
Dolmabahçe'deki G -Mall Alışveriş Merkezi'ndeki "Cinebonus" sinemalarında "Büyü" isimli korku filminin galası sırasında çıkan yangında, yüzlerce davetli salonlarda sıkıştı, büyük korku ve panik yaşandı. Birçok ünlü ismin bulunduğu galada film başlar başlamaz elektrikler kesildi, ardından 7 salon birden dumanla doldu.
Panik içinde kaçmak isteyenler dışarı çıkamadı, dakikalarca çığlıklar arasında çırpındı. İçeride mahsur kalanlar, kapıların kilitli olduğunu söylerken, yaklaşık 200 kişi hastanelere kaldırıldı. Yangının, dekor olarak hazırlanan mumların perdeleri tutuşturmasıyla çıktığı bildirildi.
Şaka sandılar
Yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı "Büyü" filminin galası, Küçükçiftlik'teki G-Mall Alışveriş Merkezi'ndeki sinemada kokteylle başladı. Saat 21.15'te 7 salonda birden film başladı. Ancak 1-2 dakika geçmeden elektrikler kesildi. Davetliler, bunun filmin konusuna uygun olarak yapılmış bir şaka olduğunu sandı. Hemen sonra yoğun bir kokuyla birlikte salonlara duman doldu.
O anda panik başladı. Koltuklarından fırlayan davetliler, kapılara hücum etti. Ancak izleyicilerin anlatımlarına göre, hem giriş hem de yangın kapısı kapalıydı. Bunun üzerine içeride can pazarı başladı. "Ölmek istemiyorum", "Açın kapıları", "Yardım edin" çığlıkları birbirine karıştı. Bu sırada bazı izleyiciler itfaiyeye haber verdi. Dakikalar süren panik anından sonra kapılar açıldı ve korku içinde tahliye başladı. Çıkan bütün davetlilerin yüzleri de isle kaplıydı.

Yangın ihbarıyla birlikte birçok ambulans ve itfaiye ekibi G-Mall'e sevk edildi. Yaralılar, Taksim Eğitim ve Araştırma, Şişli Etfal, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Amerikan, Haseki, Vakıf Guraba ve SSK Okmeydanı hastanelerine sevk edildi. Yaralıların çoğu karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle tedaviye alındı.
Alman Hastanesi'nde manken Yüksel Ak, Adem Kılıç, başrol oyuncularından Özgü Namal'ın annesi Nesrin Namal, Emre Akova, Mine Mısırlıoğlu ve İsmail Akkaya, yoğun bakıma alındı. Galayı görevli olarak izleyen birçok gazeteci de dumandan etkilendi.

Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, yangında 169 kişinin yaralandığı bildirilirken, İstanbul Sağlık Müdürü Erman Tuncer, 164 kişinin hastanelere başvurduğunu belirtti. Tuncer, "Yaralılardan büyük çoğunluğu dumandan etkilenenler. Sadece 3 kişide küçük çapta yanıklar var. Tedavileri sürüyor" dedi. Taksim İlkyardım'a 47, Şişli Etfal'e 45, Özel Alman'a 40, Vakıf Gureba'ya 2, Florance Nightgale'e 2, SSK Okmeydanı'na 3, Özel Cerrahi'ye 5, Haseki'le 6, Amerikan'a 19 kişi kaldırıldı.
Çekimleri olaylıydı
Büyü filminin Mardin'de yapılan çekimleri sırasında da birçok kaza atlatılmıştı. Sinemanın sahibi, dekoru hazırlayan şirket hakkında dava açacaklarını söyledi

'Dışarı çıkamadılar'
Gazeteci Yüksel Aytuğ, "Film başlayalı bir dakika olmuştu. Bütün salon karardı. Arkadan çatır çatır sesler geliyordu. Film makinesinin bulunduğu yerden dumanlar çıkıyordu. Kapılar kapalı olduğundan, insanlar dışarı çıkamadılar. Panik nedeniyle insanlar birbirlerini ezdi. İnsanlar, cep telefonlarıyla yakınlarına mesajlar yolluyordu. Eğer itfaiye 15 dakika gecikseydi, eminim sonuç çok daha kötü olacaktı" şeklinde konuştu.

