muhabiri.
“TBMM de sonuçta bir işyeri bence. Meclisin de malzemesi insan. Her tür(k)lü komikliğe, farklı kişiliğe rastlamanız mümkün. Burada da işler Türk usulü yürüyor” diyor.
Meclisin dilindekiler, kitabın içindekiler kısmında. Türkiye’yi yönetenleri hiç bu kadar “yakından görmemiştiniz. Ankara’da işlerin nasıl yürüdüğünü hiç bu kadar “içeriden” duymamıştınız.
“Ben çok çalıştım ama o da bana insafsız davranmadı. ‘Ayrıntıdaki tüm şeytanları’ görmemi, siyasilere sadece ‘soru önergesi’, haber makinesi olarak değil birer insan olarak bakmamı sağladı. Zaaflarını, çapkınlıklarını, ilgilerini, meraklarını, ‘nasıl olduklarını’ öğrendim.
Bu kitap Genel Kurul’un arkasını gösteriyor. Hem arka sokaklara dalıyor hem de size Meclis’in k endi diliyle, rengiyle ilgili ipuçları veriyor.
Son dönemin popüler deyişiyle Meclis’in ana malzemesi de ‘insan’. Orada da her türlü komikliği görmeniz, her türlü kişiliğe rastlamanız mümkün.”
Alfa Yayınları, 254 sf.
Tür: Siyaset
********************************************************************

Martin Gardner
Tüm zamanların en usta nümerologu Dr. Joshua Matrix, sayıların gizemli dünyasına davet ediyor.
Scientific American dergisinde “matematik oyunları” adlı köşesinde 20 yıl boyunca Dr. Matrix ve kızı Iva’nın maceralarını aktaran Martin Gardner, kah New York’ta, kah Culcutta’da, kah İstanbul’da ve daha pek çok şehired onların izlerini sürüyor. Aslında bu iz sürmekten çok, bir rastlantıdır; tıpkı Dr. Matrix’in sayı ve dil arasında keşfettiği rastlantılar gibi... Amerika’daki başkanlık seçimlerinin sonucu, güneş sisteminin 32. ayının varlığı, pi sayısının bir milyonuncu basamağının 5 olduğu, Dr. Matrix’in bizi şaşırtan sayı-dil bağlantılı tahminlerinden sadece birkaçı.
Sayıların mistik anlamlarını araştıran nümerolojinin tarihçesi, kutsal kitap yorumcularından Yunanlı Pisagorculara, İskenderiyeli Philo’dan bilinircilik akımının takipçilerine kadar uzanır. Buna Hollywood’a gelen yıldız adaylarına takma isim bulmayı iş edinmiş, 1920’li ve 30’lu yıllarda altın çağları yaşayan sayıbilimcileri de ekleyebiliriz. Pek çok bilimsel çalışmaya imza atan Martin Gardner da tüm zamanların en usta nümeroloğu Dr. Joshua Matrix öncülüğünde bizi, sayıların gizemli dünyasına davet ediyor.
Hepimiz kendi kişisel tarihimizle veya çevremizde olup biten olaylarla sayılar ve isimler arasında bazı ilginç rastlantılara takılmışızdır. Pek çok matematikçinin “matematiği milyonlara sevdiren adam” olarak değerlendirdiği Martin Gardner da, kahramanı Dr. Matrix ve kızı Iva aracılığıyla bize ilginç tarihler ve olaylar arasında kurduğu bağlantıları aktarıyor. Gerçekten de bu kitabı okuduktan sonra çevrenizdeki pek çok sayısal rastlantının farkına varmak ilginç olacak.
Güncel Yayıncılık, 332 sf.
Çeviren: Neyran Savaşman
Dizi: Açık Bilim- 25
Tür: Bilim-Teknik
********************************************************************

David Niven
Her gün ne yiyip yemememiz gerektiğini, egzersizprogğramımızı, pasif sigara içiciliğinden ve zararlı güneş ışınlarından nasıl korunacağımızı -ki bunların çoğu birbiriyle çelişkilidir- öneren bilgiler bir çığ gibi önümüze yığılıyor. Bizler ise peşinden sürüklendiğimiz bu çığdan nasıl kurtulacağımızı ve neler yapmamız gerektiğini gerçekten bilmiyoruz.David Niven, son yapılan binden fazla araştırmayı tarayarak sağlıklı bir yaşam için kanıtlanmış bilgileri Sağlıklı İnsanların 100 Sırrı adlı çalışmasında bizlerle paylaşıyor.
