YETİM: CENÂB-I HAKK’IN İNSANLIĞA
EMANETİ
Muhterem Müslümanlar!
Uhud savaşı sona ermiş, Müslümanlar
Medine’ye dönmüştü. Küçük bir çocuk
Peygamberimize yaklaşarak “Babama ne oldu?”
diye sordu. Allah Resûlü’nün ağzından “Baban
şehit oldu, Allah ona rahmet etsin” sözleri
dökülüverdi. Bunun üzerine çocuk ağlamaya
başladı. Rahmet Elçisi (s.a.s) bu duruma
dayanamadı, çocuğu bağrına basıp “Ağlama”
diye teselli etti. Sonra da “Ben senin baban
olayım, Âişe de senin annen olsun istemez
misin? buyurdu. Çocuğun yüzünde güller
açmıştı. Sevinçle “Evet! Çok isterim” dedi. Allah
Resûlü (s.a.s), şehidin emanetini kucaklamış, ona
yalnızlığını ve yetim olduğunu unutturmuştu.1
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, yetimleri himaye
etmeyi, koruyup gözetmeyi emreder. Onlara karşı
duyarlı davranmayı, şefkat ve merhametle
yaklaşmayı öğütler. Zira yetimler, Cenâb-ı
Hakk’ın hepimize emanet ettiği masum kullarıdır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadis-i
şeriflerinde bu gerçeğe şöyle işaret eder:
“Müslümanların evleri arasında en hayırlı ev,
içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin
bulunduğu evdir.”2
Kıymetli Müslümanlar!
Yetimleri ihmal etmek, onları yalnız ve
ilgisiz bırakmak büyük bir vebaldir. Yetimlerin
haklarını çiğnemek, mallarına el uzatmak
sorumluluğu ağır bir günahtır. Nitekim Yüce
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizi şöyle uyarır:
“Öyleyse sakın yetimi ezme! El açıp isteyeni de
sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini, minnet
ve şükranla an.”3
Değerli Müminler!
Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir defasında işaret
ve orta parmağını bir araya getirerek “Ben ve
yetime kol kanat geren kimse, cennette böyle
yan yana olacağız”4 buyurmuştur.
Resûlüllah’a yürekten bağlı olan aziz
milletimiz tarih boyunca yetime, kimsesize,
mağdura, mazluma kucak açmıştır. Bizler de
bugün aynı şuurla yetimlerimize gönüllerimizi
açalım. Gözlerindeki ışıltıyı, yüzlerindeki sevinci
artırmak için çaba gösterelim. Güzel ahlaklı ve
iyi eğitimli bireyler olarak yetişmelerine katkı
sunalım. Maddi ve manevi bakımdan yanlarında
olup geleceklerine umut taşıyalım. Unutmayalım
ki yetime el uzatmak, Rabbimizin rızasını
kazanmaktır.
1
İbn Hacer, İsâbe, I, 302.
2
İbn Mâce, Edeb, 6.
3 Duhâ, 93/9-11.
4 Buhârî, Talâk, 25.