Prodüktör Aylin Kement de yaşananları şöyle anlattı: "İlk başta dumanı fark edemedik, 30 saniye sonra duman kapladı. Kapılara koştuk, kapılar açılmıyor. Arka tarafı çığlık çığlığa koşuştuk. Ölümü bu kadar hissedemezdik. Birbirimize tutunarak kaçıştık."
Büyü filminin Mardin'de yapılan çekimleri sırasında bazı kazalar atlatıldı. Köy çekimlerinin hazırlıkları yapılırken doll operatörü 300 kiloluk malzemenin altında kaldı. Kaza küçük sıyrıklarla atlatıldı. Daha sonra ışık asistanı malzemelerini kurarken, 6 metrelik kuyuya düştü. Bir tepede sürdürülen kazı sahnesi sırasında, Ece Uslu'yu yuvarlanan kayanın altında kalmaktan arkadaşı Okan Yalabık son anda kurtardı. Saatler süren cinin aktif olma sahnelerinin yer aldığı bir kutu negatifin, montaj için gönderildiği İstanbul'da boş olduğu anlaşıldı. İpek Tuzcuoğlu son çekimlerde başını mağara girişine çarptı. Tuzcuoğlu, daha sonra aynı sahnenin çekimi sırasında yere düşerek kuyruksokumunu zedeledi.
Filmin konusu
Filmin konusu şöyle: "700 yıl önce Artuklular'ın yaşadığı bölgeye bir büyücü kadın gelir ve çocukları öldürmek için büyü yapar. Ardından Tanrı orayı lanetler. 700 yıl sonra İstanbullu bir arkeoloji grubu Artuk Sultanı Salih'e ait el yazması bir kitabı bulmak için bu lanetli yere kazıya gider. Kazı grubundan evli bir adama âşık olan arkeolog kadın, adamın karısını öldürmek için güçlü bir büyü yaptırır ve bölgede toprak altında kalmış büyüyü ve kötü cinleri harekete geçirir."
Galaya katılanlar
Yönetmen Orhan Oğuz, eşi Nilüfer Açıkalın, Selma Bezmen, yapımcı Faruk Aksoy, MED Yapım'ın sahibi Fatih Aksoy, filmin oyuncuları Özgü Namal, İpek Tuzcuoğlu, Ece Uslu, Dilek Serbest, Okan Yalabık, yapımcı Osman Yağmurdereli, yönetmen Çağan Irmak, sinema yazarı Atilla Dorsay, Dünya Güzeli Azra Akın, İstanbul Film Festivali yönetmeni Hülya Uçansu, şarkıcı Emrah, mankenler Tuba Ünsal, Yüksel Ak, Ebru Ürün, Yeşim Palandüz, Aylin Arasıl, Cansu Dere, oyuncu Gamze Özçelik, Gaye - Sait Sökmen, yazar Metin Üstündağ, sinema yazarı Agah Özgüç.
Gözlerdeki korku
Film başlıyor, ancak sadece 2 dakika sürüyor. Salon kapkaranlık. Önce bir yanık kokusu, sonra duman. Panik, çığlıklar... Korku artık filmde değil, gözlerde...

Zaten adı yeter: "Büyü"...
Bu duygularla gala gecesindeyim. Birbirinden güzel kadınlar, şık erkekler... Davetlilerle birlikte Cinebonus'taki 7 salona dağılıyoruz. Salonlar 100-150'şer kişilik... Oldukça lüks, ana giriş kapılarının yanında bir de yangın çıkışları mevcut.
Yerlerimize oturduktan sonra beklemeye başlıyoruz. Süre çok değil ama sıkıcı. İnsanlar da sabırsız. Sanki bir şeyleri hissetmişler gibi. Neyse ki film başlıyor. Ama sadece 2 dakika sürüyor. Ve elektrikler kesiliyor. Salon kapkaranlık. Gözümüz alışırken, yanımda oturan kişi bağırarak, kendince espri yapıyor:
"Çok güzel bir film... Bravo."
Önce koku geldi
Sonra koku geliyor. Yanık kokusu ardından da duman... Şaka gibi... Öyle ya, bu korku filmi... Gala da onun galası.. Herşey olabilir...
Bunları düşünürken, bir görevlinin sesiyle irkiliyoruz;
"Salonu boşaltıyoruz. Lütfen sakin olalım. Merak edilecek bir durum yok."
Karanlıkta el yordamıyla yangın kapısına ulaşmaya çalışıyoruz.
Herkes panik içinde... Bağıranlar, "imdat" çığlıkları atanlar...
İlk aklıma gelen cep telefonum. Polis imdat ve itfaiyeyi çeviriyorum... Ne mümkün... Her olayda olduğu gibi cep telefonları kilitlenmiş durumda. "Şebeke yok", "Bağlantı hatası"
Çaresiziz. Duman nefes alışımızı güçleştiriyor, dakikalar saat gibi geliyor.
"Ölüyoruz kurtarın bizi", "Kapıyı kırın", "Yere yatın, yoksa hep birlikte boğuluruz", "Panik yok, sakin olalım..."

Salonda 100 kişi var. Herkes bağırıyor, Ciğerlerimiz dumanla doluyor. Ama biz sesimizi dışarı duyuramıyoruz.
Geçen süreyi kestirmek güç. Bize saatler gibi geliyor. Sonunda yangın çıkışına ulaşıyoruz.
Ama kapı açılmıyor. Kilitli! Zorluyoruz yine sonuç yok...
Yardımımıza itfaiye yetişiyor. Kırılan kapıdan herkes "hava" diye koşuyor.
Yanımda Dünya Güzeli Azra Akın'ı görüyorum. Yüzü gözü is içinde. Sürekli öksürüyor, nefes almakta zorlanıyor.
Makinemle 'o an'ı görüntülüyorum. "Ne olur çekme" diyor.
Bunlar şaka değil, tamamıyla gerçek...
2003 yılında Dünya Güzeli seçilen Azra Akın, filmin galasına birlikte geldiği Gamze Özçelik'le objektiflere gülücükler saçıyordu. Çıkan yangın sonrası panikleyen ve görevlilerin yardımıyla dışarı çıkarılan Azra Akın'ın yaşadığı dehşet ve korku her halinden belli oluyordu.
Kaynak: Milliyet