Sağlıklı İnsanların 100 Sırrı’ndaki her bölüm doktorlarla bilim adamlarının incelemelerine dayanıyor. Kitabın her bölümünde bilimsel bulgular, örnekler ve sağlık uzmanlarının temel öğütleri yeralıyor.
Çok değerli bir doktor olan Jennifer Peterson, her zaman elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktadır. Bir çok hastasının yeniden yaşama dönmesini sağlamıştır. Ne var ki, öte yandan ne kendisinin ne de diğer doktorların yardım edemeyeceği insanlara çok üzülmekte ve onların adına kaygılanmaktadır. “Ulusal çapta yapılan bir araştırma beş kişiden birinin ancak hastalandıkları ya da dayanılmaz ağrılar çektiklerinde doktora başvurduklarını göstermektedir” diyor. Dr. Peterson panik içinde. Aynı zamanda da on kişiden dokuzu doktorlarının harika insanlar oldukları konusunda neredeyse aynı fikirde, ama yine aynı kişiler doktorlarından uzak durmayı yeğlemektedirler. Dr. Peterson aynı zamanda doktorlar arasında yapılan bir araştırmanın birçok hastanın doktor tedavisinden korktuklarını ve bu nedenle de hem kısa dönemde, hem de yaşamları pahasına olsun sağlıklarını yeniden kazanmak için adım atmaktan kaçındıklarını da ortaya çıkarmıştır. “Dr. Peterson’un kaygıları ve öğütleri beni bu kitabı yazmaya itti” diyor David Niven. “Sağlığımızı etkileyecek alışkanlıklar üstüne yapılan araştırmamlar, uygulamalar, tedavi yöntemleri ve davranış biçimlerini araştırarak elinizdeki bu kitabı yazdım. Bu kitabın alışkanlıklarınızı incelemek ve sağlığınıza daha olumlu bir açıdan bakmanız için gerekli olan ipuçları bulmanıza yardımcı olacağını ümit ediyorum.”
Altın Kitaplar, 239 sf.
Çeviren: Fatoş Dilber
Dizi: Sağlık
********************************************************************

Cemal Akkuş
- Kasım Özkan’ın Karikatürleri ile -
Aslında hiçbir terslik onunla başlamadı. Hep vardı. O olmayanı yaptı ve ters baktı. İşte kitaba konu terslikler o zaman anlaşıldı. Ona sorarsanız hayatındaki en belirgin terslik çizerle tanışmasıdır. Kitabın isim babalığı konusunda bile anlaşamadıkları vakidir. Hayatı karikatürize eden birini karikatürize etmenin başka ne anlamı olabilir ki...Yazar ne kadar savunmasız bir balıksa, çizer de o kadar sevimli, uslu bir aslancık ...
Ya da şöyle düşünün; o, en acı gerçekleri en komik şekilde yaşadı. Ya da acılarına komik bir hava katarak kendini avuttu. Bu kitapta bir insanın yiyebileceği ekonomik, sosyal, kültürel, sosyo-ekonomik, siyasal, kontr-siyasal, psikolojik, toplumsal, kişisel, duygusal... kazıkları bileceksiniz. Belki hiç değilse siz tedbir alırsınız.
- Ters açı ne demek? Bir tür ters bakış anlamına mı geliyor? Size özel bir bakış ve tabii yorumlar (mı?)...
İnsanların alışageldikleri bakış açıları vardır. Farkında olarak ya da olmadan gördükleri herşeyi, bu bakış açısına göre değerlendirirler. Bu bakış açıları biraz da alışkanlıklarımız, mesleklerimiz ya da yaşayış şekillerimizle ilgilidir. Daha da ileri gidip şöyle de diyebiliriz: Başkalarının yaşadıklarına getirdiğimiz yorumlar aslında kendi iç dünyamızı yansıtan sihirli sözcüklerdir. Hani ‘Elinde çekiç olan herşeyi çivi görür’ hesabı ya da ‘Dervişin fikri ne ise zikri de odur’ özdeyişindeki gibi. Biz ‘Ters açı’ imgesiyle bunun dışına çıkmaya çalıştık. Elbette olaylara hangi açıdan bakarsanız bakın doğruyu bulursunuz, yani akıl için yol birdir. Ama bu sadece akıllı olanlar aklını kullananlar için. Biz ise her zaman kolaycılığı tercih ediyoruz. Belki toplumun çoğunluğu için birilerinin böyle bir zahmete katlanması gerekiyor. Ama bunu yaparken de şu gerçeği unutmuyoruz: Ekmeği ne kadar ince dilimlersen dilimle iki yüzü vardır...
