Geldim yoksun, gittim yine yoksun. Geldim sen uyuyordun. O kadar da tatlı uyuyordun ki, biliyorum beni düşünüyordun. Sana dokunmaya cesaret bile edemez olmuştum.
Haklıydın son zamanlarda sana çok kötü davranıyordum. Oysa sen bilmiyordun ki, aslında bu ilişkinin aylar önce bittiğini. Hatırlar mısın hani annemin bana aldığı o kazağı beğenmemiştin.
Ben de zaten bir sebep arıyordum. Bunun aşk değil alışkanlık olduğunu anlamıştım ve sırf bu yüzden sana değil yastığıma sarılıyordum. Sana inat kahvemi bile şekerli içer olmuştum.
Yavaş yavaş alışkanlıklarımdan vazgeçer olmuştum. Yatağa artık senden sonra giriyor, sana sırtımı dönüyordum. Artık bencilleşmiştim senin sorunlarınla ilgilenmiyordum.
Fakat sana karşı bu yaptıklarımdan, pişmanlık duyuyor, üzülüyordum. Şimdi aklıma geliyor ilk zamanlar ne kadar çok ta çabalamıştım seninle çıkmak için, ah diyordum bir tutsam ellerini hiç bırakmasam.
Şimdi ise şu halimize bak birbirimize dokunamıyoruz bile. Az sonra bu cocuk seni terk edecek ve o sevmediğin kazağını alıp çok uzaklara gidecek. İşte her şey bu kadar basit...
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.
sevmediğin kazağı ve alışkanlık adı altında boğduğun sevgini yanına alıp giderken neleri bırakıyorsun hiç düşündünmü?cevap yoksa yada yazmaya değmeyecek kadar azsa,hiç önemli değilki..bıraktığın yüreğin olsaydı kazağı götürmek aklına bile gelmezdi..
tükenmek ve tüketmek kolay değil,senn bende beni çoğaltırken....
olsun bea ne olucak insanlar okuyanlar yasananlardan ders alsin diye
koyuyoruz yazilari buraya tek aci ceken onlar olmadini bilmeleri lazim
dedigim gibi hayat her zaman ya$amaya deger onla ya da onsuz.
Emek verildikçe,özlemi çekildikçe ve de hasreti çekildikçe büyüyen birşeydir aşk.