- Kitaptaki yazılar birer fıkra değil; anılar ya da yaşanmışlıklar da değil... Bu kitabı tanımlamak gerekirse ne dememiz gerekir?
Aslında kitapta anlatılanlar sizin, benim ya da başkalarının yaşadıkları... Her zaman ve herkese ifade edemediklerimiz. Suskunluğumuzun cümleleri bunlar. Her gün yaşadıklarımızın bir özeti. Buradaki farklılık şu: Tekrar tekrar aynı şeyleri tecrübe etmeye, herkese özel yorumlar yapmaya da gerek yok. Özneler farklı olsa bile, ana yüklemler aynı... Kimimiz daha edebi cümlelerde yaşıyoruz, kimimiz amiyane... Aslında herkes benmerkezci yaşar. Yaşananların ortasında hep kendisi vardır. Kendi yaşadığı olayı tek sanır... Benzeri yoktur ona göre. Buradaki yazıları okuyup, çizimlere göz gezdirdiğimizde bunun böyle olmadığını görüyoruz. Sadece farklı yönlerden bakıyoruz. Hatta belki aynı şeyleri görüyor, farklı isimlendiriyoruz ya da bir kısmımız adını koyamıyor yaşadığının, buna cesaret edemiyor. Riakar şeyler yaşığyoruz. Herkesin gizlileri var başkasına karşı... Sır tutamayan dilimiz, hikayenin adını değiştiriyor.
- Öğütler de var, değil mi anlatılanların içinde... Bu öğütler sizin yaşadığınız olaylardan yola çıkılarak yazılmış. Birebir yaşanmış ve bir sonuca varılmış. Hayatın zor yanlarını gösteriyorlar... Ama neşeli karikatürlerle de süsleniyorlar. Bir yandan dram diğer yandan bu dramın eğlenceli yanı. Ne dersiniz?
Bu hayatın ta kendisi değil mi zaten? Acılar, kahkahalar, dram, trajedi, komedi... Hayat bir sahne ve biz bunları en iyi şekilde oynayan oyuncularız. Belki rolleri seçmiyoruz ama replikleri biz belirliyoruz. Yaşlı bir Hintlinin yanında çalışan genç bir adam vardır. Sürekli mutsuz, sürekli surat bir karış. Tabi bu durum yaşlı Hintliyi rahatsız eder. Hergün hayattan şikayet, onu da bezdirir. Bir gün yine işine surat bir karış gelen genç adama “neyin var?” diye sorar yaşlı bilge. Bunun üzerine başlar dert yanmaya genç adam. Hayatında hiçbir şey doğru gitmiyordur. Herşeyde bir terslik vardır ve hayat adeta onun mutsuz olması için gayret ediyordur. Yaşlı adam kızar ve ‘Git bir bardak su getir’ der. Sonra bir bardak suyun içine bir avuç tuz doldurtur ve ‘İç!’ der genç adama. Genç adam anlam veremez ama içer. İçmesiyle ağzındaki suyu dışarı çıkarması bir olur. Yaşlı adam suyun tadının nasıl olduğunu sorar. Genç adam: ‘Çok acıydı, üstelik boğazım fena halde yandı. Neden içirdin bunu bana?’ der. Yaşlı adam tutar gencin elinden ve bir göl kenarına götürür. Sonra gölün içine bir avuç tuz döker, karıştırır ve içmesini söyler. Genç adam gene anlam veremez ama eğilir ve gölün suyundan içer. Yaşlı adam tekrar sorar: ‘Şimdi nasıldı suyun tadı?’ Genç adam, ‘Soğuk, güzel ve ferahtı..’ der. Sonr abaşlar yaşlı Hintli anlatmaya: ‘Bak evladım; hayatındaki üzüntüler bir avuç tuz gibidir. Yüreğin de içti3ğin su... Eğer yüreğini geniş tutmazsan, bu tuz hayatını acıtır, tat alamazsın yaşadıklarından. Ama kalbini geniş tutarsan, hayata farklı yönlerden bakar ve yüreğinde herşeye ve herkese yer açarsan bu acının farkına bile varamazsın...’ İşte biz acılarımızı unutmadan bunları hafifletmeye, yüreğimizi geniş tutmaya çalşıtık. Hayatın eğlenceli yanlarını yakın plana aldık.
- Küçük anlatılar kurgu yanı biraz daha sürdürülse neredeyse kısa öyküye dönüşecek türde.... Örneğin ‘eğlenceli öyküler’ gibi bir dizi öykü y azmayı düşünür müsünüz?
Ancak bu kadar isabetli bir soru olabilir... Evet, aslında bu konseptin dışında farklı bir dizi olarak böyle bir projemiz hatta hazır bir kitap çalışmamız var. Yakın zamanda bu kitabı da okuyucunun önüne sunacağız. Ama bunlar bir kısmı kendi hayatımızdan bir kısmı ise başka yaşanmışlıklardan zaman ve mekan ayrımı yapılmadan sunulacak öyküler. Buradaki ortak özellikse içinde bulunduğumuz toplumun ortak kültürünü ifade edecek olması. Kısa, şirin, çarpıcı, ‘vay be!’ dedirtecek hikayeler. Ama biz onlara da ters açı uygulayıp ‘Aaaa! Hiç böyle düşünmemiştim’ dedirtmeye çalışacağız.
- Neden karikatürler de koydunuz?
Aslında bu konsept dergilerde yayınlanan yazılarımızdan kalma bir gelenek. Bu fikir çizerimiz, sevgili Kasım Özkan’dan çıktı. İş hayatında başlayan dostluğumuz günlük hayatta da iyi bir takım olduğumuzu gösterdi. Birbirimizi tamamlayan yönlerimiz ortaya çıktı. Bu da onlardan biriydi. Müthiş bir çizgi, ince bir zeka sahibi. Yaşananları ya da kısa bir konuşma anında geçenleri anında çizgiye dökebilen bir yapısı var. Biraraya geldiğimiz zaman kısa zamanda özel şeyler ortaya çıkabiliyor. Böyle denedik. Ben yazdım o çizdi. Aslında bu anlamda kitap bir ilk olma özelliği de taşıyor. En azından ülkemizde. Baştan sona renkli, karikatür ve düzyazı birarada... Farklı bir çalşıma oldu. Okuyucunun da bu farklılığı olumlu karşılayacağını umuyoruz.
- Kitaptaki karikatürler olayları yorumlamadaki ilginçliklerin yanında hemen hepsi size benzeyen çizimleri ile de dikkat çekici. Bu da elbette özellikle yapılmış. Bir açıklaması var mı? Yoksa bu yorumu okura mı bırakıyorsunuz?
Elbette çizimlerdeki tiplemelerin büyük çoğunluğunda ben varım. Bu hem çalışmanın özgün yapısını pekiştiriyor hem de olayları canlandırmada daha bir çekicilik meydana getiriyor. İnsanlara dair bölümündeki farklı tiplemeleri pekiştirirken de, ilişkilere dair bölümündeki duygusallıkları acıtmaz hale getiren de, ülkeye dair bölümündeki traji-komik durumumuzu imgeleyen de bu çizgiler. Aslında sözlerin ifade edemedği, eksik kalan yerleri tamamlıyor çizgiler. Bazen de çizgileri tamamlayan, açıklayan yazılar ön plana çıkıyor. Bu anlamda yazılar ve çizgilerde bir ayrılmazlık var. Böyle bir çalışma aslında okumayı hem kolaylaştırıyor hem de eğlenceli hale getiriyor. Piyasaya çıkışından itibaren bu kısa sürede gördük ki, kitap daha çok bayanlar ve gençler tarafından daha çok beğeniliyor. Bunun sebebi de sanırım kitaptaki farklılık kadar içindeki eğlence ve kolay okunabilirlik. Bu kitabı okurken sıkılmak mümkün değil.
Altın Kitaplar, 207 sf.
Karikatürler: Kasım Özkan
Dizi: Mizah
**************************** a l a m u t ******************************
ntvmsnbc